'Latinsiz', Latin Dansları Şampiyonası'na ne dersiniz!
Dans, insanın hayata karşı hissettiği aşkı bedenine oturtma tutkusudur.
Yüreğindeki yaşama sevincini, doğayla bütünleşme keyfini coşkuyla harekete geçirme arzusudur.
Bir vücut kıvraklığıyla dünyaya ilan etmektir müziğin tınılarında hissettiğiniz sevgiyi, hüznü, ayrılığı, isyanı...
İçinden, dışına taşmasıdır insanın dans...
Ve iki beden arasında hiç dinmeyen bir çekim yaratmasıdır ritimlerin.
Dünyayı, kendi adımlarınıza uyduracak ortak bir hazda buluşturmaktır...
***
Tıpkı Karşıyaka Belediyesi'nin düzenlediği dans festivalinde, Mavişehir Spor Salonu'nu dolduran 4 bin kişinin Latin coşkusuyla kenetlendiği gibi...
Karşıyaka'nın, sadece İzmir'e değil, Türkiye'ye armağan ettiği Uluslararası Latin Dansları Şampiyonası'nda, kendi ülkelerinde bir numaraya yükselmiş birbirinden yetenekli dansçıların şovu görülmeye değerdi.
Yarışmacılar rengarenk kostümleri, muhteşem fizikleri ve danslarıyla yürek hoplatırken, salona gelemeyenler ise etkinliği naklen yayınlayan Kral TV ekranlarında teselli buldu.
***
Hepsi 'dans otoritesi' olan ve biri Türk, 9 kişinin yer aldığı uluslararası jürinin karşısında, 16 ülkeden gelen çiftler, ekipler halinde çeyrek final, yarı final ve final mücadelesinde saatlerce ter döktü.
İzleyicilerin, en küçük bir hareketi kaçırmamak için bakışlarıyla pisti dört döndükleri gecede, tribünlerin tahminleriyle jüri kararları neredeyse örtüştü.
Özellikle birinci seçilen ve aldıkları dereceyi kimsenin fazla görmeyeceğini düşündüğüm Hırvatistan ekibi, dansta uyumun, ustalığın, kıvraklığın ve zarafetin dersini verdi.
Yarışmayı izlerken, bir süre sonra aynı anda pisti paylaşan çiftler arasında, gözlerimi Hırvat dansçıların üstünden diğerlerine kaydıramaz hale geldim.
Bunun yanı sıra ikinci seçilen Moldova, üçüncülüğü kazanan Rusya ile İspanya ve Estonyalı dansçılar da başarılıydılar.
***
Şimdi, "Dünya çapındaki bir Latin dansları şampiyonasında Hırvatistan, Moldova ya da Rusya'dan başka 'başarılı' bulacağın ülke kalmadı mı?" diye sorabilirsiniz.
Ne yazık ki benim de Festival Komitesi'ne tek itirazım bu noktada. Latin Dansları Şampiyonası düzenleyip de, bir tane Latin ülkesini davet etmemeyi nasıl başardınız?
Nerede, 'Latin dansları' denince ilk akla gelen Küba, Arjantin, Meksika, Brezilya ya da en azından Kosta Rika, Porto Riko?
Yarışmayı Baltık ülkelerine teslim etmişsiniz ki, 'Latin' onların kendi kültürleriyle en son ilişkilendirilecek dans modelidir.
***
Tamam, bu festivali 3'üncü yılında henüz emekleme döneminde kabul ederek fazla üzerine gitmeyelim, yaşadığımız coşkuyu tadında bırakalım...
Tamam, Karşıyaka Belediyesi'nin böylesi bir festivalle 'büyük' düşünmesine saygı duyalım, destek verelim...
Amaaaa. Bu emeğin rotası, İzmir'i dünya sanat kamuoyunda 'marka' haline getirmeyi hedefliyorsa, daha profesyonelce bir planlamaya ihtiyaç duyulduğu kesin.
Umarım gelecek yıllarda festivale katılımın çapı ve kalitesi büyüyerek, yaydığı ilgi dalgaları daha geniş kitlelere ulaşır, daha büyük yankılar uyandırır.
Ama lütfen bir dahakine, 'Latin dansları' deyip de karşımıza sadece Azerbaycan'ı, Belarus'u, Polonya'yı, Slovenya'yı, Ukrayna'yı çıkarmayın. Biz yine alkışlarız, coşarız, taşarız ama dünyaya biraz komik kaçarız!
