Devlet Tiyatrosu'nda bir 'Bit Yeniği' var!
'Tiyatrolar elite oynuyor' diye yaygara koparanlar, şöyle bir program kitapçıklarına baksalar bari!
Bozkurt Kuruç'un mükemmel bir klasik örneği sunduğu Dostoyevski'nin 'Budala' rejisinin ardından, önceki gece de Ali Hürol'un sahneye koyduğu 'Bit Yeniği' adlı son derece hareketli komediyi izledik.
Fransız yazar Georges Feydeu'nun yazdığı, rahmetli Nisa Serezli'nin dilimize çevirdiği 'Bit Yeniği', Fars türünün ustaca kurgulanmış, ironilerle örülmüş en güzel kalıplarından biri olarak karşımıza çıktı.
İşte size tam halk tipi tiyatro...
***
Fars, 'gülünç' olanın altını kaba esprilerle, fiziksel aksiyon ve dil oyunlarıyla çizen bir sahne sanatıdır.
Mesaj verme ya da düşündürme kaygısı duymaksızın, doğrudan 'güldürmeyi' amaçladığı için komik bir durumdan yola çıkarak hızla gelişen ve karmaşıklaşan olaylar sahnede abartıldıkça abartılır...
Stereo tipler yaratmak, fiziksel hareketler, kelime oyunları ve oyun kişilerinin başına gelenleri işin içinden çıkılmayacak boyutlara vardırmak güldürünün etkisini büyütür.
Yazar Georges Feydeu'nun, bu açıdan çok fantastik ve heyecan verici bir metin yarattığını söylemek lazım.
***
'Bit Yeniği'nde güldürünün çıkış noktası olan durum gayet basittir:
Raymonde, bir süredir kendisine yanaşmayan kocası Chandebise'in aldattığından kuşkulanmaktadır. Arkadaşı Lucienne'e durumu anlatarak yardımını ister. Lucienne, Raymonde'un yalvarışlarını geri çeviremez ve Chandebise'e imzasız bir mektup yazarak geçen akşam gittiği tiyatroda kendisine aşık olduğunu, onunla pansiyonda buluşmak istediğini söyler.
Mektubu alan Chandebise, yazılanların kendisine değil, aynı locada oturduğu yakışıklı arkadaşı Fournel'e yönelik olabileceğini düşünür. Durum Fournel'in de işine gelir ve meçhul kadınla buluşmak üzere verilen saatte pansiyona gider. Tabii kocasını faka bastırmak isteyen Raymond da aynı odaya gelecektir. Bu arada Chandebise, mektubu Lucienne'in gaddar kocası Rus asıllı Gotoviç'e de gösterir. Gotoviç ise karısının el yazısını tanıyınca boynuzlandığını düşünerek silahına sarılır ve pansiyonun yolunu tutar...
***
Pansiyonda olaylar çok hızlı ilerliyor ve bir kapıdan girip diğerinden çıkan oyuncuların temposu adeta baş döndürüyor.
Tüm oyuncular, adrenalinin tavana vurduğu o sahneleri en küçük bir aksamaya yol açmaksızın mükemmel oynuyorlar. Özellikle Chandebise'lerin dili tam dönmeyen yeğenleri Camile rolündeki Devrim Akkaya'nın performansı olağanüstüydü. Tüm repliklerini dili dönmez bir şekilde ezberleyerek hatasız seslendirmesi tek başına ayakta alkışlanacak bir başarıydı.
Ayrıca hem Chandebise hem oteldeki zevzek uşak Poche rolünü üstlenen Hakan Dönmez'in de rol yeteneğine şapka çıkarmamak mümkün değil. Üstelik, anlık zaman aralıklarıyla kostüm değiştirip farklı iki kimliği sahneye taşıyan Hakan'a, üstün oyunculuğunun yanında 'sihirbaz' unvanını da yakıştırmak yanlış olmaz!
***
Bunun dışında Dilek Demir, Zeki Yorulmaz, Ali Ulvi Hünkar, Melek Çekmece, Aylin Önal, Sibel Ağalday, Fırat Topkorur, Ekrem Kocaçal, Aytaç Özgür, Uğurcan Özfuruncu ve Burak Özbaykuş da gayet uyumlu, harika oyunculuklar sergilediler.
Başta, tüm bu hız ve uyumun sahnedeki yaratıcısı yönetmen Ali Hürol olmak üzere emeği geçen herkesi kutlarım.
İyi ki devlet tiyatroları var!
İzmir Senfoni'de Burçin Büke heyecanı
Klasik ve caz piyanistliğindeki ustalığı sınırlarımızı aşan ünlü virtüözümüz Burçin Büke'yi, uzun zamandır İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'yla dinleyememiştik.
Her yıl kendi grubuyla İzmir'de konser veren, son dönemde özellikle bestelerinden oluşan 'Gözbebeğim' albümüyle öne çıkardığı bestecilik kimliğiyle de geniş kesimlerin hayranlığını kazanan Burçin Büke, bu akşam Ahmed Adnan Saygun Salonu'nda özlem giderecek.
Büke, saat 20.00'de başlayacak konserde, Japon şef Osawa yönetiminde Rachmaninoff'un op.182. Piyano Konçertosu'nu yorumlayacak. Ve bizleri devlet senfoni orkestrası eşliğinde romantizmin yolculuğuna çıkaracak. Büke'yi ve romantizmin dokunuşlarını kaçırmak istemeyenlere duyurulur...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kürşat Başar'ın sevdiği şarkılar ve ilk albümü... (10 Mayıs 2012)
- Burcu Göker ve Eric Jenkins, muhteşemdi... (08 Mayıs 2012)
- Devlet tiyatroları neden gereklidir... (04 Mayıs 2012)
- IV. Murat'ta libretto sorunu tat kaçırıyor (02 Mayıs 2012)
- Kendi tiyatrosunu kurduramayan İzmir'den İstanbul'a ne fayda... (26 Nisan 2012)