NEDEN?
Sokakları arşınlarken gördüğüm yüzlerde soru işaretleri aramışımdır hep. Bildik tüm soruları görmek mümkündür bu simalarda. Ancak her coğrafyanın ve her insanın ezici bir sorusu vardır, hayatının yularını çekip kim bilir hangi başarı ya da felakete sürükleyen...
İnsanın doğduğu anda ilk karşılaştığı soru, "Ne?"dir. Poposuna vuran beş kardeşin adı nedir? Ağzına tıkıştırılan ucu pembe ya da siyah, içinden beyaz renkli besleyici bir sıvı gelen o haz nesnesi nedir?
"Ne"lerin dünyasından başarı ile mezun olan insanoğlu, eğitimini tamamlasa da hayatı boyunca bir lanet gibi kendisini kovalayacak olan "Kim?" sorusuna yanıt arar. Temeli "Ben kimim?" i bulmak olan bu yolculukta yol arkadaşları, diğer sorular olacaktır.
Şanslı olup da bireysel evrimini erken tamamlayan insan için kimliği netleşmiştir artık. Bundan sonra yoluna "Nasıl?" sorusu ile devam edecektir. Zira hayatta kalabilmek için şeylerin doğasını keşfetmek, "nasıl yapılacağını" bilmek zorundadır.
İnsanın ve toplumların evriminde sorulacak ve yanıtı bulunacak son soru, "Neden?"dir.
"Neden", "kim"den daha objektif, daha sistematik ve daha empatiktir.
"Neden", "ne kadar"dan daha cömert, daha insancıldır.
"Neden", "ne zaman"dan daha sabırlı, daha cömert, daha keyfe keder soslu bir bilgedir.
"Neden", "nasıl"dan daha yetişkin ve gizemlidir. "Nasıl"ın öz babasıdır, "neden"...
Bu satırlarda görmeye çalıştığımız şey, soruların, hayatımızı ve tabii ki başkalarının hayatlarını ne şekilde yönlendirdiğidir.
İnsanlar, sordukları sorularla birbirinden ayrılır bence. Soru sormak, her şeyden önce, kendine ve topluma yöneltilmiş ilgidir. Samimi olanı, sempati ve güven duygusu uyandırırken, fazlası muhatabını kaygı, şüphe, kimi zaman da kederli bir ruh haline sokabilir. O halde, var mısınız insanları ağırlıklı olarak sordukları sorularla tanımaya?
"Kim?"ciler, insan odaklıdır. Ancak insancıllıklarının en belirgin özellikleri olduğunu söyleyemeyiz. Özgüvenleri düşük, egoları ise yüksektir. İnsanları tanımaya, bilmeye yönelik ihtiyaçları, çoğunlukla benmerkezli ve savunma içgüdüsüne yöneliktir. Dedikoduculuğa varabilen merakları onları kıskanç ve kinci hale getirebilir. Gazeteciler, polisler, genellikle kimcilerden çıkar ya da meslekleri onları, sıkı birer kimciye çevirir.
"Ne kadar?/Kaç para?" cılar, tamamen benmerkezli ve analitik insanlardır. Materyalist oldukları için sebepleri (neden) değil, sonuçları değerlendirirler. Ölçülemeyen şeylere paha biçmekte isteksiz olduklarından, manevi değerlerle yolları nadiren kesişir. (Dindardan öte dinciler bu gruptan çıkar.) Politikacı ve işadamları, zaman zaman ortodoks bilim adamları, ağırlıklı olarak "Ne kadar?"cıdır.
"Nasıl?"cılar, paylaşımcı ve ilgili insan grubunu oluşturur. "Kim?"cilerin aksine, merakları insandan çok icraata yöneliktir. Son derece sistemci olan bu grubun insanı, hayatının anlamını yapım süreçlerinde bulur. Farklı fikirlere açık bilim adamı ve doktorlar, mucitler, mühendisler ve usta zaanatkarlar bu gruptan çıkar. Eğitimini çok ilerletmiş ve mesleğinde yeterli doyuma ulaşmış nasılcılar, nedencilere dönerler.
"Neden?"ciler, insandan çok sistemle ilgilenmenin insanın menfaatine olduğunu anlamış insancıllardır. "Kim" olduklarını diğer gruplardan önce keşfettikleri içindir ki, diğer grupların gönüllü rehberidirler. Bilgelik dolu merakları, onları sonuçları oluşturan nedenleri düşünmeye iter. Özgüvenleri yüksek, egoları düşüktür. Şüpheci, sorgulayıcı, empati kurabilen insanlardan oluşan nedenciler, "Kim"cilerin yarattıkları sorunlara çözüm ararlar. Ancak icraatın başında genellikle "Ne kadar?"cılar olduğu için önerileri tavsiyeden öteye gidemez. Hoş, sisteme çomak sokan "Neden?" cilerin bu durumda kelleyi kaybettikleri de görülmüştür. Dolayısıyla "Neden?" cilerin çoğu, eserinin meyvesini görecek kadar yaşamaz. İçe dönük, hafif melankolik sanatçılar, filozof ve yazarlar, "Neden?"cidirler.
İşte sordukları sorulara ve hayata kattıkları anlamlara göre temel bazı insan grupları...,
En dişi soru olan "Neden?", hayatın kaynağıdır. Felsefe, nedenin çocuğudur. Dolayısıyla bir toplumun medeniyet düzeyini "Neden?"cilerinin oranı; refahını ise "Neden?"cilerinin iktidara olan yakınlığı belirler. Gelişmiş toplumlarda sistem ön plandadır. Çünkü sistem, zaten insan içindir. O zaman kimi tanıdığınız değil, insan olmanız önemlidir. Dünyanın mazlum uluslarını çizmesinin altında inim inim inleten Amerika Birleşik Devletleri, iş kendi yurttaşına geldiğinde insan hayatını her şeyin önüne koyabilmektedir. Ne füzeler ne ekonomik hakimiyet! Bugün Amerika'yı süper güç yapan, budur.
Eğer devlet "Neden?"ci olur ve devletin yaşaması için insanı yaşatırsa, o takdirde "Kimlerdensin?", "Memleket nire?", "Yolculuk nereye?" soruları, o toplumda işitilmez olur. İşte o gün, her koyun kendi bacağından asılmaz, gemisini kurtarana da kaptan demezler. Çünkü gemi karaya ulaşmadan, deniz henüz son sözünü söylememiştir.
Acaba benim hayatımı düzenleyen temel unsur, bu sorulardan hangisi?
Aman, boş ver! Zaten ben durup dururken bu yazıyı neden yazdım ki?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.