• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
OLMADI SÜLÜMAN ! HAKAN URGANCI

OLMADI SÜLÜMAN !

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14 Mayıs 2011, 16:13
Geçenlerde meşhur oyuncu Halit Ergenç, bana kalırsa talihsiz sayılabilecek bir beyanat verdi. 'Bergüzar benim hem eşim, hem annem..' demiş kudretli hükümdar... Gelin bu sözü biraz kurcalayalım!
En iyi aşık dalında bir ödül verilecek olsa bir Türk erkeğinin değil de İtalyan ya da Fransız'ın bunu alması son derece normaldir. Her iki toplumun da sanatsal anlamda dünyaya yön vermiş toplumlar olduğunu görerek o toplumdan daha kadını anlayan erkekler çıkabildiğini görürüz. Adamlar kadını kadın olarak görüp neye ihtiyacı varsa onu vermeyi biliyor. Yani bu bir erkeklik üstünlüğü değil, iletişim üstünlüğüdür. Oh la la! Oysa ki biz kadını ayrı şapkalar takarak severiz. Yani aşık olduğumuz kadınlar vardır, bir de çocuklarımızın anası vardır. Çocuklarımızın anası olmak kadınımızı öyle kutsal kılar ki, o adeta insan olmaktan çıkar. O, artık kendi ihtiyaçlarını rehinciye verip karşılığında çocuğunu teslim almış, insani kusurlardan uzak bir yaratık olmuştur neredeyse!
Sevgililik döneminde iktidarı hedefleyen politikacı gibi karşı cinse üç anahtar vaad eden erkek, iktidara gelince verilen sözleri unutur. Uzun süreli bir ilişkisi ya da eşi olan bir erkeği iki şey öldürür. Birincisi kolesterol, ikincisi romantizm! Özellikle evli bir erkeği eve geldiğinde hazır bir sofranın başında yanmış mumlar kadar korkutan başka bir şey yok gibidir. 'Eyvah! Ne isteyecek acaba? '
Biz kadını böyle farklı kılıklarda sevdiğimiz sürece eğlenilecek kadın arama yanılgısına da düşeriz.
Evlendiğimiz kadını kendimiz için de bir anneye dönüştürerek yaşamın eğlenceli özünü emmeye devam ederken, önemli şeylerin sorumluluğunu yeni annemize yükleriz. Eşlerimiz bizim annemiz olmak zorunda değildir. Oysa Ergenç kendisini, eşinin büyük oğlu konumuna sokmuştur.
Bizim de sık yaptığımız bu masum benzetme, ilişkilerdeki monotoninin başlangıcını işaret edebilir.
Zaten bir gariptir bizim millet! Sokakta güzel bulduğu kadına 'Anam benim!' diye laf atan başka millet varsa bana da gösterin.

'Berki'siz kaldık

Bizim gibi esnaf babası olan, dolayısıyla çarşıda büyümüş çocuklar, Kemeraltı'nın etkisini çok iyi bilirler. Aynen dizi filmlerde katilin olay mahalline dönmesi gibi insan da zaman zaman geçmişe açılan kapılardan giriverir.
Kemeraltı'nda olmanın, insan kalabalığına omuzla çalım atmanın, kılçıksız balık yemenin, karadut şerbeti içmenin ve şimdilerde bir franchise zincirine dönüşen merdiven altı tatlıcısı Sefer ustadan bir tabak kaymaklı kazandibi götürmenin dışında, burada olmanın bizler için güven veren, hayat dolu bir yanı vardır.
Anne babasını yıllar önce yitirmiş bir dostum çarşıyı ziyaret etmenin ona huzur verdiğini anlatır. Neden mi? 'Her şey yolunda' duygusunun temeli, mutlu geçmiş bir çocukluğun şartlarının yeniden oluşmasıydı. Çarşıdayken baharat ve turşu suyunun o genzi yakan kokusu, gerçeklikle arana bi şeffaf perde gibi geriliyordu. Ve biliyordun; çarşıdan çıkmadığın sürece baban dükkanda, annen hep evde seni bekliyor olacaktı. Oysa bir gün geldi, hepimizi sürdüler o çarşıdan...
O çarşıdan çıkınca bir daha aynı olmadı hiçbirşey.. Dediler, Enis Berki öldü! Ben tanımadım onu ama tenis kulüpte bir kez rastlamıştım efsaneye. Annem ve babamla konuşuyordu.
'Kim bu adam?' diye sordum. 'Eski tenisçi, çok beyefendi bir insan' dediler. Neden böyle ilginç giyindiğini sordum, tarzı, dediler.
Enis Berki bugünde değil, geçmişte yaşıyordu. Anılarıyla yaşıyordu. Ayla Dikmen'i yaşıyordu çoğu kez. Eşi Mc Cain'i yaşıyordu belki... Berki centilmenliğin son kalesini koruyordu. Enis Bey, siyah beyaz filmlerde görülebilecek bir nezaket çağında yaşıyordu hala. Tarzıyla gitti.
Otomobiliyle gitti. Değişmeden, kirlenmeden. O ismi ve fısıltıyla söylenecek o efsaneyi koruyarak..
Enis Bey'i tanımazdım. Ama ölen centilmenlik, ölen aşk, ölen hiç sivrilmemiş bir incelikti. Stil öksüz kaldı. Çarşıdan çıktık, Berki'siz kaldık.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.