Geçtiğimiz haftasonu eski arkadaşım Melek Boz'un başarılı iş kadını kızları Şebnem Saygınışık ve Senem Çapa'nın Çeşme'de tertipledikleri bir event'e davetli idik Hakan Elyaban, Sadık Kızılağaç ve Bahar-Can Var ile.
Önce davet sahibi Alexandra ve Mete Nisari'nin sahibi oldukları 'La Capria'da buluştuk. Bayıldım buraya, kapıdan girince tılsım başlıyor. Toscana'dasınız. Neredeysem oranın güzelliklerini son demine kadar tatmaya çalışırım. Hiç başka yerlerin hayalinin özentisi yoktur bende. Ama bu mekana girer girmez Toscana vadisindeki bir yerde olduğunuzu en tabii şekli ile hissediyorsunuz. Her şeyi ile, hatta süper aşçı Arturo'nun pizzaları ile bile... Arturo yıllarca İtalya'da aşçılık eğitimi ve denemeleri olan bir Türk delikanlısı. Mekanın sahibi Mete ona bir taş ocak yaratınca, o da çoştukça çoştu. Ertesi gece bize çektiği 'pizza ziyafeti' ile, yerinde bile zor tadabileceğiniz bir sunumu başarı ile sergiledi.
Ali Çetin, Cem Kınay, Güneri Cıvaoğlu, Aykut Gürel'in de aralarında yer aldığı bir grupla 'La Capria'dan Marakesh'in önünde demirlemiş dev tekneye geçildi. 'Marilyn On The Boat' gecesine. Alinur Velidedeoğlu ve güzel eşi Enci, Selami Şahin, Siren- Gökhan Çarmıklı'nın da aralarında olduğu davetliler, teknedeki Vietnam ağırlıklı menü ile başlayan gecede bol bol sohbet etti ve hatta sonlara doğru dans edip gecenin başarısına tek tek imzalarını attı. Bir süredir gidemediğim için çok özlediğim İtalyanca ile, gecenin sahibesi Alexandra la Capria Nisari'nin güzel sohbeti sayesinde hasret giderdim. Ertesi gün de buluşup, önümüzdeki günlerde okuyacağınız bir söyleşi hazırladık size.
Ilıca'da bir doğum günü
Böyle zengin bir sofra, böyle misafirperverlik, böyle samimi bir davet. olsa olsa Ilıca'da Müjgan-Gürsel Hancı'nın evinde oluyormuş meğer. Bir de 2 yaşına basan yakışıklı torunları Ege'nin yaşgünü ise çoşkuyu tahmin edin. Ege'nin annesi Seda ile babası Tolga, çocuklarının süper bir gün geçirmesi için ellerinden geleni yaptılar. Çeşme'nin ilk ve değerli imzası Ilıca şantiye evinde verilen yemekte uzun zaamandır hasretini çektiğim o aile kalabalığı ile yemeklerin hasretini giderdim. Mutlu yaşlara...
Muzna ile Obağ'da kahvaltı
Her zaman söylediğim gibi Hacı Memiş'in vazgeçilmezi 'Kuş Kafesi'nin sahibesi Muzna (Abdülhamit) "Yepyeni bir kahvaltı mekanı buldum gidelim" deyince 1 veya 2 günün içine fazlası ile event sıkıştıran Besim abiniz, evinde misafir olduğu (misafir biraz abartı geldi çünkü kendi evim gibi) Hakan'ı da (Elyaban) alıp surf plajları yolunda 'Go cart'ın hemen yanında dev bir bağın içindeki 'Obağ'a geçti. O sıcak Alaçatı'dan serin rüzgarlı, sade mi sade bir mekana geçtik. Harika bir kahvaltı, kahvaltılıklar masaya geldikçe geliyor, kesilmiyor peşleri. Sonradan tanıştığımız mekanın sahibi Belediye başkanının yeğeni Onur Dalgıç. Bu güzel yer meğerse gece de açıkmış ve gece menüsü tabii ki başta mangal, çok renkli imiş. En büyük özelliği de hemen yan taraftaki bağdan elde edilen şarapmış. Kahvaltının üstüne muhteşem şapkası ile gelen Defne (Atakan) sohbete neşe kattı her zamanki gibi.
Kabuk'ta bir gece
Bu satırları Bodrum'dan yazıyorum, yarın Çeşme'ye gelmek üzere. Dün gece hatırı sayılır iyi bir yere gittim: 'Kabuk'... Aklınıza gelen deniz kabuklularının çoğu mevcut. Mürekkep balığı sübye soslu risottodan, kum midyeli (vongole) makarna, yengeç, moules marinier... Son günlerde en lezzetli bulduğum bu tarz restoran 'Kabuk'. Kahve ve çaylar, her zaman lezzetini tartışılmaz bulduğum 'Cook Shop'ta içildi. Yine tıka basa idi. Yine tüm tanıdıklar oradaydı. Tabii yepyeni lezzet 'Oreo'lu Magnolia' yenildi.. Yalıkavak 'Palmarina' Bodrum'un yerli yabancı turistleri için turizm merkezi oldu. Ziyaretçiler, oranın gediklilerinin de yaptığı marina klasik turunu yapıyorlar en azından. Sanki bir daha sokağa çıkmak çok uzun sürecekmişcesine marketten yapılan dev alışverişler çok moda burada. Tam karşı istikametteki 'Yalıkavak Çarşı' apayrı bir çoşkuda. Anlayacağınız bayramla coşan Bodrum'da Yalıkavak en in yer oldu nihayet. Bodrum'un devamı ve bayramda Çeşme yazıları da yakında...