Psikoterapi, bireyin kendi iç dünyasına yaptığı uzun, sabır isteyen bazen zorlu ama genel olarak zevkli bir yolculuktur. Her yolculuğun bir başlangıcı gelişim süreci ve bir sonu vardır. Terapi sürecinin de başlangıcı gelişim süreci ve elbette sonu vardır. Terapilerin başında birey varmak istediği yolu belirler. Kılavuzu yardımıyla ve desteğiyle o yola ulaşmak için çaba sarfederler. Yolculuk iki kişiyi gerektirir. Taşın altına hem terapist hem de danışan elini sokarsa ancak yolun sonuna öyle varılır. Terapist tek başına hiçbir şey yapamaz. Hiçbirimizin elinde sihirli değnek yok.
RUHSAL DENGE
Psikoterapi, zihinsel ve duygusal bozukluk gösteren bireylerde daha sağlıklı bir ruhsal denge sağlamak amacı güder. Ve bu süreçte danışan ve terapist arasında düşünce ve duygu alışverişi kurulur. Bu alışverişin kurulduğu süreç hem bir bilimsel süreçtir çünkü kendi içinde sistemi vardır hem de sanattır çünkü yaratıcılık ve zeka gerektirir.
Psikoterapistin danışana akıl verme gibi bir lüksü yok, bir terapist akıl veren ya da yol gösteren değildir. Sadece bireyin gitmek istediği yolda ona destek olan ve o yolda sağlıklı adımlar atmasına yardımcı olandır. Yol engebeliyse işte bu noktada terapistin yaratıcılığı öne çıkar. O yolun engebeli ve bozuk olduğunu fark etmesi için bireye yardımcı olmaya çalışır. Ama bunu direkt söylemez. Çünkü birey kendi farkına vardıkları üzerinden değişimi gerçekleştirir.
Terapi bilimsel bir süreçtir çünkü yol bozuksa ve engebeliyse bilimsel teknikler kullanarak terapist bireye zarar vermeden o yolda ilerlemesi için ona destek olur. Terapinin ilk şartı yardım almaya gelene zarar vermemektir. Kişiye zarar vermemek için de siz bu işin eğitimini almış olmalısınız.
"Acaba benim terapiye ihtiyacım var mı?" sorusunu soran insanların çok açık bir şekilde terapiye ihtiyaçları vardır. Kişi, günlük yaşam sorunlarıyla başaçıkmada güçlük yaşıyorsa ve daha önce çok rahat yapabildiği sıradan şeyleri bile artık yaparken daha fazla güç harcıyorsa, kendisine karşı ve diğer insanlara karşı tolere gücü düşmeye başlamışsa, kendine ve diğerlerine bakarken taktığı gözlük flulaşmışssa veya yaşama, geleceğe daha karamsar bakıyorsa, kendini değersiz ve anlamsız buluyorsa ve içsel sorgulamaları ve çatışmaları; yaşama dair korkuları artmışsa ve mutsuzsa işte o zaman kendisine kılavuzluk edene ihtiyacı var demektir.
Her bireye aynı terapi uygulanmaz. Psikoterapi yöntemlerine şöyle bir bakacak olursak; destekleyici terapiler, eğitici terapiler, yapılandırıcı terapiler gibi terapinin de farklı tedavi şekilleri var.
FARKLI YÖNTEMLER
Bu yöntemleri kişinin gittiği psikoterapist kişinin içinde bulunduğu duruma ve kişilik yapısına göre belirler. Örneğin; destekleyici terapilerde amaç; sağlıklı savunma mekanizmalarını güçlendirmek ve kişinin kontolünü sağlayabilmesi için daha sağlıklı ve alternatif yollar oluşturmasını sağlamak. Eğitici terapiler de ise yeni bir model oluşturuyoruz. Kişinin kendisi ve çevresiyle arasındaki uyumu sağlamaya yöneliyoruz. İçindeki yaratıcılığı öne çıkarması için oluşturulan bir terapi şekli. Danışanı merkez alan bir terapi şeklidir. Bilişsel terapiler, aile terapileri, eş terapileri gibi. Yapılandırıcı terapiler ise bilinçdışı çatışmalara yönelik içgörü kazandırma, kişilik değişimine yönelik değişim ve olgunluk kazandırma amaçlıdır.