Filiz Eczacıbaşı Sarper'in önderliğindeki İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı'nın, Büyükşehir Belediyesi'nin de katkılarıyla düzenlediği '17. Avrupa Caz Festivali', Jazzing Flamenco grubunun nefes kesen gösterileriyle perdelerini açtı.
Zaten Filiz Hanım'ı tanıyanlar, onun sanata bakışındaki 'farklılık yaratma' duygusunu bilirler ve her festivalde değişik sürprizlerle ağırlanmanın zevkini yaşarlar.
İKSEV'in iki büyük organizasyonla yıllardır sürdürdüğü bu keyif dolu anların birikimi, kültür sanat alanında İzmir'e dünya çapında bir etiket kazandırmanın potansiyelini de yavaş yavaş oluşturmaya başladı. Bu etkinliklerden biri Uluslararası İzmir Festivali, diğeri de Avrupa Caz Festivali...
***
Önceki gece Adnan Saygun Kültür Sanat Merkezi'ndeki açılış buluşmasında, 8'inci Caz Afişi Yarışması kapsamında sergilenen eserleri incelemenin ve ödül töreninin ardından büyük salondaki yerimizi aldık.
İzmirlileri ilklerle tanıştırmayı seven Filiz Hanım'ın program tercihi, yine tadı damağımızda kalan soluksuz bir gösteriye imza attı.
Avrupa cazının en mükemmel eserlerini seslendiren orkestrayla birlikte; Flamenco, klasik İspanyol ve Arjantin tangosundan bölümlerin sunulduğu dans şovlarını izlerken, kent yaşamının 'ayrıcalıklı' bir kültür kimliği kazandığına da gözlerimizle tanıklık ettik. Çünkü ünlü dansçı Antonio Najarro ve ekibi, 12 yeni koreografisiyle ilk sınavını vermek için İzmir seyircisini seçmişti. Bundan daha büyük bir onur yaşatılabilir miydi bizlere. Bu fırsatın mimarı Filiz Eczacıbaşı Sarper'e ne kadar teşekkür etsek azdır.
***
Azdır ama kent halkı olarak böyle mi teşekkür edeceğiz Filiz Hanım'a... Her seferinde dünyanın farklı kültür esintilerini ayağımıza getiren birbirinden saygın konserlerde hala boş koltuklar bırakarak mı..?
Önceki gece müthiş heyecanlı bir izleyici kitlesi vardı Adnan Saygun Salonu'nda... Kabul ediyorum. Ama kentimize bir ilki yaşatan böylesi coşkulu ve kaliteli bir program izdihama yol açması gerekirken, salonun tıklım tıklım dolmadığını görmek üzüntü verici değil mi?
Türkiye'nin kapısını Batı'ya açtığını söylediğimiz bir şehirde yaşıyoruz. 6 üniversitemiz ve 4 milyona yaklaşan nüfusumuz var. Ama İzmir'i uluslararası alanda 'festival kenti' haline getirmeye aday bir organizasyonun açılışında salonu dolduramıyoruz.
***
Kimse bilet ücretlerini savunma aracı olarak araya sürmesin. Yeri geldiğinde kıytırık bir popçuya gösterilen alakayı da pek ala biliyoruz. Demek ki, kentin kültür yaşamında ulaşmasını istediğimiz bilinç düzeyinin epey gerisindeyiz.
Zaten Mavişehir gibi bir beton dünyasını kültür mabedine çevirecek opera binasına bile 'denizi görmemiz engellenecek' diye karşı çıkanlar, hödüklük seviyemizi kabak gibi ortaya çıkarıyorlar. Dahası var mı?
Son olarak, İKSEV'in düzenlediği uluslararası organizasyonlar da, Filiz Hanım da layık görülen saygı ve ilginin çok daha fazlasını hak ediyor. Bu yüzden benim o boş kalan koltuklara gözüm takıldı, içim acıdı...
Yazık, çok yazık...