TÜRKLER HER ALANDA
Huzurlu bir pazar dilerken hiçbir üzüntü noktasının olmayacağı haftalar, aylar, seneler dilerim. Umarım buradan yazdıklarım ilgi alanınıza giriyordur. Ben de sizin ve kendim için değerli insanlarla tanışmaya devam ediyorum
MODADA SYLVIA BARUH
İlki New York'ta yıllardır moda ile uğraşan başarılı bir iş hanımı, Sylvia Baruh. Sylvia, 35 yıllık Carlisle firmasının üst düzeyinde. Gerek zengin ve çok başarılı koleksiyonu gerekse epey zengin müşteri portfoyü ile NY'un en güzel yerinde en güzel mekânlarından biri olan Carlisle'de koleksiyonun hangi bölümüne bakacağınıza şaşırıyorsunuz. Senede 4 koleksiyon yenileyen 35 yıllık firmanın sahibi William Rondino firmayı yeni sahiplerine devretti. Firmanın kardeş bölümü Per Se'nin yeni dizaynırı Susan Klope... Carlisle'ın ise Ralph Lauren'den geçen Tanja Gobin. 200'ün üzerinde model sergileyen butikte (gördüğüm en büyük butik) fiyalar görünümüne göre ucuz. Her yaşta ve her pozisyondaki kadına hitap diyor burası. Florida, Ohio, NY, Conetucit'te yerleri var. Bunların dışında ilk kez duyduğum bir satış şekli yaratmışlar. 450 kişi çalışıyor. Evet yanlış değil 450 kişi... Hepsi kendi evinde veya kısa süre için kiraladıkları mekânlarda satış yapıyorlar. Has elmanlar mağazalarda. Bunlardan biri de Sylvia...
İZMİRLİ ZAFER ALPAT
Kendisinden önce (1 yıl oluyor) Nesligül Aksoy bahsetmişti bana. Telefonla konuşmamıza, birkaç kere sözleşmemize rağmen görüşemedik bir türlü. Kısmet geçtiğimiz hafta imiş. Merak içinde 16 east 52'deki harika mekanına gittim. Çok beğendim, çok etkilendim mekandan, modellerden, servisten... Madison'da çoğu NY'lunun bildiği Luca Luca'da 17 sene başarı ile bu ismi götürmüş Sylvia... Başarılarının, saçtığın güzelliklerin devamını dilerim... Bu değerli kişilerden ikincisi yıllar önce İzmir'de tanıştığım Zafer Alpat... Zafer, tanıştığım yıllarda moda ile ilgileniyordu ve de o yıllarda İzmir'in kendi işini yapanlar arasında ilklerinden birisiydi diyebilirim. Hem mankendi hem de hatırı sayılır bir mankenlik ajans vadı. NY'a geldim ki Zafer'in facebook ve instagram'dan LA'ta olduğunu ve de sinema ile ilgili güzel bir şeyler yaptığını öğrendim. Bugün tesadüfen İzmir'de olduğunu ve de bana çok yakın bir adreste ajansı olduğunu söyledi. Yaptığımız konuşmadan şunları öğrendim. Başarılı atılımlarından iftihar ettiğim Zafer'in şu an yaptıklarını aktarıyorum. "Köprü" dizisi ile TV'ye geçen Alpat, 'Umut Yolcuları', 'Hayat Devam Ediyor', 'Arka Sokaklar' ile şöhretini sürdürdü. Bu arada 'Türkan' ve 'Mucize' ile sinemaya da geçti. Bu dalda çok başarılı olabilmek adına sinemanın kalbi Los Angeles'e geçti ve 'Theater of Arts' oyunculuk okuluna başladı. Bu arada epey Hollywood yapımında yer almayı başardı. Şöyle ki son olarak 'Story of God' belgesel dizisinde Hz. Musa rolünde oynadı. Dizi 3 Nisan pazar gününden itibaren National Geographic kanalında gösterime giriyor. Şu an yukarıda belirttiğim gibi İzmir'de olan Alpat, yeni projeler için görüşmeler yapıyor. Başarılar Zafer...
SINATRA SERHAT KANER
Üçüncü başarılı Türk kardeşimiz, Serhat Kaner. Hoboken, Frank Sinatra'nın doğduğu yer olarak bilinir. Bu güzel beldenin 'historical museum' yani tarihi müzesinde 7 Şubat'ta Frank Sinatra'yı harika sesi ile Serhat Kaner yaşattı. Böyle önemli bir günde bu çok değerli sanatçıyı yaşatan Kaner'e bir Türk gencine burada bu kadar güzel onurlandırmaları gururumuzu okşadı tabii. Serhat Kaner, tüm konserlerindeki gibi defalarca sahneye çağırıldı. Geceden çok güzel de bir hatıra kaldı. 145 km uzaktan sırf bu konser için Serhat'ı dinlemeye gelen 89 yaşındaki annenin başı çektiği bir aile sanatçıyı tebrik için heyecan içinde yanına geldi. Anne Sinatra'nın hayran gruplarında imiş. "Bu gece eminim Sinatra seninleydi. Çok büyük bir değersin ve artık dualarımda olacaksın" deyince Kaner dahil tüm ailesi ve kulis gözyaşlarını tutamadı. Candan tebrikler Serhat Kaner, yolun açık olsun.
MİSAFİRLERE DEVAM
Azıcık da neler yapıyoruz... Tabii ki misafirler gelmeye devam. Dün gençlik arkadaşım, epey hatıram olan Suzan (Hacıosmanoğlu) geldi kalabalık bir grupla. Tek kişi eksikti Saba (Tümer)....Gelmeden evvelki son akşam vizesinin bittiğini fark ediyor, gece 02.00'de Suzan'ı arıyor. "Ne yapacağım şimdi?" diye sorunca Suzan 'Ne olacak ki, biz gideceğiz sen kalacaksın" diyor. Çok üzüldüm, ama neye yarar göremedim Saba'yı. İlk günümüzde Central Park, Columbus Circle, Metropolitan vs. derken akşam Nilgün'ü de (Belgün) aldık. Kalabalık grup İtalyan restoranı 'Fiorello'ya geçtik, oradan tabii ki Duane Reade... İşaç yarışına... Türkiye'yi böyle güzel yaşatan kişilerin çoğalması dileklerimle hepinize mutluluk huzur güzellik dolu haftalar dilerim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.