Hayatın gittikçe zorlaşması mı bizi yoruyor? Yoksa bizim yanlışlarımız mı yaşamı garip hale getiriyor.
Kim kime göre haklı diye zor bir sorunun cevabını bulmak için gereksiz bir çaba sarf etmeye sinir katsayımız ne kadar dayanır şeklinde matematiksel hesapların içinde kaybolmak istemiyorum. Galiba insanın başına gelmeden bazı şeylerin algılamasının çözümü zor olabiliyor. Yaşadığınız şehrin kaoslarında kaybolmamak için hangi değerlerimizden vazgeçiyoruz?
Toplumsal olayların bizi sıkıştırması karşısında nasıl tavır almamız gerektiğini düşünemez haldeyiz. İşte çok yeni bir olay daha... Akşamın geç saatlerinde Üsküdar vapurundan inmiş, hızla eve ulaşmak için bir taksiye "Fulya'ya gider misiniz?" dediğim anda, "ABLA DOLUYUZ" cümlesine toslayıverdim. "Nasıl yani?" demeye kalmadan şoför seni ters yüz etmiş durumda zaten...
GEÇ GELEN TESELLİ
Hafta sonları genelde dostların bir arada olmak için toplandıkları mekanlar vardır.
Şöyle sakin bir pencere kenarı ararsınız.
Öyle ya, samimi sohbetlerin tercihidir kıyı köşe. Restoran yöneticisi dikilir: Efendim köşeler rezerve! Hoppala... Gösterilen bölüme isteksizce ilişirsiniz. Geceniz daha başlamadan keyfiniz kaçmıştır bile. Saatler geçer, ayrılan yerlere kimse gelmez ve hesaplar ödenirken garson size yaklaşır:
İsterseniz sizi köşeye alabiliriz... Müşteri memnuniyetinin geç tesellisi. İstek mi kaldı?
"Sağ ol arkadaşım" der, çıkarsınız.
KAPI ZİLİ HİÇ DURMAZ
Pazar günleri evinizde keyifle oturmak ve kafanıza göre takılmak için önemli bir gündür. Sitede oturanları bilmem ama benim gibi şehrin ortasında bir adresiniz varsa kapı zilleri hiç durmaz. Tüm yanlış adreslerin parmakları sizin butonunuzdadır.
Özür dilemek mi, aslaaa... Alış- veriş zevkinin üstüne kurulan türlü tuzaklardan kafanız gözünüz yarılmadan nasıl kurtulacaksınız bakalım sorusuna cevap aramadan gümbür gümbür mağazaların gerçek olmayan tenzilatlarının düellosu arasında kalıverirsiniz. "AAA, tenzilat öncesi ile fiyat aynı." Önceden etiketler hazırlanır ve eski fiyatın üstüne çekilir. Asıl fiyat 'indirimmiş' gibi tekrar sunulur. En iyisi vazgeçin...
BİTMEYEN KONUŞMALAR
Adı sanı olmayan rehberin bilinmeyin numaraları ile savaşınız hiç bitmez. Günün herhangi saatinde aranırsınız. Merak bu ya... Elinizde olmadan "ALO BUYRUN" dediğiniz anda aktarmalı kodlamalarla sizi önce bir dolu sayılarda gezdirirler.
Karşınızda çok tatlı bir kız ama konu bir ürün pazarlaması, bitmeyen konuşmalar.
"Sağ ol kardeşim istemez" demek, "Anlat kardeşim heyecanlı oluyor, tam bana göre bir ürün" algılaması etkisinde sanki. Kız konuşur, siz kibarlığınızdan dinlersiniz. "Teşekkür ederim istemem" dediğiniz anda yapamadığınız kabalığı telefondaki yapar, 'Tak' diye yüzünüze telefon kapanır.
ZARARLI ÇIKAN YİNE BİZ
Temizlik konusu ise evlere şenlik. Evinize bir günlük yardımcı almak istersiniz.
Gelen kişiyi siz değil, o sizi seçer. İstekleri hiç bitmez. Yanılıp bir şey söylemek kimin haddine... Tokat gibi cevaplar! Sanki siz ona hizmet vereceksiniz. Vahhh halimize...
Buna da şükür demek zorundayız ne yazık ki... Beterin beteri var deyip el bebek gül bebek geçinip gideriz. İstersen geçinme, zararlı yine biz çıkarız. Hep birlikte bağıralım mı: HOOOP DEDİK İNECEK VAR!