• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Ameliyattan sonra çocuğun serpilip büyümesi hızlanıyor FİLİZ İÇKE ÖNAL

Ameliyattan sonra çocuğun serpilip büyümesi hızlanıyor

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26 Ekim 2010, 17:05
Geniz eti ve bademcik sorunları nedeni ile ameliyat önerilen çocuklar, ameliyatın hemen sonrasında rahat nefes almaya başlıyor. Bu durum çocuğun iştahını da açıyor, uykularını da düzene sokuyor. Böylece ameliyat öncesinde iştahsız ve huzursuz olan çocuk kilo alıp serpilmeye başlıyor

Sık tekrarlayan geniz eti ve bademcik sorunları nedeni ile rahat nefes alamayan, uyku ve iştah problemi yaşayan, huzursuz olan çocukta doktorların gerekli gördüğü ameliyatı "Biraz daha büyüsün" düşüncesi ile veya "Ameliyat korkusu" nedeni ile ertelemek çocuğun sağlıklı gelişiminin önüne engel koymak anlamına geliyor.
Geniz eti ve bademciklerin, vücudun koruyucu mekanizmaları arasında yer aldığını ama tek koruyucu da olmadığını belirten Prof. Dr. İsmail Özdemir, "Bu yapılar daha çok geçirilen enfeksiyonlar sonucunda büyürler ve çeşitli problemlere yol açarlar. Problemi ortadan kaldırmak, çocuğun sağlıklı gelişiminin önündeki engelleri de kaldırmak anlamına gelir" diyor. Özel Ento Kulak Burun Boğaz Dal Merkezi'nden Prof. Dr. İsmail Özdemir, geniz eti ve bademcik sorunları ve tedavileri ile ilgili sorularımızı yanıtladı.
-Çocukta geniz eti ve bademciklerle ilgili bir sorun var demek için hangi kriterler dikkate alınmalı?
Geniz eti ve bademciğin çok sık iltihaplanması, örneğin bir kış döneminde çocuğun 3 veya daha fazla kez ateşlenerek hasta olması, bunun birkaç kış dönemi arka arkaya devam etmesi veya bir kış döneminde 7 kez gibi aşırı sayıda tekrarlaması, ayrıca burun tıkanıklığı, nefes alamama, ağızdan nefes alma, iştahta azalma olması, çocuğun yaşı büyüdükçe yüz ve çene gelişiminin etkilenmesi geniz eti ve bademciklerle ilgili ciddi bir problemin varlığının göstergeleridir.
Ayrıca geniz etinin sinüziti kolaylaştırması, sürekli tedavi edilemeyen bir öksürüğe yol açması da söz konusu olabilir. Tekrarlayan orta kulak iltihapları da yine geniz eti ve bademciklerle ilgili olarak hem aileyi hem doktorları ilaç tedavisi dışında çözüm arayışına sevk eden durumlardır. Bu durumlardan biri veya birkaçı bir arada olduğu zaman, operasyonun hastaya yararı olup olmayacağı konusunda düşünülmesi uygun olur.
-Geniz eti ve bademcik problemleri, sağlıklı büyümeyi de olumsuz etkiliyor değil mi?
Tabii ki. Normalde çiğneme yaparken burnumuzdan nefes alıp veririz. Geniz eti ve bademciği büyük olan çocuklar birkaç lokmadan sonra yemek yemeyi bırakıyorlar. İştahları azalıyor. Tabii sık enfeksiyon geçirmek, ayrıca çocuğun gelişimini bozan bir şey.
Halk arasında "Bademciği, geniz eti alınınca çocuk gelişir" şeklinde bir inanç vardır. Gerçekten de bu çocuklar ameliyat sonrasında hızla kilo alıp gelişiyorlar.
Burun tıkandığında ağzımızdan nefes alıyoruz ve bu durum, boğazla ilgili problemleri artırıyor. 6-7 yaşına kadar geniz eti, bademcik ve burun tıkanıklığı gibi problemlerle gelmiş olan çocuklarda çene yapısı da bozuluyor. Dişler öne doğru çıkıyor, ortodontik problemler gelişiyor. Bu nedenle ortodonti uzmanları genellikle tedaviye başlarken çocuğu bir de kulak burun boğaz hekimine yönlendiriyor. Yapılan muayenede geniz eti problemleri ya da çok büyük, tıkayıcı, nefes almayı engelleyen özellikte bademcik tespit edilirse bu sorunun çözülmesi ortodonti tedavisinin de başarısını artırıyor.
