Kendine rapor tutturan opera müdürünü uğurlarken
1982'de kurduğu İzmir Operası'nda yıllarını geçirdiği mesai arkadaşları, sahnelediği eserlerde rol alan sanatçılar ya da DEÜ Devlet Konservatuvarı'ndaki öğrencileri, hep aynı cümleyle başlıyor onu anlatmaya:
- Çok disiplinli, işini olağanüstü ciddiye alan, otoriter bir adamdı...
Ve hemen ardından ekliyorlar:
- Operaya birçok yenilik getirdi. Müdürlüğünün dışında iyi bir rejisör ve ilginç yönleri olan bir insandı.
***
Nasıl ilginç olmasın ki...
Siz, işine geç kaldığı için kendisi hakkında rapor tutturan ve maaşından kesinti yaptıran bir kurum müdürü tanıdınız mı?
Ya da kılık değiştirerek koro sanatçılarının arasına karışan ve istediği gibi çalışmayanları çürük elma gibi tek tek ayıran bir disiplin erbabı?
İşte geçtiğimiz gün yitirdiğimiz, dün Elhamra Sahnesi'ndeki törenle sonsuzluğa uğurlanan Necdet Aydın böyle bir müdür ve sanatçıydı...
***
İzmir'e geldiği 80'li yıllarda, kentte konserler düzenleyecekleri bir mekan arayışındadır Aydın...
Basmane'de kaderine terk edilen Ayavukla Kilisesi'ni görür. Burayı tadilat yaparak sanat mabedine dönüştürmeyi aklından geçirir ve İl Kültür Müdürlüğü'ne başvurur. Atıl durumdaki kilisenin, İzmir Devlet Opera ve Balesi'ne tahsis edilmesini ister.
İşte o kiliseyi incelemeye gittiği gün geç kalır operada yönettiği oyunun provasına...
O zamanlar provaya vaktinde gitmeyecek adamın gözünün yaşına bakmayan bir idarecidir Necdet Aydın... Çağırır personeldeki elemanı, kendi hakkında tutanak tutturup evine postalatır. Oysa keyiften değil, operaya salon kazandırma derdinden yetişememiştir çalışmaya...
***
Yakın zaman önce Büyükşehir Belediyesi'nin restore ederek kültür etkinliklerine açtığı o Ayavukla Kilisesi'ni, ta 80'lerde opera himayesinde konserler için kullanan ilk kişi Necdet Aydın'dır...
İlk etkinlikte Ege Oda Orkestrası ve ünlü keman sanatçımız Suna Kan'ı buluşturur İzmir seyircisiyle...
O yıllarda birçok quarted, koro ve oda orkestrası konserleriyle, kentin kültür hafızasında canlı izler bırakan Ayavukla, Necdet Aydın sonrasında yavaş yavaş çürümeye terk edildi. Tanrıya şükür Başkan Kocaoğlu sahip çıktı ve sanat hayatımıza armağan etti orayı.
***
Altına imza koyduğu ilkleri sıralamakla bitmez.
Daha Ankara'dayken ilk 'Gezici Opera'yı kurdu. O turne ekibiyle 30'u aşkın eserle Anadolu'yu karış karış dolaşarak çok sesli müziği ve operayı sevdirmeye uğraştı. Mozart'ın 'Bastien ve Bastienne' adlı operasını Ankara'da 'Ayşe ile Ahmet' adıyla, yerel kostümlerle köylere taşıdı.
***
Sonra Ankara ile İstanbul'daki konservatuvar öğrencileriyle, çevre il ve ilçelerin okullarını gezerek 'Operalardan Sahneler' adlı eğitici programlar düzenledi.
Ya şuna ne dersiniz! Ankara, İstanbul ve İzmir'de Carl Orff'un 'Die Kluge' (Akıllı Kız) operasını 'Modern meddah' tarzında yorumlayarak, bütün rolleri tek başına canlandırdı o Necdet Aydın.
Sırf halkın operaya ilgisi artsın, insanlar bu sanata yabancılık çekerek salonlardan uzaklaşmasın diye...
***
Bitmedi...
Fanteziye kaçan yönetmenlik ruhuyla da sahnelere renk getirdi. 'Aşk İksiri'nde ilk kez sahneye gerçek bir keçi çıkardı.
Günümüzde bile teknik imkanlardan yeterince faydalanılmadığı halde, Necdet Aydın o dönemde sahnelediği bir operada sinemaya yer vermiş, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü işbirliğiyle çekilen kısa filmle aktarmıştı eserin bir bölümünü.
Hani şu anda İzmir'de iki büyük festivale imza atan en önemli sanat dinamiğimiz İKSEV var ya... İşte onun kurucusu da Necdet Aydın'dan başkası değil!
Işıklar içinde uyu hocam...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Genç piyanistleri teşvik edecek 'yarışma' projesi (28 Şubat 2013)
- Mart ayı, İzmir'de festivaller zamanı... (26 Şubat 2013)
- Muzaffer İzgü'yü sahneye taşıyan oyunu kaçırmayın (22 Şubat 2013)
- Avrupa Caz Festivali'nde İzmir'e yıldız yağacak (15 Şubat 2013)
- '14 Şubat'ı bırakın danslı eyleme katılın (14 Şubat 2013)