Sopalı gruplara kimse müdahale etmeyecek mi?
Dışarı çıkamayacak olanların da balkonlarından alkışlar ya da tencere tava konçertosuyla eşlik ettiği yürüyüşümüz; özgür, bağımsız, insan hakları ve demokrasi temelleri üzerinde ilelebet yaşayacak bir Türkiye Cumhuriyeti (TC) özlemini haykıra haykıra saatlerce sürdü.
***
Tam bir şenlik havasını soluduğumuz kortejde kimin yüzüne baksam, içlerinde tomurcuklanan umutların filizlenmeye başladığını görmekten mutlu oldum.
Yasak ve baskıların tel örgülerini yıkarak, herkesi mutlu edecek ortak bir yaşam alanına ulaşma gayretinin haklı gururunu yaşıyor Türk halkı...
Karşıyaka'da her yaştan, her kesimden ve inanıştan insanın tek yürek haline geldiği yürüyüşe kışkırtıcıların sızmasına kesinlikle izin verilmedi. Sesini dağların ötesine duyurma hevesiyle bir ağızdan yükselen sloganların dışında ne taş atıldı, ne de çevreye zarar verecek en küçük bir kıvılcım yakıldı.
***
Ama ne yazık ki bu arınmışlık, tüm zaman ve mekanlara yayılamıyor. Halk hareketini çizgisinden saptırmaya dönük eylemler her gün can sıkıcı boyutlara ulaşıyor.
Önceki gece Karşıyaka'da, Bostanlı'da, 'sokaklarıma bahar gelmiş memleketimin' dedirtecek bir atmosferi doya doya yaşarken, bu kez de fuarın Lozan kapısındaki yangın sevincimizi kursağımızda bıraktı.
İzmir'de eylemlerin merkezi diyebileceğimiz Gündoğdu ve Alsancak'ın bağlı olduğu Konak'ta, Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan günlerdir halkı tahriklere karşı dikkatli davranmaları için uyarıyor.
***
Başkan Tartan ve mantıklı herkesin söylediği şu: "Gündoğdu'dan ayrılmayın, gruplara bölünerek Basmane'nin, Alsancak'ın ara mahallelerine karışmayın. Çünkü kıyamet oralarda kopuyor!"
Gündoğdu'da toplanan insanlar da artık daha temkinli ve uyarılara kulak kabartarak gösterilerini sürdürüyor. Herkes, İzmir'de yağmalanan dükkanların, yıkılan işyerlerinin, yakılan binaların, kesinlikle ve kesinlikle halkın itibar etmediği aşırı grupların oyunu olduğunu biliyor.
İyi de kim bu gruplar? Nasıl ve nerede barınıyor? Herkes 'bunlara uymayalım' diyor ama acaba deşifre edilmeleri ve engellenmeleri için gereken tedbir alınıyor mu?
***
İşte bundan kuşkuluyum.
Çünkü önceki gün, polisin halka daha iyi niyetli davranması konusunda çaba gösterdiklerini dile getiren İzmir Valisi Mustafa Toprak, "Polisin ardında eli sopalı sivil grupların olaylara müdahale ettiği yönünde bazı unsunlar ortaya kondu, bu kesinlikle mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
Bal gibi de mümkündür Sayın Valim... O sürü gibi polisin peşine takılarak dolaşan ve bir takım insanların üzerine saldıran 'sopalı'larla ilgili onlarca video ve fotoğraf mevcut.
***
Ne malum, polisin ardına saklanan bu sopalı güruhun her türlü kışkırtıcılığa varan girişimlere baş koymadığı...
İlin en büyük mülki amirinin, kayıtlarda gayet net bir şekilde yüz hatlarına dek görülen sopalı tahrikçilerin varlığını reddetmesi, provokasyonlara karşı uyanık olma çağrılarıyla çelişmiyor mu?
Bu gruplar derhal yakalanmalı. Onları koruyup kollayan polis ekiplerinden de bunun hesabı sorulmalı. Halkın huzurunu sağlamakla görevli güvenlik güçlerinin, ne idüğü belirsiz saldırgan tipleri kuyruğunda taşıması hiç hoş değil. Bundan ala provokasyon mu olur?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.