Kalbimiz, sanat dostu Ali Eytemiz'le birlikte

İzmir'de sanatın olduğu her yerde yüzüne aşina olduğunuz bir isimdir Ali Eytemiz... Şu Körfez coğrafyasının 'kültür sanat' kenti olmasını arzu eden bir avuç sanat gönüllüsünün başında gelir o.
Bir bakarsınız operanın yenilenecek koltukları için seferberlik başlatmıştır, bir bakarsınız tiyatronun yeni bir sahne kazanması için çevresinde topladığı sanatseverlerle şantiyenin içine dalmıştır...
İnsan olarak, mimar olarak, sivil toplum önderi olarak, değerli bir sanatçı eşi olarak dokunduğu her yerde güzel izler bırakmıştır Ali Eytemiz. Sanat da zaten güzeli arayıp bulma dehlizimiz değil midir?
***
En başından beri, aynı dili konuşmanın sağladığı bir iletişim gücü sayesinde birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Bunda Güzel Sanatlar Fakültesi kökenli olmamın yarattığı algı seçiciliğinin de payı var elbette. Çünkü mimar Ali Eytemiz, Avrupa'nın önde gelen sanat yapılarını yerinde inceleyecek kadar mesleğini sanat ve kültürle bütünleştirmiş bir dağarcık ayrıcalığına sahip.
Bir kültür merkezinin hem işlevselliği hem de sanat eseri değeri taşıyacak mimari estetiği yönünden nasıl projelendirilmesi gerektiği konusunda engin bir bilgisi var.
Önceki gün konuştuğum Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu, Mavişehir'de yapılacak opera binasının proje yarışması için ihaleye çıkılacağını söyledi. Kentin simgesi haline gelecek kültür merkezi için hazırlanacak projeler elbette bir 'seçici kurul' tarafından değerlendirilecek. Çağdaş sanat yapıları konusunda belleği sağlam ve hiçbir çıkar beklemeden sanata katkı koyan Ali Eytemiz bu tür kurullar için biçilmiş kaftan. İlgililere benden söylemesi...
***
Nitekim geçtiğimiz yaz da hiç durmadı. Sevgili eşi eğitmen ve piyanist Demet Eytemiz'i Çeşme'de zaman zaman yalnız bırakmak pahasına, Mavişehir'deki evi ile Konak arasında mekik dokuyarak Devlet Tiyatrosu'nun yardımına koştu. Atatürk İl Halk Kütüphanesi'nin o amatör salonunu, profesyonel oyunların sahneleneceği bir mabet haline getirmek için tatilinden yedi.
Bugün prömiyerini yapacak Devlet Tiyatrosu'nun 'Rezervuar Kanişleri' oyunu, Ali Eytemiz ile sanatçı dostlarının katkılarıyla kazanılan Melek Ökte Sahnesi'nde perdelerini açacak.
Haftalar öncesinden sözleşmiştik... Bu akşamki oyunu izlerken, onun gururla ışıldayan gözlerindeki mutluluğu paylaşanlardan biri olacaktım. Ama herkesi olumlu duygulara yönelten bir jeneratör gibi pozitif enerji yayan Ali abi, beklemediği bir sağlık sorunuyla karşılaştı.
***
Ayrıntısına girmeyeceğim. Yarın küçük bir operasyon geçirecek Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Hastanesi'nde. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün'ün gerçekleştireceği ameliyat emin ellerde.
Ali abinin tek ihtiyacı, tüm yakınlarının olumlu duygularını yüreğinde hissetmesi. Çünkü sevenlerinin göndereceği pozitif enerjiyle çok daha kolay geçirecek kendisine oyun eden bu rahatsızlığı.
Eskisinden daha sağlıklı bir delikanlı gibi kalkarak en yakın temsil tarihini soracak bize. Sadece emek harcadığı yeni tiyatro sahnesindeki prömiyeri kaçırmakla kalacak, o kadar.
Sahne de kaçmıyor ya canım!
Yine gideceğiz.
Türk sineması yokuş aşağı
Daha önce bahsini etmiştik. Kültür Bakanlığı'ndan yardımı kapan kameranın karşısına geçiyor, sonra da çekilen ucuz yollu filmler gişede hüsrana uğruyor. Üstelik millet üst üste onlarca filmin vizyona girmesiyle şaşkına döndüğü gibi, kötü yapımları izleye izleye salona gitmekten de soğuyor.
Buyurun işte. Gazetelerde yazdı, gösterime yeni giren 3 Türk filmi de gişede havasını aldı. 'Sizi Seviyorum', 'Sonsuz' ve 'Kanımdaki Barut' filmleri üstelik ünlü oyuncularıyla dikkat çekmeye çalıştıkları halde beklediği ilgiyi göremedi. Haberlere göre Emre Altuğ'un rol aldığı 'Sizi Seviyorum' 14 bin 188 kişiyi salona çekebildi. İsmail Hacıoğlu, Şevket Çoruh ve Süleyman Turan'ın oynadığı 'Sonsuz' ilk haftasında 14 bin 843 kişi tarafından izlendi. 'Kanımdaki Barut' ise ilk haftada 4 bin 866 kişi sınırında kaldı.
Demek ki sayıca çok değil, az da olsa kaliteli filmlerin Türk sinemasını yücelteceği erkenden anlaşıldı!