Yüreğindeki yaşama sevincini, doğayla bütünleşme keyfini coşkuyla harekete geçirme arzusudur.
Bir vücut kıvraklığıyla dünyaya ilan etmektir müziğin tınılarında hissettiğiniz sevgiyi, hüznü, ayrılığı, isyanı...
İçinden, dışına taşmasıdır insanın dans...
Ve iki beden arasında hiç dinmeyen bir çekim yaratmasıdır ritimlerin.
Dünyayı, kendi adımlarınıza uyduracak ortak bir hazda buluşturmaktır...
***
Tıpkı Karşıyaka Belediyesi'nin düzenlediği dans festivalinde, Mavişehir Spor Salonu'nu dolduran 4 bin kişinin Latin coşkusuyla kenetlendiği gibi...
Karşıyaka'nın, sadece İzmir'e değil, Türkiye'ye armağan ettiği Uluslararası Latin Dansları Şampiyonası'nda, kendi ülkelerinde bir numaraya yükselmiş birbirinden yetenekli dansçıların şovu görülmeye değerdi.
Yarışmacılar rengarenk kostümleri, muhteşem fizikleri ve danslarıyla yürek hoplatırken, salona gelemeyenler ise etkinliği naklen yayınlayan Kral TV ekranlarında teselli buldu.
***
Hepsi 'dans otoritesi' olan ve biri Türk, 9 kişinin yer aldığı uluslararası jürinin karşısında, 16 ülkeden gelen çiftler, ekipler halinde çeyrek final, yarı final ve final mücadelesinde saatlerce ter döktü.
İzleyicilerin, en küçük bir hareketi kaçırmamak için bakışlarıyla pisti dört döndükleri gecede, tribünlerin tahminleriyle jüri kararları neredeyse örtüştü.
Özellikle birinci seçilen ve aldıkları dereceyi kimsenin fazla görmeyeceğini düşündüğüm Hırvatistan ekibi, dansta uyumun, ustalığın, kıvraklığın ve zarafetin dersini verdi.
Yarışmayı izlerken, bir süre sonra aynı anda pisti paylaşan çiftler arasında, gözlerimi Hırvat dansçıların üstünden diğerlerine kaydıramaz hale geldim.
Bunun yanı sıra ikinci seçilen Moldova, üçüncülüğü kazanan Rusya ile İspanya ve Estonyalı dansçılar da başarılıydılar.
***
Şimdi, "Dünya çapındaki bir Latin dansları şampiyonasında Hırvatistan, Moldova ya da Rusya'dan başka 'başarılı' bulacağın ülke kalmadı mı?" diye sorabilirsiniz.
Ne yazık ki benim de Festival Komitesi'ne tek itirazım bu noktada. Latin Dansları Şampiyonası düzenleyip de, bir tane Latin ülkesini davet etmemeyi nasıl başardınız?
Nerede, 'Latin dansları' denince ilk akla gelen Küba, Arjantin, Meksika, Brezilya ya da en azından Kosta Rika, Porto Riko?
Yarışmayı Baltık ülkelerine teslim etmişsiniz ki, 'Latin' onların kendi kültürleriyle en son ilişkilendirilecek dans modelidir.
***
Tamam, bu festivali 3'üncü yılında henüz emekleme döneminde kabul ederek fazla üzerine gitmeyelim, yaşadığımız coşkuyu tadında bırakalım...
Tamam, Karşıyaka Belediyesi'nin böylesi bir festivalle 'büyük' düşünmesine saygı duyalım, destek verelim...
Amaaaa. Bu emeğin rotası, İzmir'i dünya sanat kamuoyunda 'marka' haline getirmeyi hedefliyorsa, daha profesyonelce bir planlamaya ihtiyaç duyulduğu kesin.
Umarım gelecek yıllarda festivale katılımın çapı ve kalitesi büyüyerek, yaydığı ilgi dalgaları daha geniş kitlelere ulaşır, daha büyük yankılar uyandırır.
Ama lütfen bir dahakine, 'Latin dansları' deyip de karşımıza sadece Azerbaycan'ı, Belarus'u, Polonya'yı, Slovenya'yı, Ukrayna'yı çıkarmayın. Biz yine alkışlarız, coşarız, taşarız ama dünyaya biraz komik kaçarız!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.