Dudaklara sonbahar bakımı
Sonbaharı yaşadığımız bugünlerde sık karşılaşılan sorunlardan biri de dudaklarda oluşan çatlaklar. Seçtiğiniz ruj ne kadar kaliteli ve ten renginize uygun olursa olsun bakımsız bir dudakta görüntü hiç de hoş olmayacaktır. Önce dudak çatlaklarının oluşma nedenlerine ve bunlara karşı neler yapabileceğimize bir göz atalım.
Rüzgar, soğuk ve kuru havanın yanı sıra su ve mineral kayıpları da çatlakları artırıyor. Bu nedenle dudaklarımızın ihtiyaç duyduğu nemi öncelikle içerden vermek; yani günde 8-10 bardak su içmek gerekiyor.
Soğuk algınlığı da dolaylı yoldan dudaklarda çatlak oluşumuna neden oluyor. Burun tıkalı olduğu için ağızdan nefes alıp vermek çatlak nedeni. Hastalıklara karşı direncimizi artırmak, bizi hem soğuk algınlığından hem de sonuçlarından biri olan dudak çatlaklarından koruyacaktır. Bunun için mevsim şartlarına uygun giyinmek, sağlıklı beslenmek, günde 5 porsiyon sebze meyve yemek, çay, kahve yerine ıhlamur, ada çayı gibi bitki çayları içmek, uyku ve istirahat saatlerine biraz daha özen göstermek, bulaşmaları önlemek için öpüşmekten kaçınmak, elleri sık sık sabunla yıkamak alabileceğimiz basit ama etkili önlemler. Tüm bunlara rağmen burana tıkanıklığı yaşıyorsanız, burun spreylerinden faydalanabilirsiniz ama 3-5 günü aşan sürelerde kullanmanın zararlı olduğunu da hatırlatalım.
Dudakları sık sık yalayarak ıslatmak da çatlak oluşumunu tetikleyen faktörlerden biri. Eğer böyle bir alışkanlığınız varsa ve kolay vazgeçemiyorsanız dudaklarınıza nemlendirici içeren bir bakım kremi sürün ve gün içinde sık sık tazeleyin. Bu şekilde en azından her yalamada, dudaklarınıza zarar vermek yerine sürdüğünüz kremi bir parça inceltirsiniz.
ERKEKLERE DE VAR
Gelelim çatlak oluşumunu önlemek için kullanabileceğiniz ürünlere. Eczanelerde medikal kozmetik standlarında artık her ihtiyaca uygun pek çok harika ürün var. Yağ bazlısından, aloe vera takviyelisine, E vitaminlisinden renklisine bu standlarda pek çok çeşit var. Erkekler de bu ürünlerden renksiz olanlarını tercih edebilirler. Kadınlar, aynı özellikleri taşıyan rujları da tercih edebilirler. Böylece makyajınızın tamamlayıcı unsuru olan rujuhuz gün boyu dudaklarınıza bakım da yapar. Vazelin de dudaklarını nemlendirirken parlak görünmesini isteyenler tarafından tercih edilebilecek ekonomik bir ürün.
TOZ ŞEKERLE PEELING
Dudaklarımızın da tıpkı cildimiz gibi ölü hücrelerden arınmaya ve tazelenmeye ihtiyacı var. Diş fırçanız ve bir miktar suyla dudaklarınızı ölü hücrelerden arındırabilirsiniz. Ancak dudaklarınız hassas ise bu işlemi çok sert yapmamaya çalışın. Hassas dudaklar için bir diğer tazeleme yöntemi de yüz nemlendiricisi ve toz şekerle yapılan ovma işlemidir.
ADAÇAYI KOMPRESİ
Dudaklarınız aldığınız tüm önlemlere rağmen çatlaksa, makyajda bir süre kırmızı rujun iddiasından uzak durmanızda fayda var. Bu süreçte renksiz nemlendirici dudak bakım kremleri kullanabilirsiniz. Ayrıca demleyip ılıtacağınız ada çayına bir parça pamuk batırarak kompres yapmak dudkalarınızı rahatlatacaktır. Ardından bal sürüp 10 dakika bekletebilir ve son olarak nemlendiricinizi sürebilirsiniz. Uzmanlar, sağlıklı dudaklara da bal maskesi öneriyor. Dudak ve çevresine balı sürdükten sonra 15 dakika bekleyip durulayın. bu maske dudakları nemlendirip, kuruluğu almanın yanı sıra kırışıkları yok ediyor, yumuşak ve pürüzsüz olmasını sağlıyor.
