Ünlü bilimadamı Stephen Hawking, kendi kozmos anlayışında cennete yer olmadığını söylemiş. Bu bir inanış mı, yoksa kanıtlarını bilimsel olarak ürettiği bir teori mi? Dünya üzerinde bedensel engelleri nedeniyle bir anlamda cehennemi yaşayan bir adamın bu açıklaması bize ne düşündürür?
- Söyleyenin zekasına hürmeten bunu gerçek olarak mı kabul ederiz?
- Bir öte dünyada ikinci bir şans arama ihtimali yüksek birinin bu açıklaması bizi dehşete mi düşürür?
İnternet üzerinde habere çeşitli yorumlar gelmiş. Bunlar arasında "Cennet yok diyen tipe bak! Allah çarpmış zaten" diyen bir vatandaş da var. Hayır, merak ediyorum: Bu yorumu yapanın haberde bozulduğu nedir? Cennet yoksa, dinin klasik kabullerinden birinin dinamiklerinin bozuluyor olması mı, yoksa "Tüh be! Olsaydı ben kesin oraya gidecektim" duygusu mu?
Şahsen inançlı biri olarak ben kendi adıma cennete gideceğimden emin değilsem de vatandaşlarımızın yüzde 80'i bundan adı gibi emin gözüküyor. Allahın yarattığı bir cemale bakarak "Tipe bak! Allah çarpmış zaten!" diyerek gitme ihtimali olan cenneti son anda kaçırmış olabileceği gerçeğini hesaba katmadan...
Planking Türkiye...
Avustralyalıların erkekliklerini kanıtlama ritüelleri arasına bir yenisi eklendi ki kadını erkeği fark etmiyor! "Planking" adı verilen bu yeni hobi, tehlikeli alanlarda yüzüstü ve kaskatı yatarak (bir ceset gibi) fotoğraf çektirmekten ibaret!
Konu, plankinge dair ilk tutuklama (delikanlı polis aracının üzerine yatmış) ve ilk ölüm haberleri ile (yedinci kattan düşmüş akıllı) tekrar gündeme geldi. Türkiye'de de bir web sitesi olan planking modasının bizde fazla tutulmadığı söyleniyor.
TEHLİKE BİZİM HAYATIMIZ
Tutulmaz tabii! Gençler arasında yaygın olan böyle bir modanın bizde fazla taraftar bulması abuk olur. Biz zaten küçük yaşımızda metroya asılarak ulaşımını sağlayan, mobiletimizde üç kişi (Aramızda da bir bebek) seyahat eden, bulaşıcı hastalıklar için 'Türk'e bir şey olmaz' diyen, çayda radyasyon olmadığını kanıtlamak için basın önünde o çayı lıkır lıkır içen bakanlara sahip bir toplumuz... Tehlike bizim hayatımızın her anına dengeli şekilde yayılmış durumda. Planking de ne ki?
Haa, yalnız şu modanın yatış şekli var ya (yüzüstü), onu iddialı konuşan politikacılarımız hatrında tutsa iyi olur. Seçim sonrası iddiaları çıkmazsa o yüzü görünmeyen duruşu gerçekleştirebilirler.
İncir çekirdeğini dolduran adam
Hasan Kale, bir ressam ve mücevher tasarımcısı. Geçenlerde TRT Belgesel Kanalı'nda yayınlanan Canlı Yayınlar Odası adlı programıma konuk oldu. Kale, bir çılgın adam! Mikro yüzeylere sadece bir gözlük ve fırça yardımıyla dünyaları naklediyor. Kabak çekirdeği, balık pulu, toplu iğne başı, sineğin kanadı onun için doğal bir tuval! Son hedefi bir saç teline tablo yapmak olan ve benim incir çekirdeğini dolduran adam dediğim, yurtdışında bizi başarıyla temsil eden bu güzel adamın eserlerini görmek için 25 Mayıs'a kadar şansınız var. Swissotel'e gidin ve görün, benden söylemesi!
Seveceksen MÜZİKsev
İzmir'in kent kimliğinin oluşmasına 26 yıldır katkı sağlayan İzmir Kültür Sanat Eğitim vakfı 25 yıldır Uluslarası İzmir Festivali'ni, 18 yıldır da İzmir Avrupa Caz Festivali'ni düzenliyor. Filiz Eczacıbaşı Sarper ve ekibinin on yıldır hayalini kurduğu bir başka proje de MÜZİKSEV idi. Atatürk caddesindeki bir Alsancak evinin restore edilmesiyle bir anlamda temelleri atılan müzik müzesinin düzenlemeleri İZKA'dan sağlanan fonla yapıldı. Burada Güner Özkan tarafından eşsiz ve geleneksel Türk sazları sergilenecek. Bunun yanı sıra, başta Dr. Nejat Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması'na katılan eserler olmak üzere özellikle çağdaş Türk bestecilerinin eserlerinin saklanacağı, araştırmacı ve müzikologların yararlanabileceği bir merkez olarak hizmet verecek. Açılış 25 Mayıs'ta!
Değerli yazar dostum Sirel Ekşi'nin büyük bir heyecanla benimle paylaştığı açılış haberini ben de sizinle paylaşmadan edemedim.
İzmir hepimizden büyüktür
17 Mayıs gecesi, İzmirimizin önde gelen simaları, Ahmed Adnan Saygun'da buluştu. İzmir Kent Kültürü ve Gelişim Platformu'nun bir sosyal sorumluluk projesi olan Bir İzmir Rüyası isimli özel gösteri, türü ve sınıfı olmayan bir güzellikti.
Aziz Kocaoğlu ve İZGEP sorumlu ve başkanları Ulvi Puğ ve İbrahim Yüncü önderliğinde hazırlanan projeye emek veren isimleri saymak için tüm sayfanın benim köşem olması gerekir.
Sahnede Dr. Yılmaz Karakoyunlu, Ulvi Puğ, Özlem Çağlayan ve Ertan Ülkü'nün moderatörlüğünde TÜRKart Oda Orkestrası eşliğinde şekillenen gösteri, müzik, bale, modern dans, şiir dinletisi ve resim sanatlarının Karakoyunlu'nun doyumsuz metinleri eşliğinde sahne üstünde bir İzmir belgeseli üretilmesi şeklinde geçti. Bir kez daha iftihar ettiğimiz İzmirlilik duygusunu bize yaşattıkları için emeği geçenlere ne söylense az...
MUHTEŞEM UYUM
Yalnız sahnede birbiriyle çatışmadan, büyük bir uyumla çalışan ressam fırçaları ve keman arşelerini görünce insan siyasetçi ve bürokrat da aynı uyumla çalışsa; İzmir'in dünyanın neresinde olacağını sorgulamadan edemiyor.
Zaten gösteriye ilk alkışı veren Kültür ve Turizm Bakanımız ayın Ertuğrul Günay da bu konuda ilk adımı attı. Unutmayalım ki tarihe hesap vermek zorunda kalmayalım! İzmir hepimizden büyüktür... Bu rüyanın devamını bekliyoruz, varol Karakoyunlu!