İzmir'in kimliği kukla ile bütünleşti
İzmir Uluslararası Kukla Günleri; gösterileri, sergileri, okullar arası kukla oyunu yarışması ve gördüğü yoğun ilgi sayesinde, kentin kültür kimliğine adını yazdıracak bir patlama yarattı bu yıl... Dördüncüsü düzenlendiği halde, başta Yeni Asır olmak üzere basının, ilçe belediyelerinin ve güçlü sponsorların da katkılarıyla ilk kez hak ettiği bir izleyici potansiyelini kemikleşmiş hale getirmeyi başardı...
Elbette alkışlanacak asıl aktör, her yıl hayallerinin sınırlarını biraz daha zorlayarak İzmir'e, hatta Türkiye'ye ilkleri yaşatan festivalin direktörü Selçuk Dinçer. En büyük teşekkürü ona borçluyuz.
***
İlkler deyince hemen sıralayıverelim. Birincisi Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'ın desteğiyle, Resim Heykel Müzesi'nde kurulan 'Asya Avuçlarınızda' adlı mükemmel sergi. Tayvan'daki görkemli müzeden getirilen ve geleneksel Asya el kuklalarından oluşan sergiyi hala gezmeyeniniz var mı?
Konak, İzmir'in her köşesinden yarım saatlik yer. Atlayıp gidin ve Asya'nın kendine has figürlerinden esinlenerek hazırlanmış o minyatür eserleri mutlaka görün. Bu kültürle tanışma şansını 'ha deyince' bulamazsınız, kaçırmayın.
***
İkincisi, dünyada ilk kez senfoni orkestrası eşliğinde bir kukla gösterisine tanıklık etmemizdi. Adnan Saygun Kültür Merkezi'ndeki etkinlikte, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın seslendirdiği Rus Mussorgsk'nin 'Bir Sergiden Tablolar' bestesiyle, Avusturya'dan festivale katılan Karin Schafer Tiyatrosu'nun birçok ünlü ressamın tablolarından esinlenerek hazırladığı kuklaları sahneye taşıması çok etkileyiciydi.
İzmirliler Adnan Saygun'un büyük salonunu iğne atsanız yere düşmeyecek halde doldurarak, geçtiğimiz cumartesi akşamı yapılan bu karma sunumun tadını çıkardı.
***
Bu arada, Kukla Günleri kapsamında düzenlenen ve 24 ilköğretim okulunun katıldığı Forum Bornova Kukla Oyunu Yarışması, 14 Mart'taki son temsillerle tamamlandı. Çocuklar 3 gün boyunca 'Kurbağa Prens' masalını oyunlaştırdıkları kuklalarıyla, düş zenginliklerini hayret uyandıracak bir beceriyle sergilediler.
Bu yarışma, kuklanın eğitim aracı olarak okullara girmesini sağladığı için de büyük önem taşıyor. Yarışma öncesinde kukla yapmayı ve oynatmayı öğrenen birçok öğretmen, okullarında kurdukları atölyelerde öğrencileriyle birlikte kukla üretmeye devam ediyor. Çünkü eğitimciler iyi biliyorlar ki, kukla çocukların düş dünyasına değişik pencereler açıyor ve büyük düşünmek için ihtiyaç duyduğumuz hayal zenginliğine yeni renkler katıyor.
***
Farkındayım. Kukla Günleri'yle ilgili epeyce bir yazı döşendim son dönemde. Belki başka etkinlikleri gölgede bırakarak ölçüyü kaçırdığımı düşünenler vardır. Ama inanın bu pozitif ayrımcılığa Kukla Günleri'nin çok ihtiyacı vardı. Sonuçta salonlardaki ilgi patlamasıyla boşa kürek çekmediğimiz anlaşıldı. Eğer İzmir kültür sanatta bir marka yaratma ayrıcalığını hedefliyorsa, buna sevgili Filiz Sarper'in çabalarıyla İKSEV'in düzenlediği iki önemli festivalin yanı sıra, 'İzmir Uluslararası Kukla Günleri' de büyük katkı sağlamalıydı. Sanıyorum başardı...
Bir mutluluk bir hüzün...
Ünlü tiyatrocu Ali Poyrazoğlu'nun gösterdiği ilgi sayesinde, Kukla Günleri'nde olağanüstü bir hava esti. Festival onun varlığıyla çok daha dikkat çekiciydi. Bu sürprizle ayrıcalıklı bir mutluluk yaşarken, bir eksiklik ise kuklayı hüzünlendirdi. O da Büyükşehir Belediyesi'nin festivalin destekçileri arasında yer almayışıydı.
Eminim, Başkanımız Aziz Kocaoğlu, yanındakilerin kuklayla ilgili başvuruları kendisine doğru iletmediği için olaya uzak kaldı. İnanıyorum ki basından izledikleri bile, Kocaoğlu'nun bir dahaki sefere kendiliğinden kuklanın yanında yer almasına yetecektir.