DİŞLERİNİZ BOYANIYORSA..
Son olarak sonbaharın modası iddialı rujlarla mükemmel sonuçlar almanın yollarını paylaşalım. Bakımlı, nemlendirilmiş ve çatlaksız dudaklarınızı önce hafifçe pudralayın. Ardından rujunuzun renginde seçeceğiniz bir kalemle özenli bir şekilde çerçeve çizin. Tercihen fırça yardımı ile rujunuzu sürüp makyajınızı tamamlayın. Rujunuzun dişlerinizi boyamasından şikayetçiyseniz, ruju sürdükten sonra işaret parmağınızı ağzınıza koyun ve dudaklarınızı sıkıca kapatın. Böylece dudakların iç kısmında olan ve dişlerinizi boyaması muhtemel ruj, parmağınıza geçecektir.
Grip aşınızı Kasım ortasına kadar yaptırın
Grip, Türkiye'nin de yer aldığı kuzey yarım kürede en çok Kasım ve Nisan ayları arasında görülüyor. En yoğun görüldüğü zaman aralığı ise Aralık ayının sonu ile Mart ayı başları arası. Bu nedenle risk altındaki kişilerin ekim ayından başlayarak en geç kasım ortalarına kadar aşılarını yaptırmaları gerekiyor. Aşı sonrası vücutta koruyucu antikor gelişimi 1-2 haftayı bulduğu için kişilerin bu süre içinde de korunma tedbirlerine dikkat etmeleri gerekiyor.
Üşüme, titreme, ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, baş ve kas ağrısı, bulantı ve kusma başlıca grip belirtileri. Çocuklarda buna ek olarak karın ağrısı, bulantı ve kusma gibi belirtiler de eklenebiliyor.
Grip; "Influenza" adı verilen virüs tarafından oluşan bulaşıcı bir solunum yolu enfeksiyonu. Hastalık, hasta kişilerin öksürmesi, aksırması, hapşırması sonucunda ortama saçılan solunum yollarındaki damlacıkların duyarlı kişilerin solunum yollarından girmesi ile bulaşıyor. Hasta olan kişi ile aradaki temas mesafesi önemli. Bu mesafe 1 metre ve daha yakın ise hastalığın duyarlı olan kişilere bulaşma riski artıyor. Hasta kişi hastalığı, yakınma ve belirtiler ortaya çıkmadan 1 gün önce bulaştırmaya başlıyor ve hastalık iyileştikten 7 gün sonrasına kadar bu bulaşıcılık devam ediyor.
Gribe yol açan virüsün en önemli özelliği sürekli yapı değiştirmesi. Bu durum kış aylarında salgınların oluşmasına yol açıyor. Virüsün yapısındaki küçük değişiklikler salgınların daha bölgesel olmasına yol açarken virüsün tamamen değişmesi ile salgın tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Sözkonusu durum; kuş, domuz, at gibi hayvanlar ile virüsün teması sonrasında genetik alışverişe bağlı olarak tamamen farklı bir virüsün ortaya çıkması ile izah ediliyor.
Virüsün bulaşması ile yakınmaların ortaya çıkması arasındaki süren 1-4 gün arasında değişiyor. Üşüme, titreme, ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, baş ve kas ağrısı, bulantı ve kusma başlıca hastalık belirtileri. Çocuklarda buna ek olarak karın ağrısı, bulantı ve kusma gibi belirtiler de eklenebiliyor. Ancak 65 yaş üzerindeki kişilerde kronik kalp, akciğer, karaciğer,böbrek hastalığı ve diyabet gibi metabolik hastalığı olanlarda, çocuklarda ve hamilelerde hayatı tehdit eden komplikasyonlar gelişebiliyor.
