Geçen yılki bir röportajımda, sizlere 'Macera Atölyesi'ni tanıtmıştım. Profesyonel turist rehberi Sibel Dündar ve sanat tarihçisi Filiz Aksaç, çocukların tarihi yerleri, müzeleri, antik kentleri 'yaşayarak' öğrenmelerini sağlayacak bir girişime imza atmışlardı.
Milli Eğitim onayıyla ilköğretim okullarına projelerini taşıyan iki kuzen, öğrencileri sınıflar halinde macera dolu bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Başlarında rehber öğretmenlerinin de yer aldığı bu seferlerin yolu kimi zaman çağlar öncesine, kimi zaman tezek kokan eski bir köye düşebiliyor.
***
Amaç, miniklerin o dönemde yaşayan insanlar gibi giyinerek, onların uğraşlarıyla vakit geçirerek, doğru bir tarih, toplum ve kültür bilinci edinmelerini sağlamak. Örneğin Roma'ya ait bir antik mekan ziyaret ediliyorsa, tüm çocuklar Romalılar gibi kostümleniyor, o çağın imkanlarıyla günlerini geçiriyor. Tarihi yaşayarak, dokunarak ve uygulayarak hatmediyorlar.
Bunun yanı sıra, yaş gruplarına göre hazırlanmış bulmacaları çözerek, ipuçlarını takip ederek, örneğin bulundukları bir ören yerinin coğrafi ve tarihsel özelliklerini keşfediyorlar.
***
Sevgili Sibel ve Filiz, sömestr döneminde de boş durmuyor, çocukların hayal güçlerini ve yeteneklerini geliştiren atölye çalışmalarına imza atıyor.
Sanat ve tarihin iç içe geçtiği kapalı mekanlardaki bu öğretilerde, miniklere önemli ressamları, eserlerini, mucitleri, icatlarını tanıtan yaratıcı dramalar yaptırılıyor. Daha sonra resim, heykel ve el sanatlarından örneklerle öğrenciler yaratıcı yönlerini güçlendirme fırsatı buluyorlar.
'Macit Mucit', 'Çılgın Kaşif', 'Efsanevi Kişilikler', 'Küçük Arkeolog', 'Konuşan Bitkiler Çılgın Profesöre Karşı', 'Bilim Avcıları', 'Romalıyım Romalısın Romalı', 'Padişahlar Canlandı', 'Evvel Zaman', 'Bilgi Hazineleri', bu çok ilginç ve eğlenceli atölyelerin isimlerinden bazıları...
***
İki kuzen, şimdi de İzmir'in EXPO adaylığındaki tanıtımına katkı amacıyla geliştirdikleri 'Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi Canlandırma Projesi'ni Büyükşehir Belediyesi'ne sundu.
Bu girişimle müzelere ilgiyi artırmayı, kentin tarihi ve bilimsel mazisini ön plana çıkararak 'sağlık' temasına vurgu yapmayı istediklerini belirten Sibel Dündar, "Çocuklar eski çağ kıyafetleri giyip o dönemdeki gibi ilaç üretimi yapacaklar. Tıbbın doğuşunu ve tarihin en büyük doktoru Hipokrat'ı öğrenecekler" dedi.
***
Çocuk ve ailelerin, kentin tarihini yeterince bilmediğini vurgulayan Aksaç ve Dündar, proje kapsamında çocukların yeniden tasarlanan müzede, 'Hijyen kim? Doktorların kullandığı yılan simgesinin mitolojik hikayeleri nedir?' gibi soruların yanıtlarını bulacaklarını söyledi.
Projeye göre müzede çocuklar tarihsel kostümler kuşanırken, animatörler de Hipokrat ve Homeros kılığına girecek. Hipokrat, "Ben tanrı Apellon'un önünde" diye başlayan yeminini okuyacak. Yine yapılacak dramatizasyonlarda, Asklepion'un kızı, ilk kadın doktor Hijyen kendini tanıtacak.
***
Sevgili Sibel ve Filiz, EXPO adaylığımızdaki 'sağlık' temasının İzmir için ifade ettiklerini dramanın diliyle canlandıran bu projeyi EXPO delegelerine de sunabileceklerini belirtiyor.
Ne dersiniz, sürekli konuşma ve yazılı tanıtımların yanında, sağlık tarihinde İzmir'in eski çağlara uzanan öykülerini tiyatral bir forma taşımak, EXPO referansımız açısından çok daha güzel bir etki uyandırmaz mı?
Büyükşehir Belediyesi'nin, bu projeyi gözden kaçırmamasında fayda var derim.