-Ne kadar çok soruna yol açıyor geniz eti ve bademcik problemleri...
Tabii ki. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar çok çarpıcı gerçekleri ortaya koymuş. Nefes alamayan, horlayan, ağzından nefes alan çocuklarda sadece bu bölgelerle sınırlı problemler değil; konuşma, yutma ve gelişme problemlerinin yanı sıra akciğer ve kalp problemlerinin de geliştiği biliniyor.
-Bütün bu olumsuzluklara rağmen, aileler "Ameliyat gerekiyor" dendiğinde korkuyor ama...
Ailelerdeki ameliyat korkusunun temel nedeni; geçmişteki anestezi problemleri. Elbette riskleri en aza indirmek için, bazı kriterlerin de dikkate alınması gerekiyor. Örneğin kanama hastalığı olan, damak yetersizliği, damak yarığı olan çocuklarda bademcik ameliyatları yapılmaz. Ameliyat yapılacak çocuğun da kan tetkiklerinin titizlikle yapılması lazım. Kansızlık olmayacak, kanda enfeksiyon belirtileri olmayacak... Akciğer ve kalp yönünden bir problem olmadığı anestezi uzmanı tarafından değerlendirilecek, gerekirse çocuk hekiminden de değerlendirme istenecek... Bütün bu aşamalar titizlikle uygulanırsa ameliyat da yüz güldürücü sonuçlar verecektir.
-Çocuklarda geniz eti ve bademcik ameliyatları için belli bir yaşı beklemek gerekiyor mu?
Geniz eti için bir yaş sınırlaması yok. Problem yaratıyorsa çok küçük yaşlarda da ameliyat yapılabiliyor. Bademcikler için ise çok acil bir durum yoksa, tüm dünyada kabul görmüş bilimsel verilere göre 3 yaş sınırdır. Bu nedenle 3 yaşın altında gerekmedikçe bademciği almak istemeyiz.
-Ameliyatın olumlu etkileri hemen görülmeye başlanır mı?
Eskilerin şöyle bir inanışı vardı: "Bademcik alınınca vücut savunmasız kalır" denirdi. Aslında bu doğru değil. Vücudu koruyan daha başka bir sürü mekanizma var. Zaten bademcikler de bir geçiş noktası. Alındıktan sonra bir problem olmadığı araştırmalarla ortaya konmuş.
Kaldı ki ameliyatla bademciğin alınması kararı, vücuda fayda değil, zarar verdiği noktada veriliyor. Uygun zamanda ameliyat kararı verildiyse, bu çocuğun sağlığını kesinlikle olumlu yönde etkiler. İyileşme süreci de bir hafta 10 gündür. Ameliyatın hemen ardından daha rahat nefes alma, daha rahat yeme içme, gelişmenin olumlu etkilenmesi gbi olumlu etkiler erken dönemde görülmeye başlanır.
-Çocuklar, korkulanın aksine çok çabuk toparlanıyor değil mi?
Çocuklar çabuk hasta olurlar, çabuk düzelirler. Ameliyat sonrasını da rahat geçiriyorlar genellikle. Mesela sadece geniz eti alınan çocuklar, aynı günün akşamında hoplamaya zıplamaya başlayabiliyor. Ama bademcik alındığı zaman yutkunma zorluğu, kulağa vuran ağrı, yeme içmede problemler olduğu için 1-2 gün sıkıntılı olabiliyor. Bazı çocuklar da biz "Üç gün sulu ve yumuşak gıda alsın" dememize rağmen hemen acıktıkları için köfte ve patates gibi yiyecekler yemek istiyorlar. Aileler arıyor hatta "Köfte istiyor ne yapalım?" diye. Tabii bunlar sevindirici durumlar...

-Geniz eti ve bademcik ile ilgili problemleri süreğen hale getiren, sık hastalanmayı getiren tedavi hataları ve anne babaların yanlış yaklaşımları hakkında neler söylemek istersiniz?

