Vitrin değil sanat eseri

İyi pazarlar... Çat burada çat orada derken, Çat İzmir Çat New York... Öyle alıştım ki. Burada oturduğum eve gelen dostlarım, bence alakası bile olmamasına rağmen "sanki İzmir'deki evindeyiz." diyor. 1 hafta oldu geldim İzmir'den. Oradaki gibi 1 günden kısa geçti. İzmir'den ailesini kendini, çok sevdiğim Sunay ile (Ciner) tesadüfen aynı uçakta geldik. Vaktin nasıl geçtiğini anlamadık bile. Bıraktığım yerden, bilhassa bale, müzikal ve tiyatrolardan devam. Ama bir değişiklikle senede bir kez olan şükran gününden başlayan o inanılmaz yeni yıl süslemeleri artık aşmış durumda. Caddeler, sokaklar, mağaza ve apartmanlar ışıl ışıl, rengarenk. 1 hafta oldu geleli, güneş, yağmur, fırtına, sıcak, soğuk... her şeyi tattım.
Bu yılki vitrinler hele Bergdorff Goodman tek kelime ile yıkılıyor. Geçen yıl aynı tarihte burada olan ve harika nostalji yaşadığım çok eski arkadaşım Sertaç Gülban tarihini geçirmedi gününde geldi. Bol bol yemeklere, kafelere ve bilhassa yürüyüşlere gittik. O da benim gibi yürümeye doymuyor. 'Amanın Soho'ya mı yürüdün?' diye şaşıran arkadaşlar 2 kez gidip geldiğimizi yani o yolu 4 kez yaptığımızı duyunca inanamayıp bir de güldüler. Boşver biz yürüdüğümüz yolu bilelim. Bir de her sokak ayrı bir mahalle gibi olduğundan her şey yeni yeni yeniden geliyor.

UNUTULMAZ BİR FİLM
'Lion'u unuttum. Mutlak seyredin... Yine eve yakın 5. Av. deki Apple Store'un karşı tarafına gelen yerde Paris sineması var. Çok özel filimler sergilenir burada. Şimdilerde 'Lion' oynuyor. Hindistan'da çalınan binlerce çocuk arasından kurtulabilen ve Avustralya'da bir ailenin sahip çıktığı çocuğun dramı, mutluluğu...
Harika bir gerçek hayat hikayesi.
Nicole Kidman'ın da katıldığı bu filmi mutlak izleyin derim.
Bu arada her geldiğimde mutlak uğradığım Fransız sanat galerisi Carre D'artistes e uğradık Sertaç ile. Doyamadık...
İzmir Ekol Sanat Galerisi için de özel konuşmalar gerçekleştirdik. Chelsea turlarımızda mutlak 'The Standard'ın tepe balkonu dinlenme yerimiz...muhteşem manzara karşısında....
Hepinize NY'tan rengarenk sevgiler.....
CENTRAL PARK'TA SONBAHAR
Central Park... Evimin söylemesi ayıp hemen yakınındaki şehir merkezinde dünyanın en güzel yerlerinden tabiat görüntülerinden biri Central Park... Şu günlerde hakiki bir sonbahar yaşıyor. Her dem güzel ya bu park. Şu an yüzbinlerce fırçanın veremiyeceği sarı, kahve, turuncu hatta kırmızı ve de yeşil tonlarından birleşmiş yapraklarla örtülü... Ortasından yürümek, koşmak o kadar huzur veriyor ki anlatmam imkansız...
4 OYUN BİRDEN
Bu arada filminde Gleen Close'un başrol oynadığı 'Les Liasions Dangereuses' yani 'Tehlikeli İlişkiler' oyununa gittim. Kostümleri, devamlı değişik tarzda değişen basit ama güzel dekorları ve de Liev Schreiber ve Janet McTeer'in ve de tüm ekibin oyunları görülmesi gereken bir tablo gerçekleştiriyor.
Hemen ardından Irving Berlin'in süper eğlenceli müzikali 'Holiday Inn'de epey eğlendim. Burada tam Broadway dekorlarını görebiliyorsunuz.
Pek de renkli. Üçüncü olarak yıllarca evvel off-Broadway'de oynanan ve de çok ilgi gören trajikomik 'Falsettos'a gittim. İşte burada yeni tarz dekor tüm açıklığı ve kolaylığı ile sergileniyor. Sahne açılınca dev bir küp var ortada. Dekoruna göre üzerinden parça parça iskemle, koltuk, masa...
Vazifesini gören parçalar alınıyor.
Yerlerine konuyor, lazım olmayanlar öbür sanede yerlerine geçiyor.
Walter Kerr Tiyatrosu'nda sergilenen bu ilginç oyunda başrolde 'Something Rotten'dan Christian Borle (komşum) süper bir oyun sergiliyor.
Önümüzdeki sohbet de bale...