Zahide'den notlar
kadın aldatılır mı?' sorusunun yanıtını aradık (ki zaten programın konusu 'Neden aldatılıyoruz?' minvalindeydi). Kadınlar söz birliği içinde, 'Bakımsız kadın aldatılır' tezini savundular. Açıkçası bakımlı kadın aldatılmaz değildir de, sürekli bakımsız kadın da ihanete davetiye çıkarmaktadır diye düşünürüm. Stüdyo seyircisi hanımlara sordum: 'Bakarsan bağ olur. Bakmazsan?...' Hep birlikte bağırdılar: Dağ oluuuur! 'Hayır' dedim, 'El alır!'
Amerikadan canlı yayında aldatıldığını öğrenen bir kadının görüntülerini izledik. İri yarı zenci kadın, 'yarısı kadar' olan eşini adeta paraladı. Oradan formülü bulduk. Çirkin kadın aldatılır. Bakımsız kadın aldatılır. Hem güzel hem de eşinden başarılı kadın pek güzel aldatılır (Bahanemiz bol yani). Kim aldatılmaz? Karın senden iri ise aldatılmaz. Vallahi de billahi de! Yani can güvenliğin için...
Programın diğer konuğu, son olarak 'Haz' isimli 4. kitabı ile ülkede hem bestseller olup hem de büyük patırtı koparan Seda Diker'di. Seda hanım tam da tahmin ettiğim gibi kaprissiz, rahat, olgun ve güleryüzlü biriydi ve 'ilişki koçu' deyiminin içeriğini hakkıyla dolduruyordu.
(Birlikte uyumlu bir ikili olduk ama kavga dövüşsüz, uyumlu bir sohbet rating getirir mi bilmem? Onu da Zahide'nin ekibinden Sevil Tuğlu'ya sormalı.) Hayata ve ilişkilere bilimsel ve gerçekçi bakışı ile Seda Diker bence Duygu Asena'dan sonra Türk kadınının başına gelmiş ikinci iyi şeydir. Asena erkeklere 'Kadın olarak biz de varız!' diye bir nevi haykırırken, Diker de uyanışa geçen eğitimli şehirli kadınını kendisiyle tanıştırmış, barıştırmıştır. Özellikle
'Aslında Giden Erkek Yoktur' isimli kitabını şiddetle tavsiye ederim. Seda hanımın 'flört okulu'nu çok merak ettiğim için canlı yayında kendisinden söz aldım. İnşallah bu okula misafir olup gözlemlerimi sizlerle paylaşmayı arzu ediyorum.
Biz aptal erkekler yakalandığımız için bizim ihanet öykülerimiz konuşuluyor oysa kadınlar yakalanmadıkları için onların öyküleri gizli kalıyor. Bu notu da buraya düşelim ki aldatma şaibesi sadece erkeğin üzerine ve tekeline kalmasın!
Canlı yayında aldatılan ve ekonomik bağımsızlığı olmadığı için/ eşini sevdiği için/ emin olamadığı için çaresiz kalan kadınların öykülerini dinledik. Ayrıca aldattığını itiraf eden bir kadın da konuştu. Ailesinin istediği kişiyle evlendirilmişti. İhanet ettiği an, hayatı boyunca en mutlu olduğu andı. İşte böyle oluyor! Bu toplumda kendi isteklerimize, kendi duygularımıza o kadar çok ihanet ediyoruz ki ancak ve ancak bir başkasına ve topluma ihanet ettiğimizde mutlu olabiliyoruz, ne acı...
Seni senle aldattın
Allahım neden sen? Neyini eksik bıraktın da aldatıldın? Az mı sevdin de eksildi?
Çok mu sevdin yoksa? Artırdı kendini, sığmadı kalıbına, gitti girdi başkasının koynuna... Hay tüküreyim onun kalıbına!
Çok mu kilo aldın zamanla, cazibeni mi yitirdin onun gözünde? Öyle bile olsa ama, dursaydı başında sana verdiği sözünde...
Güzel sandığın bir ilişkin vardı. Yediğin önünde, yemediğin ardındaydı.
Bir kişi tanımıştın. Ne fazlası vardı şimdiki eşinden, ne de matah bir halttı.
Ne azmettiren vardı, ne de eşinin bir kusuru... Rahat batmıştı belki, içimde kendine dair binlerce soru!
Yıllarca sordun neden diye, sonra bir daha baktın aynaya... Bu kez anladın her şeyi bir anda...
O aynada ne gördün bilir misin, kendi yüzünü...
Sormadın bağını, iştahla yedin yuttun yasak üzümü.
Bir yabancıda kendini gördün. Kendi derdini gördün.
Yaşanmamışlıklarını gösterdi sana, bir çocuk gibi iri iri açılmış gözlerini ve hayretle aralanmış ağzını...
"Bugüne kadar yaşandı bitti şaşkınlıklar" derken, bu hissettiğin az mı?
İhanet, karşındakinin eksiklerinden çok, senin eksiklerinden beslenir.
İhanet, yıllar süren açlığının ardına gizlenip seslenir.
Döner bakarsın kendine, gerçekten orada mısın?
İhanet canavarı, iki şeyden birini yiyecektir. Ya seni, ya da eşini...
Can öyle tatlıdır ki, feda edersin aşıkların hem üçünü hem de beşini!
Cinsel eksiğin mi var, sosyal açlığın mı, yoksa maddi yoksunlukların mı?
İhanet bunların kokusunu alır hemen.
Başlar dev vantuzlarıyla yapışmaya canına, ihanettir kanını emen...
Sanırsın ki sen sevdiğini aldattın.
Oysa ki sen, bir seçim yaptın!
Ya can gidecekti, ya da canan...
Sen seni kendinle aldattın.
Editör Yücel'in notu: N'aptın yazarım, kızarmakla kalmadım, tutuştum! |
Yücel Öziçer'in Ege'nin en çok okunan kadın yazarı seçildiğini Öncel Öziçer olmasa öğrenemeyeceğiz.. Yeni Asır Pazar'ın olduğu kadar bu köşenin de editörü olan maviş Yücel'im işte böyle de mahçup biridir çünkü...
Başkalarını övmekte ne kadar bonkörse, kendisi hakkında güzel sözler duymaktan da o kadar kaçar. Hele bir övmeye kalkışın, hemen yanakları kızarır.
Kadınlar arkasındadır. Kıskanmazlar Yücel'i, sahiplenirler. Zira o fiziğinin farkında olmayan Avrupalı kadın gibidir. Bazen tavır olarak erkek gibi dobra, dolaysızdır. Hassastır ama lafını esirgemez. Onun dışı Cameron Diaz, içi Fatma Girik'tir. Öyle höt dedi mi der yani...Siz siz olun Yücel'in içindeki Fatma'yı uyandırmayın.
Ege'de o kadar iddialı kadın yazarlar varken sessiz sedasız gelip tahtına oturan ve oturduğu yerin farkında olmayan biridir, Yücel... Çocuktur bir yanı.
Özellikle yazdım bunu, gıcıklık olsun diye... Yazayım istemez. İstese de beni sansürleyemez. E sayfamı da yaptırmak zorunda... Hadi bakalım Yücel hanım şimdi ara da bul bu köşeye koyacak en güzel fotoğrafını!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.