Ben de Atinalı Sevgen
Perihan'la 70'lerin başlarında tanışmıştım.
İzmir Fuarı'na gazinolardan birinde çalışmaya geldiğinde. Soyadı Benli'ymiş. Çok sonra öğrendim. Sahne adı Romalı Perihan'dı.
Başka Perihan'la karıştırılmasın diye Zeki Müren Perihan'a Romalı'yı eklemişti.
Perihan'ı bu nedenle Türkiye, Romalı Perihan olarak tanıdı...
Oysa Perihan benim dikkatimi ilk kez 1962'de daha yaşı on yediyken çekmişti.
Hastası olduğum Peppino Di Capri'nin Hayat ya da Ses dergilerinden birinde yayınlanan bir fotoğrafında. Peppino'nun yanındaki kızın bir Türk ve adının Perihan olduğunu öğrenmiştim resim altından. Peppino fotoğraflarını biriktirdiğimden onu da kesip saklamıştım. Perihan, o fotoğrafta gülümseyen güzel kız olarak kalmıştı aklımda...
Yıllar sonra İzmir'de tanıştığımızda anlattı İtalya serüvenini, film çalışmalarını, prensesliğini, soprano sesiyle şarkılar söylediğini. O yaz zaman zaman buluşur sohbet ederdik.
Kendini anlatırdı çoğunlukla. Ama yaşadıklarını dinlemek heyecan vericiydi...
Bir gün Alsancak'taki evimin telefonu çaldı.
O zamanlar mobil telefonların hayalini bile kurmazdık. Ben odamda çalışıyordum, annem mutfakta yemek yapıyordu, salondaki telefonu kuzenim Sevgen ablam açtı. Biriyle konuştu ve ardından sert bir şekilde telefonu kapadı. Odama geldiğinde "Aman be Ali!" dedi, "Şu insanlar ne tuhaf. Bir kadın aradı ve seni sordu. Ben de, 'Kim arıyor' dedim.
Romalı Perihan dersiniz deyince de dalga geçiyor diye ben de ona Atinalı Sevgen olduğumu söyleyip telefonu kapattım." "N'aptın be Sevgen abla" dedim. "Kadına rezil olduk!" Sevgen ablam doktordu. Sanat dünyasında yeni isimlere aşina değildi ve Romalı Perihan adını hayatında hiç duymamıştı.
Sonra kaldığı otelden aradım Perihan'ı ve olayı anlatıp özür diledim. Çok gülmüştük.
'Atinalı Sevgen' anekdotunu hiç unutmadım.
Ne zaman Romalı Perihan adı geçse hep hatırlarım...
Boğaziçi Üniversitesi mezunu annesi Kamile Hanım, Perihan'ı daha 4 yaşındayken, diğer iki kız kardeşiyle birlikte Roma'ya götürmüş orada büyütmüştü. Perihan'ın sanatçı olmasını istiyor ve elinden ne gelirse yapıyordu.
Perihan 14 yaşına geldiğinde ona bir İtalyan menajer buldu. Kahire'ye gittiler ve ilk filmini orada çevirdi. Üstelik Ömer Şerif'le tanıştı. O zamanlar İtalya'da "La Bella Turca" olarak tanınmaya başlamıştı. Yani "Güzel Türk"...
Federico Fellini'nin ünlü "Satyricon" filminde oynadı. İyi bir sopranoydu ve Madrid'de sahneye çıktı. Sinemada Orson Welles'le, Klaus Kinski'yle oynadı. Ama esas bomba Prenses Süreyya'nın kardeşi Prens Bijan'la evlenmesi. Prenses Süreyya, İran Şahı Rıza Pehlevi'nin çocuk doğuramadığı için boşandığı eşiydi. İtalya'da sürgündeydi.
Ve Kamile Hanım da Prenses Süreyya'nın yakın arkadaşı. Perihan ve Bijan birbirlerine aşık oldular ve evlendiler. O yıllarda magazin gündeminden düşmüyorlardı. Perihan Romalı olmadan önce "Güzel Türk" lakabına bir de Prenses Perihan'ı eklemişti...
Evlilikleri 7 yıl sürdü... Sonra ayrılık ve anavatana dönüş...
Cüneyt Arkın'la, Kadir İnanır'la, Zeki Alasya ve Metin Akpınar'la film çalışmaları.
O dönem sinema sanatçılarının para kazanmak için sahneye çıkıp şarkı söylediği yıllar.
Perihan'a da teklif gelir. Zeki Müren sayesinde Romalı lakabını alır ve o da kendisini sahnelerde bulur...
İşte bizim tanıştığımız yıllar o yıllar.
Sosyal medya yıllarca görüşme imkanı bulamayan çok sayıda eski arkadaşlıkları da canlandırdı. Romalı Perihan facebook'ta hem benim arkadaşım oldu hem de Aysun'un.
Zaman zaman bizimle soprano sesiyle okuduğu şarkıları paylaşırdı. Kaç kez davet etmişti Bebek'teki evine görüşelim diye.
Ama bir araya gelmek bir türlü kısmet olmadı...
İki ay önce ölüm haberi geldiğinde içimizde bir şeyler cız etti. Aysun hiç tanışmamıştı ama o da çok duygulandı.
"Atinalı Sevgen"i anlattım. Güldük...
Geç gelen bir yazı oldu ama Romalı Perihan'ı ben de anlatmalıydım.
Bayramı kucaklayacağız yarından sonra.
Terör belasından ne tadımız kaldı ne tuzumuz.
Hepinize huzurlu ve sağlıklı bayramlar diliyorum...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.