Operacılar, yeni bina projesine müdahil olmalı
Türkiye'de ilk kez bir opera binasının amacına uygun olarak projelendirilmesi amacıyla açılan yarışmada 12 eser finale kalmış, aralarından biri jüri tarafından birinci seçilmişti.
Ama o günden beri başına çorap örülen belediyenin yaşadığı sıkıntıların da etkisiyle, kazanan ekiple imzalanacak 'proje uygulama' sözleşmesi sarkmıştı.
***
Nihayet geçtiğimiz cumartesi sabahı Adnan Saygun'da düzenlenen törenle, yeni opera binasının mimarları ile Başkan Aziz Kocaoğlu arasında, uygulama projelerinin hazırlanmasına ilişkin protokol imzalandı.
Şimdiye dek geç kalındıysa da, Büyükşehir davasının sürdüğü bir dönemde o imzaların atılması, kültür işlerinin gölgede bırakılmadığını göstermek adına ibret vericiydi.
Kocaoğlu konuşmasında, bir kentin hizmet ve turizm sektöründe büyümesinin kültür sanatla eşzamanlı yürüyebileceğini vurgulayarak, "Fuarlar ve kongreler kenti haline gelmek, kültür sanatsız olmaz. Bunlar birbirine çarpan etkisi yaparak birlikte planlanırsa kentimiz kalkınır" dedi.
Umarım Kocaoğlu'nun yaklaşımı, İzmir'in iş dünyası temsilcilerinin de kulağına kar suyu kaçırır...
***
Törende kürsiye gelen proje ortaklarından mimar Mehmet Kütükçüoğlu, önündeki bilgisayar aracılığıyla sahneye yansıttığı görüntülerle geniş bir sunumda bulundu.
İzmir'in genel görünümünden ve opera binasının yapılacağı Mavişehir'den çeşitli kareleri işaret eden Kütükçüoğlu, opera binasının kent yaşamına nasıl bir hareket getireceğini anlattı.
Mavişehir'de kentselliğin kaybolmaya başladığı bir noktada inşa edilecek yapının, denizle kara arasında sosyal bir yaşam köprüsü oluşturacağını söyledi. Binanın, orada çalışacak insanlarla çevrede yaşayanlar arasında teklifsiz bir bağ kuracak şekilde planlandığını vurguladı. Mimar Kütükçüoğlu kısaca tüm aktarımını, konumu ve kullanım özellikleri yönünden canlılık merkezi yaratacak bir proje tasarladıkları üzerine kurdu...
***
Gelişmiş tüm toplumlarda, 'sanat mekanları' şehrin sembolüdür. Mavişehir'deki opera sarayının da, kentin sosyal dönüşümüne katkısı elbette önemsenmelidir. Ama asıl hüner, binanın iç mimari açıdan sanatsal işlevselliğe uygun projelendirilmesidir.
Yani orkestra çukurunun derinliği, kulislerle sahnenin organik bağı, dekor giriş çıkışlarının standartları, salonun akustik dokusu, teknolojik yeniliklere imkan sağlanması ve personelin çalışma koşulları gibi teknik ayarlar, binadaki sanat üretimini destekleyici formlarda düzenlenmelidir.
Sunumda projenin bu yöndeki titizliğinden ve ayrıntılarından hiç bahsedilmedi. Ne yazık ki o gün salondaki en büyük eksiklik, kurum müdürü Aytül Büyüksaraç'ın dışında bir tek opera sanatçısının törende bulunmayışıydı...
***
Bu konuda dertleştiğimiz Opera Müdürü Büyüksaraç, "Benim de programdan dün akşam haberim oldu. Kimseyi çağırmaya zaman bulamadım" dedi. Doğruydu... Büyükşehir yetkilileri, can sıkıcı davanın etkisiyle yarışmanın jürisinde yer alan birçok ismi törene davet etmeyi bile atlamış. Başkan Kocaoğlu hepsinden tek tek af diledi...
Ama projelerin bundan sonraki uygulanma sürecine opera sanatçıları mutlaka katkı koymalı. Çünkü bu bina onların sanat hayatına ve geleceklerine yapılan en güzel yatırımdır.
O sabahki imza töreni, sanatçıların proje mimarlarıyla tanışması ve yaşadıkları sıkıntıları iletmeleri adına büyük fırsattı. Yazık ki kaçtı... Hiç değilse önümüzdeki aşamalarda o fırsatı yakalayacak irtibat sağlanmalı. Sanatçılar projeyle ilgili duyarlıklarını dile getirmeli. Zaten operacılara sorulmadan opera binası yapmak da akıl karı sayılmaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.