• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Bilet bulamayan izleyici artık sesini yükseltmeli BÜLENT GÜRLÜK

Bilet bulamayan izleyici artık sesini yükseltmeli

bulent.gurluk@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19 Kasım 2012, 17:38
Son dönemde, birçok sanat etkinliğini salonda yer kalmadığı için izleme şansı bulamayan İzmirlilerden şikayetler alıyorum.
Özellikle İzmir Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatrosu'nun gösterileri başta olmak üzere, izleyici kapasitesinin yetersiz kaldığı mekanlarda yer bulamayan İzmirliler bir hayli dertli.
Çocuk temsilleri dahil, kentteki opera, bale ve tiyatro oyunlarına gişeden bilet temin etmenin mümkün olmadığını dile getiren sanatseverler, "Operanın ve tiyatronun programı belirlenir belirlenmez, erken davranarak internetten bilet alanlar ya da toplu yer kapatanlar yüzünden birçok etkinliği kaçırıyoruz. Artık gişeden bilet alarak salonlara girmenin imkanı kalmadı. Özellikle tutulan oyunların ancak çok ileri tarihteki temsillerine yer bulabiliyoruz" diyor...
***
Sanat düşkünleri bu serzenişinde haksız mı? Nüfusu 4 milyona ulaşan, 7 üniversiteli ve çağdaşlığıyla övündüğümüz İzmir'in salon manzarasına bakın!
Operanın eski sinemadan bozma Elhamra sahnesi, tiyatromuzun halk eğitim merkezinden devşirme Konak ve Karşıyaka'daki salonları, elbette Türkiye'nin Batı'ya açıldığı bu coğrafyanın talebini karşılamaktan aciz.
200-300 kişilik bu mekanlar sadece hacmiyle mi yetersiz? Hiçbiri kültür sanat mabedi kimliği taşımadığı için, sahnelerin fiziki ve teknik eksiklikleri de sanatçılara saç baş yolduruyor. Hatırlarsanız, bale sanatçıları iki yıl öncesine dek TEKEL'in tütün depolarında çalışıyorlardı. Şimdi o eski Amerikan okulundaki provalara bile şükrediyorlar.
Büyükşehir'in temelini önümüzdeki yıl atmak üzere, Türkiye'de ilk kez amacına uygun projelendirdiği opera sarayının tamamlanması, en iyi ihtimalle 4-5 yılı bulacak. Gerisini siz düşünün!
***
Tüm bunlara ilaveten, son yıllarda sanat kurumlarının başarısını 'ticari getirisi'yle ölçmeye kalkışan bir zihniyetle baş başayız. Kültür Bakanlığı'na bağlı tiyatro, opera, senfoni, klasik Türk musikisi ile müzik ve dans topluluklarına da artık milli ekonominin bir parçası gözüyle bakıldığından, "Bunlara kaç kişi gidiyor, ne kadar bilet satıyorlar, gişe gelirleri nedir ki" yaklaşımıyla sanat tartıya konuyor.
İyi de bunca yıldır ne verdiniz? Sanat üretimlerinde maliyeti kısıtlama politikası tam gaz sürüyor. Koşulları iyileştirecek tek bir adım atılmıyor.
Sanata elverişli ve kapasitesiyle İzmir'e yakışır yatırımlar şöyle dursun, mevcut olanakların çapı daraldıkça daralıyor. Sonra da gişe hasılatı üzerinden 'başarı' sorgulanıyor.
Sanatın topluma kattığı değer parayla pulla ölçülürmüş gibi... Halkın en geniş çapta sanattan payını alması adına o turneden bu turneye koşturan sanatçılarımızın hakkı ödenirmiş gibi...
***
Peki bu koşullar, bu imkansızlıklar nasıl değişir? Salonlarımızın yetersizliği yüzünden 'dışarıda' kalan izleyicilerin kendi arasında söylenmesiyle mi? Yoksa sanattan mahrum kalmayı, 'ekmeğin suyun' eksikliği gibi yaşamsal bir boşluğa yorarak seslerini yükseltmeleriyle mi?
Hele bizim ülkemizde, ağlamayan çocuğa meme verildiği nerede görülmüş! Bu yüzden şikayetlerinizi 'gerekli' yerlere iletmenin mücadelesini verin. Zira taleplerinizde ısrar etmedikçe, 'kültürel' haklarınıza kimsenin sahip çıkacağını zannetmeyin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.