Tabii. Hekimden başlayarak bazı eksiklikler olduğunu da söylemek lazım.
Örneğin ilaç yazarken hekimin gereken uyarıları yapması çok önemli. Yazılan bir şurup 4-5 gün sonra biterse yeterli olmaz. Bunun biteceğini bilerek ikinci şurubun kullanılması gerektiğini hekimin hasta yakınlarına mutlaka söylemesi gerekir.
Örneğin bu boğaz iltihaplarında en önemli şey, halkımızın da bildiği gibi Beta mikrobudur.
A gurubu Beta Hemolitik Streptokok, yani Beta mikrobu; boğaz iltihaplarında sıklıkla karşılaşılan bir mikroptur ve bunu etkin bir şekilde tedavi etmezseniz yüzde 10 civarında hastada romatizmal kalp hastalığı ve eklem romatizması gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Bunun önüne geçmek için de penisilin grubu uygun antibiyotiği, hastanın penisilin allerjisi varsa da alternatif ilaçları 10 gün süre ile kullanmak gerekir. Bu ilaçları ancak 10 gün kullandığınız zaman boğazdan bu mikrop temizlenir.
İlaçları yeterli süre ile uygun şekilde kullanmazsak bu durum kronikleşebilir ve en ufak bir üşütmede ya da soğuk bir dondurma yendiğinde tekrarlayabilir bu iltihap. Hasta daha sonra tedavi olsa bile taşıyıcı hale gelebilir ve başkalarına da bulaştırabilir.
İyileşme için doğru antibiyotiği uygun sürede kullanmak gerekir. 3-4 gün sonra hasta iyileştiğinde antibiyotikleri kesersek; hekimin önerisine göre bazen bir hafta, bazen 10 gün kullanmazsak hastalık tamamen temizlenemediği için tekrarlama olasılığı artar.
-Bir de çocuğun ateşi biraz yükseldiğinde hemen antibiyotik veren anne babalar var. Onlara bir uyarıda bulunmak gerekirse ne söyleyebilirsiniz?

Sık gördüğümüz yanlışlardan bir tanesi de bu. Örneğin Alfasilin gibi ilaçların ateş düşürücü olarak bilindiğini ve kullanıldığını öğreniyoruz hasta yakınlarından. Antibiyotikler bir kez iki kez kullanılacak ilaçlar değildir. Bu grup ilaçları bir hafta 10 gün düzenli kullanmamız lazım. Düzensiz kullanırsak ilaçlara karşı mikropların direncini de geliştirmiş oluruz.
Her zaman hekim kontrolünde ilaç kullanmakta yarar var. Her boğaz enfeksiyonu antibiyotik gerektirmez. Bazen virüs dediğimiz mikroplar nedeniyle boğaz iltihapları geçiririz. Bunun ayrımını Kulak Burun Boğaz hekimleri yapar. Mesela hastalık virütikse boğazda kızarıklık ve hafif ateş olduğu gibi, burunda da nezle grip belirtileri olur ama boyunda beze olmaz.
Klinik muayene ve testlerle hastalık virütik mi; yani nezle grip türü bir mikropla mı boğaz hastalanmış, yoksa Beta grubu mikrop mu etkili, bunun ayrımı yapılır ve bazen antibiyotik verilmez. Beta grubu mikrobun etkili olduğu hastalıklarda daha yüksek ateş görülür, hastanın genel durumu daha kötü olur, hastalık daha ağır geçer ve boyunda bezeler oluşur. Diğerinde ise yüksek olmayan bir ateş ve boğazda kızarıklık olur ama nezle grip durumu da olur bir taraftan da. Öyle olursa da daha basit ilaçlarla, antiyibotik vermeden geçecek bir durum olduğu bilinir.
Her ateş enfeksiyon demek değildir. Romatizmal ateş ve tümör ateşi de bilinen ateş türlerindendir. Bazen de kullanılan ilaçlar yüksek ateş sebebi olabilir. "Drug Fever" adı verilen bu ateş türünde hastaya antibiyotik verilmesine rağmen ateş düşmez. İlaç kesildiğinde ateş de normale döner. En sağlıklı ve güvenli olanı; yüksek ateşin bir hekim tarafından değerlendirilmesi ve uygun tedavinin verilmesidir.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.