Kurdeşen döktüğümüz Elhamra'da tarihi gece
İzmir Devlet Opera ve Balesi, ilklere imza atmadaki atılganlığını tarihi bir geceye dönüştürdü önceki gece... Hem Türk operasına dahiyane besteleriyle hayat veren Selman Ada'nın sanatta 50'nci yılını kutladık hem de onun iki eserinin dünya prömiyeriyle müzik dağarcığımıza yeni zevkler kattık.
Diyebilirim ki, davetliler dimağlarından silinmeyecek bir ziyafetin hazzıyla, kendilerini epeyce şanslı ve özel hissederek ayrıldılar Elhamra'dan. Anadolu'yu karış karış gezdiren ezgileriyle tüm evreni saran senfonik bir zenginlik yaratmayı başaran Selman Ada'ya tekrar tekrar şapka çıkardılar...
İyi ki Türkiye'nin böylesine büyük bir değeri, İzmir'in de onun eserlerine her zaman öncelikli ilgiyi gösteren bir operası var.
***
Ama ne yazık ki İzmir izleyicisi, yaşadığı doyumsuz keyfi burnundan getiren bir şanssızlıkla da karşı karşıya... O da Elhamra'nın Karantina Hamamı'nı aratmayan sıcak ve boğucu havası. Yıllardır sanatçıların işini sahnede iki kat güçleştiren, seyircilere ise göbek taşına uzanmış gibi ter döktüren bu sorunun giderilmesi için neden hiçbir adım atılmaz ki? Önceki akşam düzenlenen konserde, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof. Rengim Gökmen ile Genel Müdür Yardımcısı Şadi Erdoğan da locadaydılar. İnsanların ellerine geçirdiği her yassı nesneyi yellenmek için kullanmasıyla ortaya çıkan acınası görüntü ve uğultu mutlaka kendilerini rahatsız etmiştir.
Tamam, Elhamra SİT alanına girdiği için çivi bile çakılmasına izin verilmiyor olabilir ama istedikten sonra 'alternatif' çözüm yolları da bulunabilir.
***
Gelelim konser gecesine... Ünlü müzik adamının elbette ki 'Ali Baba ve 40 Haramiler' ve 'Aşk-ı Memnu' operaları ile 'Mavi Nokta Oratoryosu'ndan aryaların, düetlerin seslendirildiği bölümler yine harikaydı. Özellikle Aytül Büyüksaraç, Birgül Su Ariç, Tevfik Rodos, Fahri Önoğlu, Burcu Kılıç ve Evrim Keskin performanslarıyla dakikalarca alkışlandılar.
Ama asıl sürpriz, Selman Ada'nın dünya prömiyerleri yapılan 2 eseriydi. Bunlardan 'Keman Konçertosu Op.47'yi keman solisti Lalecan Özay orkestra eşliğinde başarıyla seslendirdi. Ada'nın müzik zekasından yükselen melodiler, salonda büyük bir hayranlık uyandırdı.
***
İkinci sürpriz ise Selman Ada'nın değişik bir alana yönelerek, Hz. Muhammed'in hayatını konu edinen 'Mevlid Op.44'üydü... Şimdiye kadar, insanın doğadaki tüm hallerini ve hislerini büyük bir canlılıkla notalara döken Selman Ada, dinsel motiflerin ağır bastığı bu senfonik bestesiyle de tüylerimizi diken diken etti.
Onun yaratıcı dehasını izleyiciyle buluşturmadaki en önemli mahareti, müziğini dinletmeyip izleyiciye iliklerine kadar yaşatmasıdır.
Ancak bu konserde ilk kez İzmirlilerin dinleme fırsatı bulduğu ve okunması gerçekten olağanüstü bir nefes kontrolü gerektiren 'Mevlid Op.44'ü Murat Karahan öyle bir seslendirdi ki, salon kelimenin tam anlamıyla yıkıldı.
***
Daha önce de mükemmel bir sese ve yorum yeteneğine sahip olduğunu dile getirdiğim Murat Karahan'ı dinlemekten büyük keyif aldım. Birçok meslektaşının altından kalkamayacağı bir eserin İzmir'deki dünya prömiyerine neden Ankara'dan Murat'ın çağrıldığını da daha iyi anladım. Bu arada Selman Ada bu Mevlid'i yazarken, acaba Murat Karahan'ın dışında hangi tenorların hakkını vererek seslendirebileceğini hiç aklından geçirdi mi? Doğrusu, merak ediyorum!
Son olarak... Daha önce yine kendi müdürlük döneminde Selman Ada'nın Mavi Nokta Oratoryosu'nun ilk dünya gösterimini İzmir'de yaptıran, 6 Ocak 2011'de bestecinin "Keloğlan'ın Sırrı" adlı ilk çocuk oyununun dünya prömiyerini de İzmir'de gerçekleştirecek olan İZDOB'un sevgili Müdürü Aytül Büyüksaraç'ı kutluyorum.
