İzmir'in modernliği sınırı geçene kadar!
Buradaki amacım, tarih, kültür ve aydınlanma derinliği açısından aramızda uçurumlar blunan bir dünya kentiyle kendimizi aynı kefeye koymak değildi... İsteğim, gelişmek, modern bir kent ve kentlilik bilincine kavuşmak için önümüze nasıl bir vizyon koymamız gerektiğini anlamaktı.
***
Tüm Türkiye'nin çektiği turist sayısını neredeyse tek başına etrafında toplayan Barcelona'nın yükselişi, birçok ünlü mimar, edebiyatçı ve sanatçının üretimlerinden yeni bir kent yaratma çabalarının sonucudur.
Zira adlarını markalaştırmayı başaran toplumların hepsi, bırakın kendi coğrafyalarından yetişen sanatçıları, başka ülkelerin sanat dehalarını bile transfer etmek için adeta yarışmıştır. Kimi zaman bir sanatçının kendi şehirlerinde üretmesi, orada yaşaması ve eserler bırakması için kraliyetler her türlü ortamı ve zenginliği ayaklarına dökmüştür.
***
Paris, Londra, Viyana, Madrid, Roma, Berlin, Floransa gibi örneklerini artırabileceğimiz nice şehrin tüm gezginlerin başını döndürecek dantelsi güzelliği tesadüf değildir.
Tabii ki 'kültür sanat'ı kentleşmenin, medenileşmenin merkezine koyan bu anlayış, bugünkü uygarlık seviyesinin de çatısını oluşturmuştur. Yani Avrupa'da sokak yaşamı ve insan ilişkilerindeki saygıdan kurallara itaat edilmesine, ilkeli kent plancılığından temizlik, düzenlik ve tarihlerine sahip çıkan korumacılığa dek hayranlık duyduğumuz yaşamın sırrı, 'kültür kenti'ne ulaşmayı başardıkları o tarihsel uğraşıdadır.
***
Biz İzmirliler, şehrimizi sosyal yapısı, modern yaşamı ve hoşgörü toplumu olması yönünden Türkiye'nin diğer bölgelerinden sürekli ayrıcalıklı görmekteyiz.
Anadolu kentlerindeki gelenekçi tutumun yanında, kapıları Batı'ya açılan İzmir'de daha medeni, çağdaş, demokrat, insan ilişkilerinde son derece esnek ve Akdeniz ikliminin sıcakkanlılığı üzerine sinmiş bir şehir hayatının ayrıcalığıyla gurur duymamak mümkün değildir.
Ama gelin görün ki, Türkiye'nin en çağdaş, eğitimli, modern insanlarının yaşadığı İzmir'imiz, şehirleşme ve kent yaşamı yönünden Avrupai standartların kenarından bile geçemez.
***
İtirazı olanlara, yaya geçidinde hiç beklemeksizin ve sağa sola bakmaya gerek duymaksızın karşıya geçmeyi bir kez denemelerini öneririm.
İkinciye fırsatınız kalmayacak, çünkü o çağdaşlığıyla şişindiğimiz İzmir'de, insanlara yaya geçidinde yol vermek kadar basit bir adaptan bile yoksun tüm araçlar silindir gibi üzerinizden geçip gidecektir!
Bu nasıl bir uygarlık seviyesidir ki çarpık kentleşme bizde, plansızlık bizde, mimari estetikten yoksunluk bizde, insanların nefes alabileceği tüm meydanlarımızı işportaya, uygunsuz araç parklarına, geceleri seyyar kebapçılardan yükselen pis kokulara, dumanlara terk etmek bizde! Yaşadıkları, servet kazandıkları İzmir'in silüetine kalıcı bir eser bırakmak adına parmağını oynatmayan vizyonsuz işadamları ve yöneticiler yine bizde!
***
Dikkat ederseniz İzmir'de yapılanlar değil, yıllardır hep yapılması gerekenler konuşulur... Yollar genişlemeli, yeni otoparklar açılmalı, ticaret ve yat limanları yapılmalı, statlar yenilenmeli, kent müzesi kurulmalı, opera ve tiyatro binalarımız inşa edilmeli, sanayi yatırımları artmalı, kulüplerimiz birinci lige çıkmalı, ulaşımı rahatlatacak kent planı hazırlanmalı, antik tarihimiz gün yüzüne çıkarılmalı, yeni yerleşim alanları yaratılmalı, altyapı sorunu çözülmeli; meli malı, meli malı...
Ama üfürmeye gelince bizden çağdaş kent yok. Kendimizi kandırmayalım, o modernlik, o ayrıcalık, Türkiye'den dışarı çıkana kadar!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.