• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Ah ‘Astroloji’ sen nelere kadirsin... FİLİZ ÖZKOL

Ah ‘Astroloji’ sen nelere kadirsin...

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27 Ekim 2019, 18:31
Astroloji pozitif bilimlerin ışığında fiziksel ve matematiksel bağıntılarla belirlenen evrensel çekim kuvvetlerinin etkilerinden yola çıkarak, kendi yaşam çerçevemize göre çok uzun zaman dilimlerini içeren istatistiksel bilgi birikimlerini değerlendirmesi ile olayları yorumlaması ve uzun yıllar alan çalışmaları içermesiyle, kesinlikle falcılık olarak değerlendirilmemesi gereken bir daldır.

'ASTROLOJİ'NİN TARİHÇESİ
Astrolojinin, Babil ve Mezopotamya bölgelerine kadar giden bir geçmişi vardır. Bu çağlarda astroloji, daha çok dini inanışların temelinde yaklaşılan bir olgu idi. Mısır'da yayılmaya başlayan astroloji, toplumların temel sorunları hakkında rehberlik etmeye başladı. Kendilerine özgü metotlar geliştiren Çinliler, Amerika Kıtası'nda Mayalar, Hindistan Bölgesi'nde yaşamlarını sürdüren topluluklar arasında yaygın bir şekilde ilgi gören astrolojinin tarihçesi, bazı kaynaklara göre M.Ö. 5000 yıllarına kadar geriye gitmektedir. Hatta, Mısır'da piramitler üzerinde yapılan çalışmalar, gök cisimleri ile insanların ilgisinin M.Ö 10500 yıllarına kadar geri gittiğini göstermiştir.

ESKİ ROMA İLE YUNAN DEVRİ
"İlacın Babası" olarak bilinen Hippocrates; tıbbi konularda ve hastalıkların gelişimi ile ilgili öğretilerde öğrencilerine astrolojik olarak yaklaşımlarda bulunmuştur. Bu çağlarda astroloji, zirveye ulaşarak yaşamın her kolunda eski çağ kültürü olarak yerini aldı. M.S. 2. yüzyılda Yunan Bilimcisi Ptolemy, "Astroloji üzerine çalışmalar" adlı kitabında Güneş, Ay ve yıldızların hareketlerini inceleyerek, bu hareketlerin insanlar ve yaşamları üzerindeki etkilerini yazdı. Bu eserler, eski çağlardan bize kalan önemli tarihsel belgelerdir.

ORTA ÇAĞ VE SONRASI
Güneş, Ay ve Gezegenlerin, farklı insan karakterinin üzerindeki etkisi, bu çağda Yunan ve Arap halkları arasında ilgi görmüştür. Orta çağdan sonraki zamanlarda da astroloji; imparatorların, doktorların, bilimcilerin, burjuva sınıfının, halkların yüzyıllarca ilgi alanında kalmıştır. Daha sonra 16. yüzyıl Avrupa'sının taassuba yönelik sert koşulları bu alanda çalışmaları sekteye uğrattı. Fakat, bu alanda gök cisimlerinin yörüngeleri hakkında çalışmaları ile ün salan Kepler'in (1571- 1630) ve 1700 yıllarında Fizikçi Sir İsaac Newton'un gezegenler arası etkileşimler ile ilgili çalışmaları astrolojiye katkı sağlamıştır.

20. YÜZYILDA AĞIRLIK KAZANDI
20. yüzyılın ilk dönemleri diğer bilimsel konuların gelişimine sahne olduğu gibi, astroloji konusunda çalışmaların tekrar ağırlıklı olarak gündeme gelmesine vesile oldu. İsviçreli Psikanalist Carl Gustave, çalışmalarında astrolojiden de yararlandı. İngiliz Astrolog Alan Leo, Rus Madam Blavatsky'ın astroloji üzerinde yoğunlaşmaları, İngiltere ve Almanya'da astrolojinin yeniden güncellik kazanmasını sağladı. 1970 yılında Amerikalı Dane Rudhyar, müzik ve felsefe konuları üzerinde çalışırken astroloji konusunda "Bilincin Gezegenleri" adıyla çok değerli bir kitap ortaya çıkardı. Bu eser, Amerika'da, Hollanda'da, Fransa'da çok büyük bir ilgi gördü. Amerika ve İngiltere'de profesyonel astrologların yetişmesi için okullar açıldı...

KILAVUZLUK ETMEKTEDİR
Bir bilim ve sanat olarak Astroloji hala keşfedilmeyi bekliyor. Bireyin kendini tanıması, varoluşunda mevcut olan potansiyellerini açığa çıkarması, ruhsal ve özbenlik temelinde yapılan analizlerle, çözüm doğrultusunda Astrolojiye olan talep giderek artmaktadır. Astroloji, bu çerçevede yaşam sürecinin her bir kesitinde davranışlarımızı daha bilinçli bir şekilde pratiğe geçirme konusunda bize kılavuzluk etmektedir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.