Bir haftalık tatil sırasında, iç açıcı bir yazıyla köşeme dönmeyi sabırsızlıkla beklemiştim oysa... Hele ki İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin Muğla'da organize ettiği 'Türkiye Renkleri' konserinin turnesinde ortaya çıkan birbirinden hoş anekdotlardan sonra. Sadece grubun solisti bariton Gökhan Koç'la ilgili anlatacaklarım bile iki günümü kurtaracak yoğunlukta. Bunun yanı sıra, Türkiye Renkleri'nin sahneye çıktığı Muğla Üniversitesi'nin muhteşem salonu ise ayrıca bahsedilmeye değer.
Ama dağarcığımdaki plan tutmadı işte... Bale sanatçılarının yıllardır provalarını yaptıkları tütün deposundan çıkarılmasıyla ilgili son gelişmelere haliyle öncelik vermek zorundayım. Sevgili Gökhan Koç elimden kurtulduğunu sanıyorsa, elbette aldanıyor. Onun hikayeleri, Türkiye Renkleri'nin macera dolu konseri ve Muğla Üniversitesi sırada bekliyor.
***
Hatırlayacağınız gibi İl Özel İdaresi, satmayı ya da kendi faydalanacağı bir alan haline getirmeyi düşündüğü Konak'taki tütün deposunun boşaltılmasını istemişti. O devasa yapının küçük bir bölümünü balerinlerin prova mekanı olarak kullanan Opera ve Bale Müdürlüğü ise, kentte çalışmalarına uygun başka bir yer bulunmadığını belirterek, anlayış beklediklerini dile getirmişti.
Ancak ne yazık ki isteğinde ısrarcı davranan İl Özel İdaresi, gönderdiği resmi yazıda tütün deposunu terk etmeleri için kuruma bir ay süre tanımış. Şimdiye kadar ilde görev yapan tüm valilerin, alternatifsiz kaldıkları için orada barınmalarına izin verdiği bale sanatçıları, Sayın Valimiz Cahit Kıraç'ın kendilerine sahip çıkmaması halinde bu kez gerçekten kapı önüne konma tehlikesiyle karşı karşıya...
***
Gelinen noktada, ben de bazı anımsatmalar yaparak Sayın Valimize çağrıda bulunmak istiyorum. İZDOB, kısıtlı imkanlara rağmen Avrupa çapındaki başarılarıyla kentimizin övünç kaynağı olan bir sanat kurumu. Şimdiye kadar birçok ilke imza atarak, İzmir'in adını kültür sanat dünyasında anılır hale getirmekteki çabaları her türlü övgüyü hak ediyor. Peki, acaba sanatsal yatırımlar açısından bakıldığında İzmirimiz aynı övgüyü hak ediyor mu? Bugün 2010 yılında, sanat üretmek adına temel ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikte bir binası bile olmayışı İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin suçu mu? Her yıl başarılarını katlayan ve Avrupa'ya bile açılan İzmir Operası'nın ne sahnesi, ne salon kapasitesi, ne kulisleri, ne çalışma alanları, ne de dekor ve kostüm atölyeleri yeterli düzeyde. Bu tablo İzmir'e yakışıyor mu? Büyükşehir Belediyesi'nin, Mavişehir'de henüz proje yarışması dahi yeni yapılacak opera sarayını tamamlayıp da hizmete açacağı güne kadar bu mahrumiyetler sürecek.
***
Ve bugün ne kadar acı ki, hiçbir imkansızlığı bahane edinmeden Türkiye'nin en iyi oyunlarını çıkaran, en güzel dekor ve kostümlerini üreten İzmir Operası, sanki matah bir yermiş gibi o tütün deposundan atılmasın diye yalvar yakar mücadele veriyor.
Ki o tütün deposunda bale sanatçılarının çalışması için tahsis edilen kat, şu anki haliyle öpüp başımıza koyulacak durumda. Çünkü Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen'in çabalarıyla adam edilmesi bir yılı bulmadı. Şimdi o yatırımların da ardından, İl Özel İdaresi tarafından binayı boşaltmaları bekleniyor.
Yani yaşadıkları olanaksızlıklar yetmiyormuş gibi, ellerindeki de alınmaya çalışılıyor. Gidecek yerleri olsa, bir dakika duracak değiller zaten. Ama fiziki yapısı bale çalışmalarına uygun başka bir mekan da bulunamıyor. Ne yapsınlar?
Bu yüzden opera sarayının tamamlanacağı ya da yeni bir çalışma alanına kavuşacağı güne kadar, balecilerin o tütün deposunda kalmaya ihtiyacı var. Bunun sağlanması artık sadece sizden gelecek müjdeli habere bağlı Sayın Valim.
