Bir hazan mevsimi
Hayatımızdaki hüzünlerin saklı olduğu mevsim. Ne zaman içimizde bir acı duysak, tüm sorumluluğu zavallı sonbahara yükleriz. Hazan; yalnızlıktır, uzaklıktır, eksilmedir, özlemdir, kaçırılan fırsatlardır, bedenin ve ruhun eskimesidir, ayrılıklardır, hayatın bitişidir.
Nedense tüm şiirler bu mevsime yazılır.
Sevgililerin hüzünlü şarkılarının mısralarında hep bu mevsime sitem vardır.
Çok sevdiğim ve her zaman dertleşmek için can attığım, sevgili arkadaşımla bir alışveriş sonrası, yaza güle güle diyeceğimiz şu günlerde, bir kahve molasında sohbet ediyorduk. "Yaşamımızın bundan sonrasında, daha ne kadar sonbahar yaşayacağız hiç düşündün mü? Şu aldığımız poşetlerdeki kıyafetleri daha kaç sonbaharda giyeceğiz?" derken hayatımız boyunca yaşadığımız tüm ayrılıklar gözümüzde canlanmaya başladı.
KABUK KALKAR, YARA KANAR...
Bu güzel mevsimi niye bu kadar drama haline getiririz acaba? Ruhumuz ne kadar yaşam sevinci içinde olursa olsun, bir tarafı hep hüzünle kaplı. Sonbaharın sararmış yüzü hep bizim yaralarımızı kanatır. Kabuklarımızı kaldırır.
İçimizi acıtır. Unuttuğumuz geçmişimiz nedense birden aklımıza gelir.
İlkokul yıllarımızın resim derslerini hatırlayın. Hangimiz yerlerde dökülen sarı yapraklı ağaçlar çizmedik ki. Annelerimizin kış hazırlıkları hep bu mevsim başlardı.
Reçeller kaynatılır, turşular kurulur, yaz sebzelerinden konserveler yapılır, kışlık ve yazlık giysiler yer değiştirir, evin ve yaşanılan yerlerin tadilatları yapılır ve kışa hazırlık dediğimiz hareketlenme eylülle birlikte başlardı. Okul mevsiminin yeni dönem hazırlıkları yine bu ayın güzellikleriydi.
Rahmetli Yıldırım Gürses'in" Sonbahar rüzgarları" şarkısını ne zaman dinlesem ayrılık ve kavuşmaların bir arada yaşandığı duygular aklıma gelir. Bu mevsime ait o kadar çok şarkı yapılmış ki. Hangisini sıralasak yine az gelir. İşte "Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık", Alpay'ın "Eylülde gel", Demet Sağıroğlu'nun bir dönem dillerden düşmeyen "Hazan mevsimi" şarkısı ve daha niceleri.
İÇSEL BİR VEDALAŞMA
Hatta birçok film sahnesi hazan yaprakları ile başlar. Hala akıllardan çıkmayan "Newyork'ta Bir Sonbahar" dramatik bir aşk hikayesini anlatırken, aşkın başlangıcı ve bitişi bu mevsimin içinde yaşanmıştı. "Kasımda Aşk Başkadır" filminin hazan mevsimiyle eşleştirilmesi dillere destandır. İşte bir sonbahar mevsimi daha başlıyor. Yaz mevsiminde iliklerimize kadar ısıtan sıcaklar gitmeye hazırlanıyor. Gökyüzü maviliğini kaybediyor. Kuş sesleri azalıyor, hüzün ve ayrılık günleri geliyor.
Hayatın sonuna gelmiş olanların bu mevsimde düşündükleri "Acaba gelecek sonbaharda bu dünyada olur muyum?"dur. Sevdiklerine daha anlamlı yaklaşır, içsel bir vedalaşma yaşarlar. Depresyon mevsimidir.
Karamsar ve bir o kadar dinginizdir.
Çevremize çok daha anlayışlı davranırız.
Çünkü sevmediğimiz "ÖLÜM' kelimesini yakınımızda hissederiz. Her şeye rağmen hayatımıza anlam kattığın için seni seviyor, teşekkür ediyoruz.
HOŞGELDİN SONBAHAR.
İşte Mehmet Hanifi Ali Osmanoğlu'nun dizelerinde anlattığı bu hazan mevsiminin anlamlı tasviri:
Her eylülün sonunda, ruhumu hüzün sarar, Yüreğimi acıtır, her haliyle sonbahar.
Uçup gider de bir bir sislenmiş hatıralar, Ömrümde sayılı gün, gitgide eksilmede;
Hazan mevsimi şimdi, yapraklar dökülmede...
Kaç sonbahar görecek, kaç bahar sayacağım, Hiç bilmiyorum daha, kaç yıl yaşayacağım.
Kaç dostumun peşinden yine ağlayacağım, Dostların birer birer, haberleri gelmede;
Hazan mevsimi şimdi, yapraklar dökülmede...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.