Bangkok'u gündüz gözüyle görmek için sadece birkaç saatimiz vardı. Ve biz o bir sabahta nefis bir kahvaltının ardından kanal gezileri, yüzen pazar ve tapınak zişyaretlerini gerçekleştirebildik
Bangkok gündüz turu için sadece bir sabahımız vardı. O tapınakları, su içindeki pazarları, Tay yemekleri, kendine has dükkanları, kanal turu, büyük saray turu, Wat Po, ulusal müze vs... Tek sabahta mümkün değildi. Değildi ama arkadaşlarımın görmesi lazımdı. Hemen kısa ve hızlı bir program hazırladık otelimiz 'Shangri-La'nın F&B müdürü Alex Huels ile kahvaltıda. Kahvaltıyı şöylece geçemeyeceğim bu ara. Tay ve dünya mutfağının tüm kahvaltı örneklerinin sunulduğu nefis bir kahvaltı ile karşılaştık sabah. Otelimiz nehir üzerinde olduğundan iskelesinde 30 dolara tuttuğumuz özel 'Thai tipi' minik teknemizle kanal turuna başladık.
PERDE YOK
Tüm kanallarda tek katlı evlerin içini, olduğu gibi görüyorsunuz. Öyle sade yaşamları var ki. Kimseden de çekinmeleri, hani perdeyi kapatayım düşünceleri bile yok. O bahçeleri görmeniz gerekir. Hiçbir bahçe mimarına gerek duyulmadan o tabii yeşillikleri... Yemyeşil tabiri buradan çıktı herhalde.
Kanal gezilerinin en tipik yeri de 'floating market'. Yani yüzen pazar. O meşhur teknecikler hediyelik eşyaları, yiyeceklerle dolu ve bunların satışları yapılıyor.
Chao Phraya... Nehrin adı oluyor. Kanallara ayrılıyor ve de tüm bu kanallarda geziyor yeşillikler içinde evleri, lokantaları, bakkalları görüyorsunuz, Uzakdoğu'nun adeta Venedik'i burası.
1. VE 2. GÜZELİMİZ
Wat Arun'da tekneden indik. Önce arkadaşlarım Tayland milli kıyafetlerine büründüler. Pek otantik oluyor bu sahneler, pek de neşelendik Tayland 1. ve 2. güzelleriyle!!!
Ve yüzlerce basamak tırmanıp tepelere çıkılan tapınak vardı sırada. Görülmeye değer bir sanat abidesi, o tepeye çıkana kadar gördüğünüz el yapımı heykeller, kabartmalar hakikaten büyük sanat eserleri. Geçen ziyaretimde tepelere tırmanmıştım. Bu kez arkadaşlarımı yolladım o sıcakta. Tapınakların içini gezebildim. Buraları tek tek gezmek için birkaç gün daha kalmanız gerek.
MASAJIN ÜSTADLARI
Deniz kenarındaki iskeleden devamlı işleyen botlarla karşı sahile geçiyorsunuz. Ve Wat Pho'ya yani yatan Buda tapınağına ulaşıyorsunuz. Burası çok önemli bir meditasyon ve masaj eğitim merkezi. En önemlisi de Bangkok'un ilk üniversitesi. En iyi masaj ve masaj ilminin üstadları buradan yetişiyor. Buda'nın meşhur heykelinin bulunduğu yer haricinde onlarca bina var, hepsi de Tay tarzı ve çoğunda eğitim veriliyor. 'Yatan Buda' hakikaten insanı etkiliyor. 46 metre uzunluğunda, 15 metre yüksekliğinde ve tamamen altın varak. Çoğu seyahatte olduğu gibi İstanbul'a gelmiş ve ülkemizi çok beğenmiş Japon bir grupla tanıştık. Karşılıklı resimler çektik.
Çok etkileyici 'Wat Traimit', 'Wat Saket', gibi ve birkaç tane daha tapınak var Bangkok'ta.
'Grand Palace' yani büyük palas hemen 'Uyuyan Buda' tapınağının yanında. Ama uçağa yetişme durumumuz olduğundan ancak kapısından bakılabildi. Oraya da geçen ziyaretimde gitmiştim. Mutlaka görülmesi gereken bir sanat şaheseri. 1782'den beri Siam krallığının hizmetine açılmış palas. Ünlü "What Phra Kaew' tapınağı içinde bulunuyor. Azıcık görülebilen yerler için bilhassa arkadaşlarımız aklı kalarak havaalanına geçtik. Ama içim o kadar rahattı ki Phuket'e geçince o tabiat, o deli ışıklı yaşantı, o deniz ile yepyeni heyecanlar oluverecekti.
BİR GÜNEŞ BİR YAĞMUR
Bu ara hava durumundan bahsetmek istiyorum. Hava ciddi sıcak. Herkes yazlıklarını giymiş Bangkok'ta havuzlarda, Phuket'te denizlerde. Birden bir yağmur boşalıyor, bazan gece gibi oluveriyor gündüzünüz. Kimisi yüzmeye devam ediyor, kimisi tentelerin altına giriyor. Hemen ardından hava açıyor ve oranın halkı 'Eee kış ne de olsa' diyor.
FİLMLERDEKİ GİBİ
1 saat 25 dakika sürecek yolculuğumuz için havaalanı ve Thai Air'in lounge'u. En sevdiğim lounge'lardan biridir, minik, şık, servis ve en sevdiğim thai menüsü burada. Bu arada anlatmadan edemeyeceğim. Küçük bir çocuk boyunda bir heykelcik aldı arkadaşlarımdan biri. İnanın uçakta özel koltuğuna oturtuldu ve de bizim bağlandığımız gibi... O Phuket'e iniş var ya dünyada hala o filmlerde gördüğümüz yeşil ve mavi tonlarının en güzellerini görüyorsunuz.
O küçücük ama epey kalabalık Phuket havaalanına inince kafamda her gün için ayrı bir program hazırlanıyordu.
YARIN: Phuket turları başlıyor...