Hakan Urgancı

Türk olmak zor iştir

1. Evinde beslediği yavru timsaha zorla kebap yedirmeye çalışmaktır.
2. Hollanda, Mars'ta kurulması planlanan bir koloniye yetiştirilmek üzere gönüllü ararken, bizim ilim adamlarımızın da böyle boş işlerle uğraşmak yerine grup olarak, oradaki namaz saatlerini araştırıp etüd etmek üzere kutuplara seyahat etmesidir.
3. Bir gsm operatörünün, ülkenin en önemli habercilerinden birinin ölümünde, merhuma jest olsun diye cep telefonu ekranlarına yer bilgisi olarak 'Mehmet Ali Birand' yazmasıdır.
4. Bu kadar milliyetçi geçinen bir ülkenin kadınlarının İtalyan erkeklerine, erkeklerinin de Rus kadınlara hasta olmasıdır.
5. Ülkenin en popüler kebapçısının, garsonlarına, koltuk altları ter kokmasın diye botoks yaptırarak post modern kebapçı ihtilalini gerçekleştirmesidir.
6. Bir belediyenin, açtığı çukura düşülmemesi için dünyanın en utanmaz tabelasını dikmesidir: 'Çukura düşmek yasaktır.'
7. Eşlerin yarıştığı bir programda, kadının gaz vermek ve eşini, rakibini bilek güreşinde yenmek üzere motive etmek için 'Sevgilim, şimdi beni bir başkasıyla hayal et, bir tanem..' diyebilmesidir. Kocan bu sözü normal karşılarken, RTÜK'ün koca yerine sinirlenerek kanala 500.000 lira civarında rekor bir 'Türk aile yapısına aykırılık' cezası kesebilmesidir.
8. Ülkenin en popüler dizisinin karakterlerinden Pargalı İbrahim'in senaryo gereği ölümünün, medyada ve dahi sosyal medyada, iki profesörün (Rahmetli Ateş ve Işıkara ) vefatından çok daha fazla ilgi görmesidir.
9. Büyükbabalarının soyadlarının yazılışına bile nüfus memurunun - kafasına göre artık- karar verdiği bir memlekette, hür düşünceden söz edebilmektir.
10. Dünyaca ünlü Gerard Depardieu, ağır vergiler yüzünden ülkesini terk edip Rus vatandaşı olurken, dünyanın en pahalı benzini ve otomobilini kullanan vatandaşların sürüler halinde göç etmeyeceğinden emin olmaktır.
11. Haydarpaşa'n, Galatasaray'ın cayır cayır yanarken, daha onları muhafaza edemezken hala daha muhafazakarlıktan bahsedebilmektir.
12. Ciddi adamları komik işlerle uğraşırken, muhalefetin komedyenlere kalmasıdır.
13. Taşları bağlayıp köpekleri salmaktır.
Gözün çıksın!
Adamın karşısına cin çıkmış. 'Dile benden ne dilersen!' demiş. Eh, cin bu.. İşi ne? 'N-n-n-ne istersem mi?' diye heyecanla kekelemiş adam. 'Evet sahip' demiş cin. 'İsteğine bir sınır yok. Ama ne dilersen sana bir, komşuna iki katını vereceğim.' Adamı bir kaygı almış bu kez. Düşünmüüş, taşınmış uzun uzun... Sonunda, 'Tamam, buldum dileğimi.' demiş kıskanç adam. 'Bir gözümü çıkar benim, budur dileğim!'
Körün istediği bir göz, Allah baba vermiş bu Türk milletine bir çift göz! Yine de yetmiyor, yetişmiyor. Kıskancız. Hasetiz. Komşunun tavuğuna hastayız.. Bizim olanlara değil, olmayanlara bakıyoruz.
'Orduevleri ve lojmanlar özelleştirilecek.' deniyor. Normal insan tepkisi ne olur ?
'Olur mu hiç öyle şey! Müktesep hak geri alınır mı ?'
Ya da:
'Geç bile kalındı. Hangi gelişmiş ülkede en güzel yerler askeriyeye, devlete, lojmana ayrılır?'
İki görüşü de yaygın olarak duyabiliriz ve ikisine de oturulan koltuğa göre hak verebiliriz. Ancak bir görüşü anlamak mümkün değil!
- Özelleştirsinler tabii.. Zaten ben de giremiyordum, bizi de almıyorlardı. Satsınlar, bana ne!
Ya da koskoca Galatasaray Üniversitesi, bir tarih, içinde nadide kitaplarla beraber yanmış, vatandaş diyor ki:
- Amaan, yansın! Galatasaray Üniversitesi bu... Ecnebi okulu, bizden değil zaten...
Yani kıskançlık ve imrenme iki ayrı duygudur. İmrenme, olumlu olanıdır. Kişisel gelişimcidir. Ahmet'in var. Ne güzel! Çok çalışayım, benim de olsun' dur.
Kıskançlık negatif, bitirici duygudur. 'Ahmet'in var. Benim yok.Deyyusa bak! Onun da olmasın!'dır, tahrip edicidir.
Biz işte bu yüzden gelişemiyoruz. 'Yükselen su, bütün gemileri kaldırır' diyemiyoruz. 'Uzayan kol bizden olsun. Benim komşum, benim dostum benden variyetli olsun' diyemiyoruz. Yutkunuyoruz, boğazımız düğümleniyor.
Cin çıkıyor, soruyor. Bizim göz çıkıyor. Gözümüz çıksın, huyumuz bu!
Teketek, olacak o kadar
Geçenlerde Teketek programında da Fatih Altaylı ile Levent Kırca kapıştı ki, ne kapışma! Böyle ilginç, böyle komik ve seviyesi düşük tartışma az görülür...
Kırca, programı bir 'Olacak o kadar' parodisine çevirdi. Bir yandan, Altaylı'nın bazı çelişkilerini yüzüne vurarak ve açıksözlülüğüyle bir kesimin kahramanı olurken, öte yandan benim gibi pek çok Kırca hayranı için de (argo çağrışımlı 'takayım mı' gibi esprilerle) seviyeyi diplere çekti.
Levent Kırca, yılların habercisini (o klasik taktikle) sinirlendirip dengesini bozarak gözden düşürmeye çalıştı. Başardığı anlar da olmadı değil... Kontrolünü kaybeden Altaylı, sıkça tuzağa düştü. Ben en çok Levent Kırca'yı (siyaseten haklı bulmama rağmen) ayıpladım. Buna rağmen bu işin asıl kaybedeni, Altaylı olmuştur. Çünkü komedyen Kırca, (zaten onun tarzı böyle, diye düşünenler çoğunlukta) Altaylı'yı ekranlarda alışık olmadığımız bir hale sokarak, kendi oyununda yenmiştir. Altaylı'nın zaten çabuk yükselen sinirleriyle oynayıp dengesini bozmuş, deneyimli gazeteciyi alabora etmiştir. (Bir zamanlar Melih Gökçek bir manipulasyon ve sinirlendirme ustasıydı ve Emin Çölaşan'ı canlı yayında nakavt etmişti. Daha sonra karşısına sinirleri alınmış bir Kılıçdaroğlu çıkınca, ilk defa o sinirlenerek kontrolünü yitirmiş, ekran popülaritesini Kılıçdaroğlu'na kaptırmış ve bir anlamda yok olmuştu.)
Bu arada Levent Kırca genel müdürü olduğu Ulusal Kanal'da göreceğimiz renkli tartışmaların da bir anlamda fragmanını sunmuş, reytingini şimdiden garantilemiş oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.