Operada 'Unutulmayanlar' ve Elhamra'dan kurtulmak
Başak haklı, 30 yılın insan ömründeki yeri bakış açınıza göre değişir. İzmir Operası'nın ilk temsilinden bu yana sahnelediği eserleri, cesurca üstlendiği Türkiye ve dünya prömiyerlerini düşündüğünüzde, 'şuncacık zamana ne devasa eserler, ne önemli başarılar sığdırmışız' diyerek gururlanırsınız. Ve yaptığınız işlerin büyüklüğünün yanında, geride bıraktığınız 30 yılı kısa bulursunuz.
Ama bakışınızı, operamızın İzmir'e yakışır bir sahne ve bina yoksunluğuna doğru kaydırırsanız, o 30 yıl upuzun, çileyle geçen bir zaman dilimi olarak göze batar.
Çünkü başarılamayan işler, zamanı uzatır!
***
İzmir Devlet Opera ve Balesi, bugün hala Elhamra'ya tıkışıp kalmanın sıkıntısını yaşıyor. Salonun şirinliği ve iyi bir akustiğe sahip olması gibi 21'inci yüzyılda ancak 'duygusal' kabul edilecek övgülere sarılmak yersiz.
Çağın teknik imkanlarını kullanabilecek ve izleyicinin talebini karşılayacak kalitedeki salon eksikliği, İzmir Operası'nı sürekli geriye saydırıyor.
Çünkü Elhamra, ilkleri başarmasını hep takdir ettiğim müdür Aytül Büyüksaraç ve ekibinin hayallerini taşıyamayacak kadar küçük.
Bu yetersizlik, İzmir Operası'nın düşlerini kısıtlamakla kalmıyor, hak ettiği sanatçı kadrosuna ulaşmasını da engelliyor. Nitekim bildiğim kadarıyla Genel Müdürlük, tüm opera kurumlarına salon kapasitelerine göre kadrolaşma imkanı tanıyor.
Anlayacağınız, dünyayla yarışacak rejiler üretmenin ve yıllık programların yoğunluğunu kaldırabilecek kadro statüsü kazanmanın tek yolu, Elhamra'dan kurtulmak.
***
Peki nasıl sağlanır bu kurtuluş? İzmir Büyükşehir Belediyesi, Mavişehir'de yaptıracağı ve proje ihalesini geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği opera binasının temelini 2013'te atmayı planlıyor.
Sanıyorum maddi altyapısı yüzünden çok ağır ilerleyen bu projenin tamamlanması yılları bulacak. Ve o seneler de İzmir Operası ve sanatseverler için ne yazık ki 'uzun' geçecek.
Şu anda başındaki bin bir dertle uğraşan Aziz Başkan'ı sıkıştırmaya niyetim yok ama bu konuda İzmir milletvekili de olan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dan pek ala yardım isteyebilir. Tıpkı yarım kalan metro hatlarının tamamlanması konusunda Hükümet'ten destek talep ettiği gibi... Kentin kalkınmasına en önemli ivmeyi kazandıracak kültür hizmetlerine 'siyaset üstü' bir kimlikle yaklaşmak gerektiğini kavramayan yoktur sanıyorum.
Büyükşehir ve Kültür Bakanlığı, o 'siyaset üstü' kimlikte buluşmayı başarabilirse, kente layık bir opera binasına kavuşmanın 'uzun' yolunu kısaltabiliriz umudundayım.
***
Gelelim, önceki gece düzenlenen operamızda bugüne kadar ses getiren eserlerin anımsatıldığı "İzmir'in Unutamadıkları" konserine...
Bu kez konuk solistlerin sahneye çıktığı gecede, Tosca, Aşk İksiri, Figaro'nun Düğünü, Simon Boccanegra, La Traviata, Pagliacci, Macbeth, Saraydan Kız Kaçırma, Cosi Fan Tutte, Nabucco, Don Pasquale, Sihirli Flüt, Carmen, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Turandot gibi akıllardan çıkmayan eserler seslendirildi.
Piyanist Cemile Cabbar Kızılateşli eşliğinde, İstanbul'dan Otilia İpek (soprano), Hüseyin Likos (tenor), Ankara'dan Şebnem Algın (mezzosoprano), Arda Aktar (bariton) ve Bülent Ateşoğlu (bas), Samsun'dan ise Seda Ortaç (soprano), söyledikleri arya ve düetlerle 'unutamadıklarımızla' bizi tekrar tekrar keyiflendirdiler.
Evin Atik'in yazdığı metinden sevgili Başak Narin ve Nejat Şengün'ün şık sunumuyla tat veren etkinlikte, özellikle Seda Ortaç ve Arda Aktar'ın performanslarını olağanüstü buldum. Operamıza ve emeği geçen herkese teşekkürler...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Karikatür Müzesi açılışında partiler üstü 'kenetlenme' (24 Ocak 2012)
- 'Neşe ve Karikatür Müzesi' davetiyle bile neşelendirdi (19 Ocak 2012)
- İzmir'de 'Kukla Günleri' ve Büyükşehir'in yaklaşımı (17 Ocak 2012)
- Umutlarımızı yeşertecek gelişmeler bekliyoruz (13 Ocak 2012)
- 90 yıldır, küllerinden doğuramadık İzmir'i... (11 Ocak 2012)