Bülent Gürlük

'Motosiklet' denince cin ifrit kesiliyorum

Hayatımın 'can alıcı' noktası olarak görmüşümdür hep motosiklet sevdasını... Estetik cazibesine dayanamadığım, yarışlarından zevk aldığım ama üzerinde kendimi hayal etmekten bile kaçındığım bir tutku...
Hani eskiler çift tekerlekli araçlar için 'Şeytan Arabası' demişler ya, gerçekten yalan değil. Çünkü ne zaman motosiklet hevesine kapılsam, 'Şeytana Uyma' diye teskin ederim kendimi. Yakınlarıma da aynı uyarıda bulunmaktan çekinmem.
Ama pişman mıyım? Hiç değilim. Hele son günlerde servisimize düşen kaza haberlerinden sonra...
***
Geçtiğimiz günlerde bir sohbet sırasında, İzmir Operası'nın başarılı genç tenorlarından sevdiğim bir arkadaşım pat diye 'motosiklet almak istiyorum' dedi.
Tabii ben cin ifrit kesildim ama birden tepki vermek de istemedim. Arkadaşım, devam etti: "Aslında bugüne kadar hiç motosiklet kullanmadım. Ama trafikte en rahat ulaşım şekli olduğu için almayı düşünüyorum."
Cesaretin böylesi... Belli bir yaşa gelinceye kadar hiç tecrübe etmediği halde, trafiğe takılmamak için iki tekerlekliye atlayacak. Sonra ne yapacak, amaç zaten ortada, gazı kökleyip araçların bir sağından, bir solundan yılan gibi dolanacak.
"Şeytana Uyma..."
Tanrıya şükür şimdilik uymadı. Diğer arkadaşlarının da duruma el koymasıyla, 'motosiklete' ayırdığı birikmişiyle bedenine ve sağlığına yatırım yaptı.
***
Aradan bir hafta geçti geçmedi, Pavarotti'nin tahtına aday gösterilen dünyaca ünlü İtalyan tenor Salvatore Licitra'nın ölüm haberi geldi.
43 yaşındaki Licitra, Sicilya'nın güneyinde motosikletini duvara bindirdikten sonra kaldırıldığı hastanede Azrail'e yenik düşmüştü. Sonradan öğrendiğim kadarıyla, kaza sırasında kask takmayan sanatçı başından ve göğsünden aldığı darbelerin kurbanı olmuş.
Öleceğimiz tarihe 'alın yazısı' deniyor ama inanın 'motosiklet hızıyla' süre çabuk kapanıyor! Üstelik ne ünlü dinliyor, ne genç, ne yaşlı...
***
Bitti mi? Bitmez ki...
Birkaç gün önce başımızdan aşağı kaynar suların indiği bir motosiklet kazasıyla daha sarsıldık. Bu kez olaya karışan motosikletin üzerinde, Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük orkestra şeflerinden Gürer Aykal vardı.
Yazı İşleri toplantısında haberi işittiğim an yüreğim çıkıyor zannettim, yaşadığını öğrendiğimde Tanrı'ya şükrettim.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası Onursal Şefi Gürer Aykal, kentimize yeni bir opera ve tiyatro salonu kazandıran Karşıyaka Belediyesi'nin sanat danışmanlığını da üstlenerek İzmir'le gönül bağlarını güçlendirdi.
Tatile gittiği Yunanistan'ın Leros Adası'nda geçirdiği kazanın ardından deniz kurtarma ekibiyle önce Bodrum'a getirilen, oradan da uçakla İstanbul'daki Amerikan Hastanesi'ne sevk edilen Aykal iki ay salonlardan uzak kalacak.
Bu, olayın kötü tarafı ancak bir de iyi tarafı var. En azından iki ay sonra dönebilecek!
***
Ülkemiz ve İzmir, Gürer Aykal hocamızdan daha çok şey bekliyor. Motosiklet tutkusu yüzünden onu ve hayallerimizi yitirmediğimiz için mutlu sayılırım.
Her insan zor yetişiyor ama onun gibiler binde bir... Gürer Aykal'a geçmiş olsun diyerek, en kısa zamanda başımıza dönmesini, dönerken motosiklete binmemesini umut ediyorum.
Hepinize ve kendime, kazasız belasız günler diliyorum!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.