Bülent Gürlük

Hazine avcıları, tarihi yapıları kevgire çevirdi!

Tarihsel varlıklarımıza sahip çıkmak, azımsanmayacak ölçüde bir 'kültür bilinci' gerektirmektedir. Yüzyıllar öncesinde bıraktıkları eserlerle topraklarımızın altını-üstünü tarih hazinesi haline getiren medeniyetlerin mirasına sahip çıkmak, sadece devletin ya da yerel yönetimlerin işi sayılmamalıdır. Bu coğrafyayı, dünya medeniyetleri içinde ön sıralara taşıyacak 'korumacılık', "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım" diyen herkesin sorumluluğundadır.
***
Her zaman dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz. Toprağın altına gömülü tarihimizi ortaya çıkarmak, ülkemizin turizm açısından 'tercih edilme' çıtasını da üst seviyelere taşıyacaktır.
Bugün karınca adımlarıyla yol alınsa bile, Ege'nin her bölgesinde süren arkeolojik kazılar, nasıl bir tarihsel zenginliğin üzerine kurulduğumuzu yeterince göstermiyor mu? Bölgemizdeki medeniyet kalıntılarını madde madde yazmaya kalksak, köşemizin sınırlarına sığdıramayız... Ama örneğin bir Bergama ve Selçuk'u gün yüzüne çıkarabilsek, Ege'nin, dünya kültür literatüründeki yerini değiştiririz.
***
Gel gelelim, ülkemizin ekonomik imkanları açısından bu işler çok düşük bütçelerle ilerleyebiliyor. Ama madalyonun bir de diğer yüzü var ki, o da sahip olduğumuz tarihi zenginliklerin değerini bilmek ve bizden sonraki nesillere aktaracak şekilde koruyabilmek.
Bunu yapabiliyor muyuz peki? Bölgelerimizden gelen haberlere göre, özellikle kırsal kesimlerde yaşayanlar, çevrelerindeki tarihi yapılarımızı bırakın korumayı, harabeye çevrirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
***
Bu konuda insanın yüreğini sızlatan haberlerle, Yazı İşleri'ndeki gündem toplantısında çok sık burun buruna geliyoruz. İşte bunlardan bir tanesi:
"Dünyanın ikinci büyük kanyonlarının bulunduğu Uşak'ın Ulubey ilçesine bağlı Hasköy'deki 'Asar Vadisi', hazine avcılarının yağmasına uğradı. Vadideki kayalıklarda, yeraltına inen merdivenlerde ve mağaralarda rastlanan eski mezarlıklara ait figürler, bölgede antik dönemlere dair hayat belirtisi olduğunu gösterirken, 40'a yakın mezarda definecilerin kazma izlerine rastlanması yürekleri burktu. Hasköy Belediye Başkanı Mustafa Alkan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na talep mektupları yazarak arkeolojik kazı yapılmasını istedi ve bölgenin değerlendirilmesi halinde yeni bir Kapadokya'nın doğacağını söyledi..."
***
Sözü edilen vadinin, milattan önce 4 ve 6'ncı yüzyıl döneminde Lidyalılar tarafından kullanıldığına dikkatinizi çekmek istiyorum. O yıllardan günümüze kalan ve antik dönemin izlerini taşıyan 'Asar Vadisi', tarihi dokusu ortaya çıkarılacağı yerde, kimi uyanıkların kazma kürek darbeleriyle harap ediliyor. Yazık...
Milat öncesinden, biraz daha günümüze doğru seyrederek, Osmanlı döneminden kalan bir caminin başına gelenlerle devam edelim: "Muğla Yatağan'a bağlı Bozüyük beldesinde, Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı tarihi cami talana kurban gitti. Hazine avcıları, caminin zeminini ve duvarlarını, hazine bulma umuduyla delik deşik etti. Bazı hayvan sahipleri de 500 yıllık yapıyı ahıra çevirdi."
Yuh! Elalem geçmişin izlerini taşıyan bir taş parçasının üzerine titrerken, biz milatlık yapılarımızı kazmayla yok ediyoruz. Biraz insaf!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.