• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite ARMAĞAN PINAR ADANAR

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite

armagan.adanar@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08 Nisan 2015, 17:46
BEBEKLİK DÖNEMİ
Bebeklik döneminde bu çocuklar oldukça gergindir, huzursuzdur, kolayca ağlarlar, emeklemeye başladıklarından itibaren hareket miktarları artar. Sese karşı, dokunulmaya karşı aşırı tepki verebilirler. Uyku sorunları olabilir, az uyuyabilirler ya da uykuları kesik kesik olabilir.

OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ
Devamlı hareket halinde olma en belirgin özelliktir. Bu hareketlilik sadece evde değil kreşte, okulda da dikkati çeker. Bu çocukların büyük bir kısmı faaliyetleri tamamlamakta güçlük çekerler, çok çabuk sıkılırlar. Ancak tanıyı okul öncesi dönemde koymak oldukça zordur çünkü hareketlilik, çabuk sıkılma aynı zamanda bu yaş döneminin özelliğidir. Tutturma, isteklerini erteleyememe, sürekli ilgi odağı olmayı isteme, sık sık bir oyundan diğerine geçme, dikkat süresinin yaşından bağımsız olarak kısa olması, konuşma miktarının fazla olması, soruyu sorup cevabı dinlememe, başladıkları işi yarım bırakma, başka çocukları itip kakma, vurna, ısırma, bağırma çağırma gibi belirtiler göze çarpar.
Dipnot: Bu yaş çocuklarına herhangi bir tanı koymak bu dönemde oldukça zordur. Özellikle DEHB tanısını koymak daha da zordur. Negativizm dönemi olarak da bilinen bu dönemde çocuk hareketlerini kontrol etmekte zorlanır, ısrarcıdır, "hayır" kelimesini sıkça kullanır, faaliyetleri sürdürme konusunda başarılı değildir. Çocuğun dönem özelliklerinin gelişiminin dışında anne-baba tutumları da bu dönemdeki olumsuz diye nitelendirilen davranışların yoğunluğunun artmasına sebep olabilir. Bu nedenle çocuğa DEHB tanısını koymak için uygun yaşlar değildir. Ancak elbette psikolojik destek almak, anne-baba tutumlarını işlevsel hale getirmek, çocuğun gittiği okulundaki öğretmeniyle işbirliği içinde olmak ve çocuğu düzenli olarak oyun terapisine almak süreci takip etmeyi ve ileriki yaşlarda çocuğun hala sıkıntısı var ise sıkıntının adını koymak ve hedefe uygun tedavi planı oluşturmak açısından son derece faydalıdır.

BELİRTİLERİ
Okul döneminde hareket miktarları çok fazla olduğu için sıralarında 40 dakika boyunca oturamazlar. Kalkıp sınıf içinde dolaşırlar ya sık sık kalemlerini açarlar ya da hiçbir bahaneleri olmadan sınıf içinde dolaşırlar.
Derslerde dikkatlerini toparlayamazlar ve bu nedenle dersi dikkatli dinleyemezler. Ders sırasında arkadaşlarının ilgisini çekecek hareketler yapabilirler. Bunu yapma nedenleri çoğunlukla benlik algılarının düşük olması yani kendilerine olan inançlarının az olmasıdır. Özellikle grup içi ortamlarda arkadaşlık kurmak ve sürdürmek için gerekli olan sürekliliği sağlayamadıkları için kendilerini grup içinde becerikli hissetmezler ve ihtiyaçları olan sevilme ve onaylanma arzusunu sınıf içinde bir nevi "şaklabanlık" yaparak doyurmaya çalışırlar. Bir kısım çocuk ise ihtiyacı olan bu yoğun sevilme ve onaylanma arzusunu "ne kadar güçlü" olduklarını arkadaşlarına göstererek doyurmaya çalışırlar. Sınavlarda dikkatsiz işlem hataları yapabilirler, soruyu tamamen okuyamazlar ya da sorunun ne istediğini anlayamazlar. Dağınıktırlar, eşyalarını unutabilir ya da kaybedebilirler. Akademik başarının zekasıyla paralel olmaması. (yani dehb zekadan bağımsızdır)

ZEKADAN BAĞIMSIZDIR
Her hareketli çocuk DEHB değildir. DEHB her 20-30 çocukta bir görünür. Tanı, bilinenin aksine bir muayene görüşmesi ile konulmaz. Bu tanıyı koymak için uzman-okul-aile işbirliği gerekir. Hem çocukla yapılan görüşmeler hem çocuğa uygulanan testler özellikle wisc-r çocuklar için zeka testi tanının konabilmesi için son derece önemli verilerdir. Çocukla görüşme yaptıktan sonra çocuğa wisc-r testi uygulanır. Ve aynı süreç içinde okuldaki öğretmenlerinden çocukla ilgili geribildirim istenir, ailenin de yakınmaları biraraya getirilerek bu tanı konulur ya da konulmaz. DEHB, organik kökenli bir bozukluktur yani çocuk bu şekilde doğar. Tıpkı saçının rengi gibi. Yine DEHB, ailenin verdiği uygun olmayan eğitimden dolayı oluşmaz. Çocuğun sergilediği bir şımarıklık ya da terbiyesizlik davranışı değildir. Çocuğun bilinçli çabasıyla hiç tedavi görmeden kontrol edebileceği bir durum değildir. Zeka ile ilgisi yoktur. Zekası yüksek olan bir çocukta ya da zekası sınırın altında olan bir çocukta da görülebilir. Öğretmenin çocuğa yaklaşımı ve sınıfta uygulanan öğretme modeli çocuğun akademik başarısını doğrudan etkiler.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.