Amerika'da bir deney yapılmış. Bir odada sandalyeye bağlı biri var. Kırılmaz camla ayrılan yan odada da bir elektrik şalteri...
Denek olarak seçilmiş sıradan insanlar (hatta içlerinde öğretmenler var), belli bir ücret karşılığında yan odadaki mahkum'a (!) elektrik vermekle yükümlü. (Aslında düzenekte elektrik yok. Sadece acı çektiği izlenimini yaratan bir oyuncu bulunuyor.) Elektrik verdikleri kişinin fazla acı çektiğini gören pek çok kişi, tahmin ettiğiniz gibi devam etmek istemiyor. Hemen telefona sarılıyor. (Zira talimatları telefonla alıyorlar.) Sandığınızın aksine, büyük bir çoğunluk bu işe devam ediyor. Sadece bazı kararsızlar, telefondaki 'amir' rolünü üstlenen kişiye, bu işin sorumluluğunu üstlenmezse devam edebileceğini söylüyor. Yani eğer rütbeli kişi onay verirse, acıyı sürdürmenin fazla sakıncası yok (!)...
Bu deneyde, insanların suçluluk konusundaki fikirleri hakkında önemli bir bulguya ulaşıyoruz. Sorumluluk yoksa, suçluluk ya azalıyor, ya da yokoluyor. Bir cezanın ya da infazın sizin elinizle uygulanmış olması bile sizi tamamen rahatsız etmiyor. Neden?
İnsanlar hayat boyu bir şeyden diğerine koşarlar. Hayat bir uzun iptir aslında. Bu ipin bir ucunda acı, diğer ucunda zevk vardır. Acıdan kaçar, zevke koşarsınız. Acıların en büyüklerinden biri de karar alma sürecidir. Karar almak hem yorucu, hem de acı doludur. Ancak tamamen yetişkin olabilmiş kişiler karar verebilirler. Bu kararlarının sorumluluğunu üstlenir, sonuçlarına da katlanırlar. Çoğu kişi, bu acı dolu süreci yaşamamak adına kendine yeni ebeveynler tayin eder. Bu kişiler onun yerine kararları alır ve uygularlar. Sonuçtan doğacak sıkıntılara elbette siz de katlanırsınız ama içinizdeki çocuk şöyle fısıldar: Bu kararı ben vermedim ki. O şalteri indirmemi söyleyen bir başkasıydı.
Toplumlardan neden az sayıda lider çıkar, biliyor musunuz? Lider, her an karar almak zorundadır da ondan. Bu acıya her an katlanabilen acı tiryakisi insan da bir yönüyle despot olmak zorundadır. Despot, sizin adınıza karar verip onu uygulayabilen kişidir. Ülke yönetimlerinde de, aile yönetimlerinde de sevmedikleri despotlara maruz kalıp da sadece yakınan, sızlanan kişilere acımaya gelmez. Maço seven kadınların çoğuna bakıyorum, onlar da sert tipler... Onları ancak tabiyeti altına girecekleri kendilerinden sert adamlar kesiyor.
Despot baba, anne, ağabey ya da o her kimse, size çektirdiği her acıda, adınıza verdiği bir kararın kirasını almaktadır sizden. Sizin tembelliğiniz, sizin korkaklığınızın bir yansımasından ibarettir, despot. O yüzden ilişkilerde de sürekli ağlayan ama durumunu değiştirmek için çaba göstermeyene acımayın. Alan memnun, satan memnundur. Mazlum rolü oynayan hem kararlarının sorumluluğunu bir başkasına yüklemekte, hem de sizden sempati talep etmektedir.