Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış... Sokaktan geçenler yaşlı adamı hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve "Biraz beklemesini ve röntgen çekerek herhangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini" söylemişler.
***
Yaşlı bey huzursuzlanmış; "Acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. "Eşim huzurevinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.
"Eşinize haber iletir, gecikeceğinizi söyleriz" deyince, yaşlı adam üzgün bir ifade ile, "Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiçbir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.
Hemşireler hayretle "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün
onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.
Adam buruk bir sesle şöyle demiş: "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum."
***
Hayatta dört şeyi telafi edemezsiniz, attığınız taşı, söylediğiniz sözü, kaçırdığınız fırsatları ve kaybettiğiniz zamanı...
Tek teselli, pişman olmayacağınız bir hayat dilimini yaşamaktır, hem siz hem de yakınlarınızla mutlu, huzurlu, vefalı bir hayat...
Oysa, yakınları tarafından yıllarca aranmayan, sorulmayan yaşlılar biliyorum ben... Huzurevinin bir köşesinde terk edilmiş, anılarıyla başbaşa bırakılmış, ömrünün sonbaharında yalnızlığın pençesine bırakılmış yürekleri...
Sadece bayramlarla hatırlanmak için mi paylaşıldı onca yıl... Sadece sahte gülücüklerle geçiştirilmek için mi çekildi onca çocuk eziyeti...
Her çocuk, anne ve babadan geleceğe emanettir. Her anne-baba uykusuz geceleri, yıllar boyu çeker ama bir evlat, ebeveynlerine aynı hassasiyeti gösteremez.
Oysa, onlara çok şey borçluyuz.
Arkadaşımız Erkan Doğan'ın hazırladığı "Darüşşafaka" dizisi, yaşlıların günümüz Türkiyesi'nde daha huzurlu ortamlara kavuştuğunu ama yalnızlıklarının hiç bitmediğini anımsattı okuyucuya...
Her satırı, bir ders niteliğindeydi.
***
İşte onun için yaşlı adam, eşiyle birlikte soluduğu o güzel günleri hep yüreğinde yaşar.
Kimseyle paylaşamaz, çocuklarıyla bile... Nasıl güvensin?
Karısı kendisini hatırlamasa bile, o hep yanında olmalıdır.
İşte, aşkın tarifi de budur.
Yazımın girişinde okuduğunuz satırlar, internete dolaşan gerçek bir yaşam öyküsü...
Bizi, kendimize getirir mi acaba?
Dizilerden bir demet!
Görülen o ki, yeni sezonda da yerli diziler, tv yöneticilerinin "öngörüsüyle" rağbet görecek.
Bu konuda, ataktaki kanal atv... Yaz sezonunda "Unutulmaz"ı sürdü, tutunca eylülden sonraya da planladı.
Ve geçen hafta üç yeni yapım art arda: "Ey Aşk Nerdesin", "Aile Saadeti" ve "Es-Es"...
İlk bakışta üç dizide, güçlü bir akıcılığa sahip... Özellikle "Aile Saadeti" ilgi çekici, Yetkin Dikinciler'in oyun gücüyle de izleyiciyi kışkırtan bir yönü var.
***
Kanal D ise yazın "Geniş Aile"yi tutturdu, yeni sezonda da var, eminim. Şu an çekimleri süren "Hanımın Çiftliği" ise, biten Asi'nin yerine gelecek, iddialı bir yapım...
Star ise "Aile Reisi"ni benimsetti, ismini açıklamadığı iki yeni dizi daha ekrana sürecek.
Fox, TRT 1 ve Show ise, gizli ve ısrarcı bir konumda... Özellikle Show'un "Kurtlar Vadisi" ekibiyle yeniden anlaşması, dizinin tiryakilerini sevindirdi.
Fox, sürümünü yeni yaptığı "Uygun Adım Aşk'tan umutlu, ardından "Ömre Bedel" ile sükse yapacak gibi...
Sözün özü, yeni yayın döneminde, yine müthiş bir yarış izleyeceğiz.
İyi bir öneri
Özgür Aras ismi size tanıdık geldi mi bilmem ama biz gazeteciler iç içe geçmiş dünyamızda, bilgileri paylaştığımız insanları tanırız, biliriz.
Özgür, müzik ve televizyon dünyasında tanıdık bir sima... Birçok şarkıcının albümünde emeği, fikri, çabası var.
Gösteri dünyasında tanımadığı yok. Bu yüzden tiyatro, sinema ve müzik aleminde ne olup biter, o bilir.
İyi dostlukları vardır, güvenilir olduğu için işleri hiç aksamaz.
Çocukluğundan beri yaratıcı, işbilir ve çalışma hayatında olan biri Özgür Aras...
***
Onunla tanışıklığımız, internet marifetiyle ya da kargoyla... Sürekli "iletişim" halindeyiz. Gösteri dünyasındaki pek çok haberi alırım ya ondan, ya da ekibinden... Sesini duymadım, yüzünü bir-iki kez ekranda gördüm, bir sohbet programında...
O kadar.
Yani, benim için medya kültüründe, ismi olan, sözünün eri, samimi bir genç Özgür Aras...
Önceki gün yine bir kargo geldi ondan... Ancak bu kez bilgi, CD ya da belge değil; bir kitap...
Özgür, "Güzel Günler Zorlu Yollardan Geçer" adıyla bir kitap kaleme almış...
Dünden bugüne tüm yaşadıklarını, zirveye nasıl tırmandığını, organizatör olarak geldiği noktayı, iş dünyasıyla, şarkıcılarla, medyayla ilişkilerini birebir, edebi kaygılardan uzak, konuşma diliyle aktarmış kitabına...
***
Diyor ki, "Kitap, iş yaşamım ve özel yaşamım konusundaki inançlarımın, temel kural ve ilkelerimin bir derlemesidir. Kitapta yer alan bilgilerin işinizde ve kariyerinizde daha büyük başarılar elde etmenize ve daha büyük bir doyuma ulaşmanıza yardımcı olacağına eminim."
Bence iyi bir öneri.
Özellikle, evinde oturup ayağına iş gelmesini bekleyen gençler için, yaratıcı yönlerini ortaya çıkarmak adına...
