"45 kilo ağırlığı her yere taşımaktan kurtuldum!"
Opera sanatçısı Devrim Köymen, bir yıl önce tartıda 140 kiloya ulaşan ağırlığının tam 45 kilosundan kurtuluşunun öyküsünü Yeni Asır okuyucuları ile paylaştı. Park Sima Polikliniği'nden doktoru Dilihan Gümüş'ün deyimiyle "10 yaşında bir çocuğu her an sırtında taşımak"tan kurtulan Devrim bey, kilo vermek isteyip de cesareti olmayanlara "Bir an önce kararınızı verin ve profesyonel yardım alın. Bu işkenceyi kendinize yapmayın" diyor. 38 yaşındaki Devrim Köymen, başarı öyküsünü Park Sima Polikliniği Genel Müdürü Gülşen Altın, Dr. Dilihan Gümüş, diyetisyenler Derya Zünbülcan ve Esra Aran'la birlikte anlattı.
İZMİR KİLO ALDIRDI!
-Kilo vermeye başlamadan önceki süreçten biraz konuşalım isterseniz. Nasıl bu noktaya geldiniz?
Devrim Köymen: Aslen Ankaralıyım. İzmir'e geldikten sonra kilo aldım. Yalnız yaşadım iki sene kadar. Hep hazır yiyecekleri tercih edince... Bir de İzmir çok farklı tatları barındıran bir şehir. Her köşede insanı tahrik eden bir şeyler var. Boyozdu, hamur işiydi, rakıydı, balıktı derken iki senede 30 kilo aldım. Çalışma saatlerim de düzensizdi. Baktım böyle gitmeyecek, rahatsız olmaya başlıyorum, internetten araştırdım ve buraya geldim.
-Daha önce kendi başınıza diyet yapma deneyiminiz olmuş muydu?
Devrim Köymen: Daha önce olmuştu ama az miktarlarda kilo verip, yeniden geri alıyordum. Hiç profesyonel destek almadım. Klasik şeyler; koşu yapıyordum, ekmeği kesiyordum... Ama kalıcı sonuç alamadım hiçbirinde.
Gülşen Altın: Bu çok yaygın bir hata. İnsanlar en yapılmayacak şeyi yapıyorlar ekmeği keserek. Açlık krizleri, insülin direnci pek çok problem ortaya çıkıyor...
-Programa başlayınca neler değişti hayatınızda?
Devrim KÖymen: Ara öğün kavramı girdi hayatıma. Daha önce hiç ara öğün yapmadığım için başlangıçta bu değişik geldi. Bunun dışında bir adaptasyon sorunu yaşamadım. Daha önce genelde günde iki öğün yiyordum: Sabah kahvaltısı ve akşam yemeği sadece. Ama çok abartıyordum tabii ki. Programla beraber yeme içme alışkanlıklarım düzene girdi. Üç ana öğün ve ara öğünler.
-Düzensiz beslenmede mesleğinizin de etkisi oluyor muydu?
Devrim Köymen: Çalışma saatlerimiz çok düzensiz olduğu için kilo aldığımı düşünyordum. Akşam temsiller olurdu. Temsile aç çıkardım ve 23'ten sonra yemek yerdim mesela. Şimdi öğle yemeğini daha güçlü yiyorum, temsil öncesi çok hafif bir şeyler atıştırıp temsil sonrasını da örneğin bir salata ile geçiştiriyorum. Sebzeyi öğlen, eti akşam yiyorum normalde. Temsil günleri eti öğlene alıyorum.
HERKES YAPABİLİR
Devrim Köymen: Kesinlikle olumlu yönde etkiledi. Şöyle bir yanlış anlayış var: Opera sanatçıları ne kadar kilolu olursa, sesleri o kadar iyi çıkar diye düşünülüyor. Oysa tam tersi. Diyafram ve vücudun daha rahat kullanılması açısından kilo çok zararlı bir şey. Bu anlamda rahatladım. Bel ve diz ağrılarım da geçtiği için sahnede daha iyi hissediyorum.
-Hedefiniz nedir?
Derya Zünbülcan: İlk başladığımızda bugün geldiğimiz noktayı hedefliyorduk ama artık hedeflerimiz biraz daha büyüdü. Devrim bey, kendisini en mutlu hissettiği kiloya, 80-85'lere ulaşmayı hedefliyor. Şu anda 94 kilo ağırlığında.
-Yolun bir yerinde "Devam edemeyeceğim, yapamayacağım" dediğiniz, "kaçamak" yaptığınız oldu mu? Yoksa hep kendinize inandınız mı?