Elbette alkışlanacak asıl aktör, her yıl hayallerinin sınırlarını biraz daha zorlayarak İzmir'e, hatta Türkiye'ye ilkleri yaşatan festivalin direktörü Selçuk Dinçer. En büyük teşekkürü ona borçluyuz.
***
İlkler deyince hemen sıralayıverelim. Birincisi Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'ın desteğiyle, Resim Heykel Müzesi'nde kurulan 'Asya Avuçlarınızda' adlı mükemmel sergi. Tayvan'daki görkemli müzeden getirilen ve geleneksel Asya el kuklalarından oluşan sergiyi hala gezmeyeniniz var mı?
Konak, İzmir'in her köşesinden yarım saatlik yer. Atlayıp gidin ve Asya'nın kendine has figürlerinden esinlenerek hazırlanmış o minyatür eserleri mutlaka görün. Bu kültürle tanışma şansını 'ha deyince' bulamazsınız, kaçırmayın.
***
İkincisi, dünyada ilk kez senfoni orkestrası eşliğinde bir kukla gösterisine tanıklık etmemizdi. Adnan Saygun Kültür Merkezi'ndeki etkinlikte, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın seslendirdiği Rus Mussorgsk'nin 'Bir Sergiden Tablolar' bestesiyle, Avusturya'dan festivale katılan Karin Schafer Tiyatrosu'nun birçok ünlü ressamın tablolarından esinlenerek hazırladığı kuklaları sahneye taşıması çok etkileyiciydi.
İzmirliler Adnan Saygun'un büyük salonunu iğne atsanız yere düşmeyecek halde doldurarak, geçtiğimiz cumartesi akşamı yapılan bu karma sunumun tadını çıkardı.
***
Bu arada, Kukla Günleri kapsamında düzenlenen ve 24 ilköğretim okulunun katıldığı Forum Bornova Kukla Oyunu Yarışması, 14 Mart'taki son temsillerle tamamlandı. Çocuklar 3 gün boyunca 'Kurbağa Prens' masalını oyunlaştırdıkları kuklalarıyla, düş zenginliklerini hayret uyandıracak bir beceriyle sergilediler.
Bu yarışma, kuklanın eğitim aracı olarak okullara girmesini sağladığı için de büyük önem taşıyor. Yarışma öncesinde kukla yapmayı ve oynatmayı öğrenen birçok öğretmen, okullarında kurdukları atölyelerde öğrencileriyle birlikte kukla üretmeye devam ediyor. Çünkü eğitimciler iyi biliyorlar ki, kukla çocukların düş dünyasına değişik pencereler açıyor ve büyük düşünmek için ihtiyaç duyduğumuz hayal zenginliğine yeni renkler katıyor.
***
Farkındayım. Kukla Günleri'yle ilgili epeyce bir yazı döşendim son dönemde. Belki başka etkinlikleri gölgede bırakarak ölçüyü kaçırdığımı düşünenler vardır. Ama inanın bu pozitif ayrımcılığa Kukla Günleri'nin çok ihtiyacı vardı. Sonuçta salonlardaki ilgi patlamasıyla boşa kürek çekmediğimiz anlaşıldı. Eğer İzmir kültür sanatta bir marka yaratma ayrıcalığını hedefliyorsa, buna sevgili Filiz Sarper'in çabalarıyla İKSEV'in düzenlediği iki önemli festivalin yanı sıra, 'İzmir Uluslararası Kukla Günleri' de büyük katkı sağlamalıydı. Sanıyorum başardı...
Bir mutluluk bir hüzün...
Ünlü tiyatrocu Ali Poyrazoğlu'nun gösterdiği ilgi sayesinde, Kukla Günleri'nde olağanüstü bir hava esti. Festival onun varlığıyla çok daha dikkat çekiciydi. Bu sürprizle ayrıcalıklı bir mutluluk yaşarken, bir eksiklik ise kuklayı hüzünlendirdi. O da Büyükşehir Belediyesi'nin festivalin destekçileri arasında yer almayışıydı.
Eminim, Başkanımız Aziz Kocaoğlu, yanındakilerin kuklayla ilgili başvuruları kendisine doğru iletmediği için olaya uzak kaldı. İnanıyorum ki basından izledikleri bile, Kocaoğlu'nun bir dahaki sefere kendiliğinden kuklanın yanında yer almasına yetecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Rengim Bey tütün deposunu yenilemiş de haberimiz yok! (12 Mart 2010)
- Onların sesine mutlaka kulak vermeliyiz... (11 Mart 2010)
- Bale sanatçıları sokağa mı atılacak? (10 Mart 2010)
- Japonya'nın gölge oyunu Karagöz'e çağ bindirmiş (09 Mart 2010)
- Filiz Hanım'a teşekkürümüz boş koltuklarla mı olmalı? (04 Mart 2010)