Diyebilirim ki, davetliler dimağlarından silinmeyecek bir ziyafetin hazzıyla, kendilerini epeyce şanslı ve özel hissederek ayrıldılar Elhamra'dan. Anadolu'yu karış karış gezdiren ezgileriyle tüm evreni saran senfonik bir zenginlik yaratmayı başaran Selman Ada'ya tekrar tekrar şapka çıkardılar...
İyi ki Türkiye'nin böylesine büyük bir değeri, İzmir'in de onun eserlerine her zaman öncelikli ilgiyi gösteren bir operası var.
***
Ama ne yazık ki İzmir izleyicisi, yaşadığı doyumsuz keyfi burnundan getiren bir şanssızlıkla da karşı karşıya... O da Elhamra'nın Karantina Hamamı'nı aratmayan sıcak ve boğucu havası. Yıllardır sanatçıların işini sahnede iki kat güçleştiren, seyircilere ise göbek taşına uzanmış gibi ter döktüren bu sorunun giderilmesi için neden hiçbir adım atılmaz ki? Önceki akşam düzenlenen konserde, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof. Rengim Gökmen ile Genel Müdür Yardımcısı Şadi Erdoğan da locadaydılar. İnsanların ellerine geçirdiği her yassı nesneyi yellenmek için kullanmasıyla ortaya çıkan acınası görüntü ve uğultu mutlaka kendilerini rahatsız etmiştir.
Tamam, Elhamra SİT alanına girdiği için çivi bile çakılmasına izin verilmiyor olabilir ama istedikten sonra 'alternatif' çözüm yolları da bulunabilir.
***
Gelelim konser gecesine... Ünlü müzik adamının elbette ki 'Ali Baba ve 40 Haramiler' ve 'Aşk-ı Memnu' operaları ile 'Mavi Nokta Oratoryosu'ndan aryaların, düetlerin seslendirildiği bölümler yine harikaydı. Özellikle Aytül Büyüksaraç, Birgül Su Ariç, Tevfik Rodos, Fahri Önoğlu, Burcu Kılıç ve Evrim Keskin performanslarıyla dakikalarca alkışlandılar.
Ama asıl sürpriz, Selman Ada'nın dünya prömiyerleri yapılan 2 eseriydi. Bunlardan 'Keman Konçertosu Op.47'yi keman solisti Lalecan Özay orkestra eşliğinde başarıyla seslendirdi. Ada'nın müzik zekasından yükselen melodiler, salonda büyük bir hayranlık uyandırdı.
***
İkinci sürpriz ise Selman Ada'nın değişik bir alana yönelerek, Hz. Muhammed'in hayatını konu edinen 'Mevlid Op.44'üydü... Şimdiye kadar, insanın doğadaki tüm hallerini ve hislerini büyük bir canlılıkla notalara döken Selman Ada, dinsel motiflerin ağır bastığı bu senfonik bestesiyle de tüylerimizi diken diken etti.
Onun yaratıcı dehasını izleyiciyle buluşturmadaki en önemli mahareti, müziğini dinletmeyip izleyiciye iliklerine kadar yaşatmasıdır.
Ancak bu konserde ilk kez İzmirlilerin dinleme fırsatı bulduğu ve okunması gerçekten olağanüstü bir nefes kontrolü gerektiren 'Mevlid Op.44'ü Murat Karahan öyle bir seslendirdi ki, salon kelimenin tam anlamıyla yıkıldı.
***
Daha önce de mükemmel bir sese ve yorum yeteneğine sahip olduğunu dile getirdiğim Murat Karahan'ı dinlemekten büyük keyif aldım. Birçok meslektaşının altından kalkamayacağı bir eserin İzmir'deki dünya prömiyerine neden Ankara'dan Murat'ın çağrıldığını da daha iyi anladım. Bu arada Selman Ada bu Mevlid'i yazarken, acaba Murat Karahan'ın dışında hangi tenorların hakkını vererek seslendirebileceğini hiç aklından geçirdi mi? Doğrusu, merak ediyorum!
Son olarak... Daha önce yine kendi müdürlük döneminde Selman Ada'nın Mavi Nokta Oratoryosu'nun ilk dünya gösterimini İzmir'de yaptıran, 6 Ocak 2011'de bestecinin "Keloğlan'ın Sırrı" adlı ilk çocuk oyununun dünya prömiyerini de İzmir'de gerçekleştirecek olan İZDOB'un sevgili Müdürü Aytül Büyüksaraç'ı kutluyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Buz sporları salonu açılmakla kalmasın (29 Eylül 2010)
- Selman Ada'nın 50'nci sanat yılını kutluyoruz (28 Eylül 2010)
- Barut Fıçısı ya da Misafir yurtdışına çok yakışır... (23 Eylül 2010)
- Binlerce çocuğun oyun izleme fırsatı elinden alınacak mı? (21 Eylül 2010)
- Ekrem Demirtaş'ın dediğini anlamak... (27 Ağustos 2010)