Kırkın aşkına
Üstelik bu konuda kitap da yazmış birine göre hayli manidar olabilirdi suskunluğum. Oysa ki çok kurcaladığınız ve bir türlü iyileşmesine izin vermediğiniz bir yara gibi, konuyu biraz nadasa bırakmak istemiştim. Ya da köşe yazan biri olarak 'aşk bişeysi' adı altında sadece bu konuya mahkum olmaktan korkmuştum, kimbilir...
Sebep ne olursa olsun, açık olan bir şey vardı ki, aşk ve yazı kardeşti. Nasıl ki aşk aramakla bulunmazsa, iyi bir yazı da arayarak bulunan bir şey değildi. Biraz olgunlaşmasını ve sana 'akmasını' beklemekti doğrusu. Evli bir arkadaşımın (kadın) sorduğu sorulara kendimce cevap verirken geldi yine konu ve dökülüverdi sözcükler:
Aşk, tamamen seninle ve öz farkındalığınla ilgili bir konudur aslında...
Kırklı yaşların aşk dediği ile yirmili yaşların aşk dediği arasında hayli fark vardır, çünkü aşk yaş ilerledikçe kılık değiştiren bir haindir.
Aşk, kendini tanımadığın zamanda belirir tüm haşmetiyle... Aşk, kendin olma yolculuğunda önemli bir duraktır. Kendine giden yolda önce kendinden geçmek zorundasın. Başka bedenlere, başka ruhlara yönelmek zorundasın. Hangi maddeden üretildiğini sana aşk anlatır. Kendine yaptığın hızlı yolculukta arada bir yavaşlayıp farkına varmak için bir hız tümseğidir.
Dikkat ettin mi, aşk en çok da sürpriz faktörüyle vurur insanı... Heyecan ve gizem en önemli unsurlarıdır. Yirmili yaşlarda, kendini tam olarak bilmezken, isteklerini, doğrularını ararken seni yoldan çıkararak sana yolun ne olduğunu gösteren şeydir aşk. Bilinçaltındır. Seni harekete geçiren, silkeleyen, tortularını atan ve üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü bir deneyimdir. İyi ya da kötüye ulaştırır seni ama mutlaka değiştirir. Neden mi? Bu yaşlarda aşkın yarattığı travmanın tek sebebi, o büyük karanlığın içinde sonunda kendine toslamandır.
Oysa ki olgun aşk olan sevgi öyle midir?
O, kırklarından sonra belirir ufukta. Hızlı değil yavaştır. Sıcak değil serindir. Bilincindir. Zaten kendini öğrendiğin, tanıdığın bir çağında bile isteye seçtiğin, uzanıp aldığın şeydir. Sürprizler yoktur. Sevgi seni değiştirmez. Olsa olsa senin 'daha iyi bir versiyonunu' üretir.
Bununla birlikte karşı cinste sevgi durağına ulaşabilmek için mutlaka aşk durağından geçmelisin. O yüzden kırktan sonra aşk yaşanmaz, deme! Kırktan sonra ancak sürprizli bir aşk yaşanmaz, onu bil. Seçtiğinin getiri ve götürüsünü bilir, bile bile lades dersin. Kırk, peygamberlik yaşıdır. Kırk, kendini bilme yaşıdır. Kırklarda aşk, önce kendini sevmek gerektiğinin anlaşılmasıdır. Kendini bilip sevenin karşısındakini nasıl sevebileceğini bir düşünsene! Kırkından sonra aşk yok mu? Aşk olsun dostum, aşk olsun!
Kadın ve organize işler
Kumrucuda oturuyorum. İzbe bir yer. Kapalı, boğucu bir dükkan. 70 yaşlarında bir çift kapıda beliriyor. Ailenin reisi belli ki kadın.. Beli yere paralel olmuş. Kamburluktan belinden yukarısına bakamıyor, hala kumrucudaki en iyi yeri kapmak için fişek gibi gidiyor. Gayet sağlıklı olan beyine de sesleniyor: 'Gel Mustafa, ne yiycen?' Adam belli belirsiz homurdanıyor.
Ah şu kadınların organize olma merakları... Yaş ve sağlık dinlemiyor .
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.