Bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü... Kukla, caz ve film festivallerinin ardından, iki hafta boyunca salonlarımız yeni bir coşku esintisiyle şenlenecek.
Geçtiğimiz yıl, İzmir'de 29'uncu kez yapılan Tiyatro Günleri'nin hala uluslararası nitelik kazanmayışından hayıflanmıştım. Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül, Ege Üniversitesi ve İzmir Devlet Tiyatrosu gibi köklü kurumların işbirliğiyle düzenlenen festivalin sınırlarımızı aşma zamanı gelip de geçiyordu...
Nitekim görüyoruz ki, 30 yılı geride bırakırken uluslararası boyuta geçişin ilk denemeleri başlamış...
***
11 Nisan'a kadar sürecek Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri, bugün saat 13.00'te Narlıdere Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki törenle başlayacak. Prof. Dr. Özdemir Nutku Sahnesi'nde, 1999'dan bu yana her yıl geleneksel hale getirilen Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü, sahne tasarım dalında Hale Eren'e verilecek.
Ardından yine aynı sahnede, Tiyatro Dramatik Yazarlık Bölümü öğrencileri arasında düzenlenen '27 Mart Kısa Oyun Yarışması'nda dereceye giren ve oyunculuk bölümü öğrencileri tarafından sahnelenen 4 kısa eser izleyiciyle buluşacak.
Akşam ise İspanya'dan gelen dans topluluğunun Ahmed Adnan Saygun'da saat 20.00'de başlayacak gösterisiyle ilk günün programı tamamlanacak.
***
'Uluslararası' boyuta geçişin yanı sıra, etkinliklerin çapında gözle görülür bir büyüme yok. İspanyol dansçıların dışında İtalya ve KKTC'den gelecek grupların da yer aldığı toplam 11 gösteri tiyatro severlerle buluşacak.
GSF Özdemir Nutku, İsmet İnönü, İzmir Sanat, AKM ve Sabancı'da sahnelenecek oyunların programını Büyükşehir Belediyesi'nin web sitesindeki 'kültür sanat' bölümünde bulabilirsiniz.
Umarım Büyükşehir Belediyesi, önümüzdeki yıllarda Uluslararası İzmir Tiyatro Günleri'nin çıtasını daha yukarılara taşıyacak bir anlayışı benimser. Ve sanayi, üniversite, yerel yönetim, kültür kurumları, basın, sivil toplum gibi dinamiklerinin oluşturacağı destek çemberiyle 'prestij' basamaklarını tırmanırız...
***
Aslında Büyükşehir'in bu hedef üzerinde yürümesini kolaylaştıracak iyi örnekler de var önünde. İşte önceki gün tamamlanan ve henüz 6'ncısı düzenlenen 'İzmir Uluslararası Kukla Günleri'...
Etkinlikler boyunca, festivalin bu kadar kısa sürede aldığı yolu birlikte gözlemledik. Selçuk Dinçer'in direktörlüğündeki organizasyon, hem de geldiği noktaya yakışır bir destekten mahrum bırakıldığı halde, hacmi, halkla iletişimi, katılan grupların kalitesi ve gördüğü ilgi sayesinde Avrupa'nın en büyük kukla festivaline dönüşme çizgisinde ilerliyor.
30 yılı geride bırakacak tiyatro festivalimiz neden dünyayla bütünleşecek bir kimlik arayışında olmasın?
***
Madem 'uluslararası' standart yakalama adına bir girişim başlatıldı, öyleyse yabancı sanatçı ve tiyatroları tanıyabileceğimiz, dünya sahnelerindeki gelişmeleri ve yenilikçi tiyatronun sunduğu imkanları görebileceğimiz bir çap kazanmalı festivalimiz.
Oyunların dışında uluslararası nitelikte atölye çalışmaları, workshoplar ve konferanslar da düzenlenmeli. İzmirlilere ucuz tiyatro izletmenin dışında yeni doğrultular belirlemek, sadece belediyenin imkanlarıyla üstesinden gelinecek bir iş değil elbette.
Kentin başta iş dünyası temsilcileri ve yukarıda saydığım tüm toplumsal dinamikleri bir an önce aktif pozisyona geçmeli.