İyi pazarlar... Bir hafta daha geçti. Umarım sizi afiyette buldum. Tüm hafta canım arkadaşım daha önce size çok bahsettiğim İtalya'da oturan İzi'm ile geçti. Dolu dolu geçmesine rağmen 1 hafta yetmedi. Size anlatmaya hangisinden başlayayım NY turlarının? Geçen hafta geldiği dakika yıllardır hasret çektiği 'döner'den ve de ilk gece ki hasret giderilen restorandan bahsetmiştim. Ertesi gece benim İzmirli kadim dostlarım Nesli ve Sunay Ciner'in Midtown Pera Restaurant'daki davetlerine gittik. "Sevilen Saraplari'nın sahibi İzmirli iş adamı Enis Güner şerefine verdikleri tadım yemeğine katıldık. Konsolos Mehmet Samsar ve birçok Türk iş adamı ve iş kadını vardı. Başta sunulan deniz mahsulleri yemekleri dikkate değerdi. Çıkışta yaptığımız Times Square turu pek iyi geldi. O kadar kalabalıktı ki yürüme zorluğu çektik, bir şey dikkatimizi çekti, bu kalabalığa alışıyor insan bu şehirde hiç rahatsız olmuyor.
SİMİT YEMEYİ UNUTTUK
Türk yemeği hasreti dinmiyor İzi'de. Ertesi gün ver elini 'Simit Sarayı'. Böreklere o kadar dalmışız ki çıktıktan sonra simit yemediğimizin farkına vardık Size fıkra gibi bir hikaye anlatayım. 'Simit Sarayı'nda yanımıza 2 genç kız geldi. Türk olduklarını ve de Norveç'te yaşadıklarını Türk restoranına gitmek istediklerini söyleyince, 'şip şak' dedim. Yanımızda oturan genç bir arkadaş da orada çalıştığını, akşam Türk sanat müziği gecesi olduğundan rezervasyon yapılması gerektiğini söyledi. Ben de mekanın sahibi Orhan Yegen'i iyi tanımama rağmen onun rezervasyonu ile gidelim dedim. Arkadaş mekana gider gitmez rezerveleri vermiş ve de TSM olduğunu söylediğini eklemiş Orhan Bey de 'Bu gece saz yok ki' deyince "tel açıp rezervasyonu iptal edeyim mi?" deyince Orhan Yeğen de "Yok etme ben davul çalarım sen de yanımdan ayrılma" demiş... Akşam rezervemizi değerlendirdik ve kokoreç, paça çorbası, beyin, tandırlı iç pilav, bademli keşkül, dondurmalı irmik helvası... Muhteşem Orhan Yeğen... Ne diyebilirim?
İZİ'NİN DOĞUM GÜNÜ
Hazır yemeklerden bahsederken İzi'nin yaşgününü (ki 2 sene evvel yine NY'ta kutladık) 'Koralı' da kutladık. Orayı da tek geçerim. Servisi, balığı, hepsi birbirinden lezzetli mezeleri ve tatlıları... Bu arada 2 kez gittiğimiz benim de vazgeçilmezim Astoria'daki dolu dolu günleri geçemeyeceğim. 'Truva'daki brunch... Tesadufen '7 Kocalı Hürmüz' grubu ile yan yana masalarda keyifli bir brunch... Ve de Astoria'nın Mehveş Koçak'tan öğrendiğim Japon restoranı. Önümüzdeki günlerde size bol bol bahsedeceğim. Bir de Brooklyn'deki Opera'dan... Söylemesi ayıp ne kadar yemeğe gitmişiz. Ama bir o kadar da yürüyüş yaptım.
DEV SANATÇILAR BURADAYDI
Geçen hafta gidemediğim iki event vardı 'Drom'da. Biri Cahit Berkay ve Cem Karaca biri de Sertab Erener gecesi. Erener'e son geldiğinde gidebilmiştim. Diğerini de prensesim Mehveş Koçak'tan dakika dakika öğrendim. Size de aynen aktarıyorum. Selvi Boylum Al Yazmalım, Çiçek Abbas, Devlerın Aşkı ve daha nice unutulmaz Yeşilçam filmlerinin müzikleriyle efsane olan Moğollar'ın kurucusu Cahit Berkay ve Cem Karaca'nın oglu Emrah Karaca NY Drom'da NY'lulara nefis bir gece yaşattı. Gecmişten günümüze dillerden düşmeyen Moğollar ve Karaca şarkıları ile. Emrah Karaca'nın güçlü yorumu çok beğeni topladı. Epey kalabalık bir toplumun katıldığı geceye Türklerin yanı sıra epey Amerikalının katılması ve de çok ilgi göstermesi gurur duyulacak bir güzellikti. Türk izleyiciler hep bir ağızdan söylediler tüm şarkıları. Gecenin başka bir güzelliği de Berkay'ın 30. sanat yılını kutlaması idi. Bu konser Philadelpia, Washington ve Chicago'da tekrar ediliyor. Bana ve dolayısı ile size bu güzel bilgiyi yansıtan Mehveş Koçak'a çok teşekkürler... Size umarım iyi bir gezi yaptırdım... Bugün üzülerek İzi'mi yolcu ediyorum Los Angeles'e... Aynı saatlerde İzmir'den Chicago'lu hekim dostum Erol ve Zeynep Yorulmaz burada olacak...