Devrim Köymen: İnanıyordum. İnandığım için geldim zaten. O yüzden bu sonuç benim için mutluluk verici ama şaşırtıcı değil. Bugün fazla kilosu olup da başlamaya cesaret bulamayanlar için şunu söyleyebilirim: Çok zor bir hayat biçimi şişmanlık. Hareket ederken, sosyal yaşam içerisinde pek çok zorluklarla karşılaşıyor bu insanlar. Kilodan dolayı toplu taşıma araçlarında seyahat ederken, yemek yerken... Örneğin şimdi bacak bacak üstüne atmak bile çok keyifli. Eskiden bunu yapamıyordum. Bu işkenceyi kendilerine yaşatmasınlar, kendilerine güvensinler ve profesyonel destek alsınlar.
Derya Zünbülcan: Devrim bey, iyi bir danışandı. Her şeyden önce yaptığımız bir diyet değil, sağlıklı beslenme programıydı ve her görüşmemizde farklı bir konuyu ele aldık. Örneğin son görüşmede "olasılık yönetimi"ni konuştuk birlikte. Programımızın farkı, beslenme eğitimi de içermesi. Klasik diyet listeleriyle sorun çözülmüyor çünkü. Konular anlaşıldıkça gerçekten bu bir yaşam şekli haline geliyor ve o noktada zaten yemiyorsunuz, çünkü sağlığınıza kıyamıyorsunuz.
EĞİTİM ÇOK ETKİLİ
Gülşen Altın: Ben hep çip örneğini veriyorum bu konuda. Eğitimlerde verilen bilgiler, danışan tarafından adım adım süreç içerisinde öyle içselleştiriliyor ki adeta beyne sağlıklı beslenme konusunda bilgiler içeren bir çip yerleştirilmiş gibi oluyor. Bu durum, yeme davranışları üzerinde çok etkili oluyor. Kişi kendisine artık nelerin zarar vereceğini bildiği için o yiyeceklerden kolayca vazgeçiyor.
-Devrim Bey kilosunu ne kadar süre koruyabilirse artık kendini güvende hissedebilir?
Dilihan Gümüş: Her olumsuz davranışı tekrarladığınızda vücudunuz olumsuz cevabı yeniden verecektir. Dolayısıyla "Şu kadar zaman kilonu korursan bir daha almazsın" gibi bir kural yok. Hep bilinçli olmak zorundasınız. Hayatınızı bir baskı altında götüremezsiniz ama her adımın bedeli olduğu farkındalığıyla hareket edeceksiniz.
Gülşen Altın: Beslenme eğitiminin amacı bu zaten. Yapılan programın bir diyet listesinden ibaret olmadığı, olamayacağı konusunda bu nedenle ısrarcıyız. Eğitimi verirken sıkıcı olmaktan çıkarıp keyifli hale getirmek de önemli.
SIKICI DEĞİL, TERSİNE EĞLENCELİ!
-Yeni beslenme alışkanlıklarına adapte olurken sıkıldınız mı?
Devrim Köymen: Hayır, tam tersi daha zevkliydi. Programa uymak bence zevkli bir şey. "Bugün şunu yapacağım" demek, sabah motivasyonla kalkmanızı sağlıyor. Bu motivasyon insana keyif veriyor.
Derya Zünbülcan: Erkekler de kadınlar gibi kendileri için özel şeyler yapmayı seviyorlar. Eskiden Devrim bey, "karnı doysun" diye yemek yiyordu. Şimdi "daha sağlıklı bir Devrim" için yemek yiyor. Bu da yaptıklarından keyif almasını sağlıyor. Bilgisi ile beraber, ilgisini nereye aktarmak istiyorsa, nasıl bir hayat istiyorsa, ona ulaşmak için çabalıyor. Dolayısıyla bu çok özel bir şey.
Gülşen Altın: Herkes bir konuyu yanlış anlıyor aslında. "Ben beslenmeme dikkat ettiğim vakit, keyifsiz ve tatsız şeyler yemek zorunda kalacağım" diye düşünüp bundan kaçıyorlar. Oysa tam tersi...
Devrim Köymen: Tam tersine yediğiniz şeyin değirin anlıyorsunuz. O gün et yiyecekseniz, o et daha bir lezzetli ve keyifli hale geliyor. Örneğin haftada iki gün yumurta yiyorum, yumurta yiyeceğim günler sevinerek kalkıyorum. Bu da güzel bir motivasyon tabii ki.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.