Hepinize iyi bayramlar dilekleri ile artık saatleri, günleri karıştırdığım bu güzel seyahatimden yazmak istiyorum bu satırları. Şu anda uçaktayım, üstünlüğünü hiçbir hava yolları ile karşılaştıramayacağım Türk Hava yollarının Bangkok- İstanbul seferinde. Sıcacık bir 'iyi bayramlar' karşılanması yapıldığından, her zamanki gibi harika bir ilgi ile ikramlara başlandığından, bir haftadır okuyamadığım gazeteler kucağımda olduğundan, o gazeteleri iyice karıştırıp gözlerim renklendiğinden... İçimden sizinle olmak geldi. "Ah o eski bayramlar.... "diye başlamıyorum, bu günlerden, bu günkü yerlerden bahsetmek istiyorum. Seyahatler dönüşü bol bol Uzakdoğu'dan, Amerika'nın muhtelif yerlerinden bahsedeceğim için. Şu an binlerce km yükseklerde olduğumdan hani dedikodu yapsak da pek sayılmaz diyorum, dermişim...
Ben de bayram köşemde en ama en candan dostlarımdan (toplam 3 tanedir) Ajda'ma yer vermek istedim. Biliyorsunuz canım arkadaşım Ajda'mın Sahne 35'in açılış gecesi İzmir'e gelmesine önayak olmuştum. Muhteşemdi yine benim güzel arkadaşım. Bazı (bilhassa gelmeyenler) kişilerin konuşmasına göre güzelmiş ama DJ performans (David Şeboy) belirtilmesine ragmen çok kısa sürdü vs gibi laflar etmişler. Eee hep edilir. Şu an elime geçen bir gazetemizin arka sayfasına yazan bir yazarımızın yazdığı köşesinden bir bölümü kısaca aktarmak istedim. Sermet Severoz'ün izni ile benim seyahatlerim dolayısı ile çok isteyip giremediğim Büyük Kulüp'ün gecesinden, ne kadar harika başarılı ve kaliteli bir gece olduğunu ve de gecenin starının olagan üstü oldugundan bahsetmiş. Annesinin bile aralarında olan bir tip kadın türünün devamlı "hani o kadar estetik yapsam ben de Ajda olurum" dedikleri halde artık Ajda'ya teslim olduklarını belirtmiş. Bu olayın estetik değil bir ruh olduğunu belirtmiş. Aynı düşüncelere sahip olduğumdan buradan kutluyorum genç köşe yazarımızı.
Ajda hani pamuklara sarıp muhafaza edeceğimiz ve koruyacağımız bir kavram olmuştur. Yok vinçler sahneye çıktı, yok mayo giydi, yok kaşı 2 milim oynadı... Bıraksınlar derim bunları. Yıllarca ön sıralarda yer alıp konserleri tali şovlarla geçen, çirkin yerleri sergileyip olmayan sesleri ile sahne alan, devamlı yalan dolan haberleri yayan, hani tostçuya bile gitse gazetecilere haber verip "yakalandık, eyvah" diye kaçışanlardan mı olsa idi? Ünlü bir yazarımız bile devamlı hayvan sevgisinden tutun da dostluğuna kadar yediği Ajda'm hakkında son günlerde pek de güzel seyler söylemiş. Umarım her şey için de fikirleri pozitif olmuştur...Ajda tektir, kendisine yakın bir şöhreti yakalayacak biri olursa ona çok da yardımcı olacağına eminim. Ki var, ki konuştuk da... İzmir'de iken Mudo'ya uğradık Ajda'm ile. Hem mobilyalara, hem de kıyafetlere baktık. O kadar mutluydu ki, en sevdiği şekli ile rahat rahat dolaşıyor, alışveriş yaparken. Bir ara arkamda 3 bayan eşleri ile bilirdi, hani hafif toplu, hafif kısa boylu... Ne ise biri, "cidden güzelmiş" dedi ki ortadaki "o kadar ameliyat olursam" deyince arkadaki beylerden muhtemelen eşi "Olacağım dedin de biz mi engel olduk" deyince herkes arkadaşları dahil kahkahayı bastı. Bu güne kadar sadece sahnesi, sesi, görüntüsü muhteşemliğini hep arttırsın diye çok şeylerden feragat eden Ajda'mı şöyle bi andim. Bayram gunü uçakta, demek ki evimi de biricik dostumu da çoook özlemiştim.
İzmir'de güzel bir sabah turundan sonra son günlerin Kordon'daki favori mekanlarımdan birine gittik. Harika bir servis ile nefis balık mezeleri yedik. Size önümüzdeki günlerde bahsedeceğim Yengeç Balık Restoranı'ndan Radika'ya geçtik. Sokaktan geçen herkesle el sıkıştı, bu arada Aysel'imin arkadaşının torunları ile tanıştı. Biri 8, biri 4 yaşında ve Ajda hayranları... Ardından beni arabaya attı ve "Seni kırdım mı bir telefonla geldim, sen de Bodrum'a geliyorsun..." demesi ile kendimi Bodrum'da bir kaç günlük muhteşem bir tatilde buldum. Bu arada Miami'den teklif edilen süper bir programın temellerini attık. Size bir sır daha vereyim, hiç bir arkadaşımın özelinden bahsetmem dünya yıkılsa, ama bunu yazmak boynumun borcu, sahnede, fotoğrafta, toplumda devlesen süperstarı evinde, özelinde tanıyamazsıniz. Yepyeni şeyler, kanallar, dekorasyonlar, kitaplar, şarkılar, kıyafetler keşfeden, çizen, yazan, öğrenme ve de sunma merakı olan her zaman heyecan dolu, pırıl pırıl adına yaraşır süper bir insan.
O harika sari yazında olan Bodrum'da hem yeni evinin bitmek üzere olan dekorasyonu hem bitmek bilmeyen sohbetlerimiz, çocuklar gibi koşturduğu süpermarketlerdeki neşemiz, yürüyüşlerimiz nefis hatıralar bıraktı. Bir de daha önce size yazmıştım, diğer vazgeçilmezim Selma (Türkeş) ile gittiğim Türkbükü'ndeki 'Garo's a gittik. Kedilere verdigi ziyafetin yanında biz de kendimize harika bir balık ziyafeti verdik. Bu arada önümuzdeki köşemde size Garo'dan bahsedeceğim. Bu arada bir şey eklemek istiyorum, günlerce hatta aylarca, hatta hatta çoook uzun yıllarca beraber olduğum bu melek arkadaşımın en büyük özelliğini bana kızsa da yazmak istiyorum, insan bir dedikodu yapmaz mı? Yok kardeşim bu kadar samimiyetimize, dostluğumuza rağmen ağzından bir negatif laf duymadım canım Ajda'mın. Bazen inanın ben tersime giden şey duymuş veya okumuş oluyorum "Boş ver, biz nereye gidiyoruz, ne seyredeceğiz bu gece, dinledin mi verdiğim şarkıyı?..." gibi cevaplar alırım. Bu arada bir sır daha vereyim, bunlar minik bayram şekerleri... En sevdiği şarkıcı kim? Son günlerin en favorisi Göksel...
Bu da benim bayramim köşeydi. Herhalde balıkçıları, Bodrum'u, Ajda'mı çok özledim, özlemimi sizinle paylaştım. Umarım hepimizin bayramları (madem Ajda dolu bir yazı idi) Ajda'ninkiler gibi her yıl bir evvelkinden daha güzel ve başarılı geçer. Hepinize en güzel, en pozitif, en dürüst, en sevgi dolu, en başarılı bayramlar ....
