Amerikalılara simidi sevdirdi
Simit&Smith ismini NY'taki benim yepyeni şeyler öğrendiğim ve bilhassa çok değerli kişileri sayesinde tanıdığım Ekmel Anda'dan öğrendim. Amerika'daki bu simit sanayinin CIO'su Gökhan Çakmak'ı tanımakla.
O kadar başarılara imza atmış ki... Kendisi çalışkan, zeki, sağlam karakterli, işini çok iyi bilen, saygılı biri. E daha ne lazım olabilir ki iyi bir işin başına geçmek için. Kendi bilgileri yetmiyormuş gibi günün birkaç saati rakip firmalar ne yenilikler yapıyor, fiyatlar nerelerde, dükkan dizaynları ne durumda takiplerini de ihmal etmiyor. Kolay kolay hele Amerika kimseye paye vermiyor. Siz İzmirli dostlarıma tanıtmam gerekir diye düşündüm bu epey başarılı işlere imza atmış Türk delikanlısını.
- Ekmek ve pasta işine atılmak nereden geldi aklına?
Pasta ve fırın olayı Amerika'da büyük bir boşluktu geldiğim yıllarda. Burada Fransız, İtalyan, Uzakdoğu, Ortadoğu, Türk ve de dünya mutfağının çok örnekleri vardı. Ama yemeklerin sadece... Ekmek açığı vardı. Düşünün 200'ü aşkın Türk restoranı olmasına rağmen tek Türk pastanesi yok.
- Kaç yıllarında geldin buralara?
96'da mezun oldum ve hemen NY'a geldim.
- Ne okumuştun?
İstanbul'da işletme. Servis, restoran, otel işletmeleri cazip geliyordu. Ben de buraya geldiğimde market araştırması yapabilmek için gıda ile ilgili programa yazıldım. Sertifikamı aldım. İşe ilk barmenlikle başladım.
Hayır, piyasa araştırması için ülkeme söndüm, uymayınca tekrar geri geldim. 11 Eylül'e denk geldi dönüşüm, bir müddet zorluk çektim...'Paşa'da çalışmaya başladım. Bu ünlü Türk restoranında müdürlüğü bile aştım. Türkiye'de de açılmış olan 'Le pain coutidien'e geçtim. Dükkan müdürlüğünden şubelerin genel müdürlüğüne kadar uzandım.
- Tebrikler, bu zincir benim en sevdiğim yiyecek zincirlerinden biridir. NY dışındaki mekanlarına da gittin mi?
Gitmez miyim? Dubai, Katar ve birçok yeni açılan şubelerde açılışları gerçekleştirdim. Eğitimlerini verdim. Amerika'ya dönünce Manhattan'daki 12 dükkanın sorumlusu oldum.
- En iyi kazanan markalardan biridir, bir rakam verebilir misin?
Senede 60 milyon doların üzerinde sadece Manhattan bölümü.
- Bu arada hep bu firma ile mi kaldın?
Bir ara hayatımın hatasını yaptım, bar açtım. Tek başıma epey zorlanınca 'Le pain quotidien' e geri döndüm.
- Koç ile nasıl?
"Le pain"e Rahmi beyin bazı üst düzey yöneticileri geldi, tanıştık. Meğer Rahmi Koç'un 15 yıllık hayali imiş Amerika'da simit üzerine bir zincir yaratmak. Bu arada da simidi Amerika'ya tanıtmak. Ben de tekliflerini kabul ettim
- Peki kaç dükkan açabildiniz?
1.5 senede 4 dükkan açtık, bu ara 6'ya çıkıyor.
- İmalatlarınız?
Simit (tahıllı, susamlı, sade) poğaca, francela, börek çeşitleri, bu ara Türk ekmek çeşitleri... Klasik Türk kahvatısı.
- Ağırladığın ünlüler?
Sadece kendi mekanlarımızda değil özel davetlerde de çok ünlü kişileri ağırladım. Serdar Bilgili, Hamdi Alkan, Didem Uzel, Fatih Terim...'Le pain Quotidien'de iken Abdullah Gül'ü, Recep Tayyip Erdoğan'ı...
- Tayyip Bey'e neler ikram ettiniz?
Bir kaç kez ağırladık kendisini. Kruvasan, yumurta, somon, kayısı, vişne reçelleri ikram etmemize rağmen reçelden hiç yemedi.
- Buraya dışarıdan gelen misafirlerle diyaloğunuz?
Hepsiyle pek tabii ki harika olmuyor, düşün bizim orayı veya başka bir yeri tarif ederken falanın mesela 'gicvi'nin sokağından sap görürsün mekanı, derken gerisini düşün
- Amerika'dan kimler var?
Belediye başkanı Michael Blumberg... Biz Koç Üniversitesi, Simit&Smith adına sepetler yapmıştık. 9'da beni evinde beklediğini söylemiş. Gittiğimde Türkiye'den geldiğini bizim ülkenin de onu çok cezbettiğini anlattı, Oradan geçtiğimiz kendi adına çalışan tv binasını yer yer gezdirdi. Bol bol sohbetler ettik. NY'un en sevilen ve en iyi başkanının bu şekilde ilgilenmesi benim için büyük bir gurur vesilesi.
- Hiç keşken oldu mu?
Keşke bu kadar güzel yerlerde bu kadar iyi pozisyonlarla iftihar edilirken o barı açmasa idim. 10 senede kazandığım, 2 ayda yok oldu.
- Meslek yaşamında unutamadığın bir hatıran?
Paşa'da çalışıyordum, bir gün ayağımı kırmıştım ki tüm personel aralarında maaşlarını toplayıp benim masraflarımı karşıladı.
- Hobilerin?
Sinema, yıllardır başka hobiler yapmağa vakit olmadığına göre.
- Takıntın?
Düzen... Her şey organize olmalı. Yeni birşey yaparken mutlak ben başında olmalıyım.
- Neden?
Ya uzun yıllar yanlız yaşamanın verdiği yanlızlık hissi.
- Sevilmek ne güzel. Peki sen firma olararak yardım faaliyetinde bulunur musun?
Tabii ki, mekanımıza en yakın okuluna yemek yardımı yaparım. Çok kez yaptık bunu. Ve de beslenme turları bile tertip ettim. Evsizlere de ayrıca epey yemek yardımında bulunuyoruz.
- Türk yatırımcılar başarılı mı sence?
İyi yatırımcı gelmiyor. Hani bir zincir resto açayım her tarafta olabileyim diyen yok gibi. Hani belli bir para ile geliyorlar o da bu işlere yeterli değil. İzmir'den Öküz'ün sahipleri geldi, burada böyle bir eğlence olmamasına rağmen sadece konuştuk. Ama şunu da söyleyeyim sahipleri harika kişiler.
- İlerisi için?
Starbucks gibi bir marka üretebilmek, ve de bunu Türkiye'ye tanıtıp orada açmak.
- İzmir için?
Cola'nın 4 yıldır dünyanın en iyisi seçilen CIO'su Muhtar Kent, ki ailesi üst düzey olmasına rağmen sokakta kola satarak hayata atılmış. Bana tüm dolap ihtiyacımı karşıladı, çok güzel giden sohbetlerin sonuna doğru bana tavsiyelerde bulundu, bunların başında kumru yapıyor muyuz diye sordu. Bilmem anlatabildim mi bu güzel şehrin her konuda bir özelliğinin, güzelliğinin bu yerden çıkışını...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.