Gribe karşı korunmada en etkili yollardan biri aşı. Grip virüsünün yapısının sürekli olarak değişmesi, aşı içeriğinin de her yıl yeniden değiştirilmesini gerekli kılıyor. Dünya Sağlık Örgütü, 1948'den bu yana virüsteki bu değişimi izliyor. Bu merkezde 82 ülkedeki 100'ün üzerindeki influenza merkezinden elde edilen sonuçlar gözden geçirildikten sonra aşının o yılki içeriği belirleniyor. Grip virüsüne bağlı ölümlerin çoğu, her yıl tekrarlanan aşı ile önlenebiliyor. Buna göre, 50 yaş ve üzerindeki kişiler, kronik kalp, akciğer, karaciğer, böbrek hastalığı olanlar, şeker hastaları, bağışıklık sistemi yetersiz olanlar, kansızlık problemi yaşayanlar, hastalığın bulaşma riski yüksek olan sağlık personeli, bakım evleri çalışanları ve bu kişilerle aynı ortamı paylaşanların aşı olması öneriliyor.
Grip aşısının etkinliği de yıldan yıla değişebiliyor. Aşı virüsü 9-10 ay daha önce seçilme zorunda olduğundan ve hastalığa yol açan virüs zaman içerisinde değişime uğrayabildiğinden aşıdaki virüs ile hastalık etkeni virüsün yakınlık derecesinin azalması, aşının etkinliğini de azaltabiliyor. Bununla birlikte aşı hastalığa karşı tam koruma sağlamasa bile hastalığın şiddetini azalttığı, ciddi komplikasyon ve ölüm oranını belirgin olarak düşürdüğü de bir gerçek. Yapılan çalışmalar aşılanan yaşlı kişilerde hastaneye yatma oranının yüzde 70, ölüm oranının yüzde 85 oranında azaldığını ortaya koyuyor.
Gribe karşı korunmada alınabilecek diğer önlemler ise şöyle sıralanabilir:
Aksıran, öksüren ya da hapşıran kişiler ağız ve burunlarını kağıt mendil ile kapatmalı. Bu mendil derhal kapalı bir çöp kutusuna atılmalı.
Aksırma, öksürme, hapşırma sonrası eller sabunla bolca köpürtülerek iki dakika boyunca yıkanmalı.
Eller, kapı kolu, merdiven trabzanı gibi temasın bol olduğu yerlere mümkün olduğunca sürülmemeli.
Sağlıklı kişiler de ellerini gün içinde tercihan sıvı sabunla bolca köpürterek yıkamalı ve tercihan kağıt havlu ile kurulamalı. Bu işlem gün içinde birkaç kez tekrar edilmeli.
Hastalık yakın temasla bulaştığından özellikle hasta kişilerle aynı kapalı ortamda bulunmamaya, gerekmedikçe el tokalaşıp sarılmamalı. Öpüşmemekten kaçınılmalı.
Kalabalık ortamlar; iş yerleri, toplu taşıma araçları, evler sık sık havalandırılmalı.
Bulaşmaları önlemek için hasta yetişkinler ve çocuklar, mümkünse işe/okula gitmemeli.
Klavyenizi ve telefonunuzu da sık sık temizleyin
Domuz gribi de, tıpkı mevsimsel grip gibi ıÜüinsandan insana, hapşırık, öksürük ve hatta ele bulaşması halinde tokalaşma yoluyla bulaşabiliyor. Domuz gribine karşı doğal bağışıklığımız olmadığı için, korunma tedbirleri konusunda çok hassas davranmamız gerekiyor. Uzmanlar her fırsatta tokalaşma ve öpüşmekten kaçınmamız gerektiğini vurguluyor ama özellikle ofis çalışanlarının klavye ve telefon ahizelerini de temiz tutması ve dikkatli kullanması çok önemli. Çünkü, kişinin bilgisayar klavyesi gibi virüslü bir yerle temas ettikten sonra burnuna veya ağzına dokunması da hastalığın yayılmasına neden olabiliyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.