Hürol Dağdelen

Tehdidin erkeği kadını, olmaz

Hani bir süre önce bir araştırma yapılmış ve İzmir'in erkeklerinin cinsel açıdan "en güçlü" oldukları belirlenmişti ya, şimdi onu baltalamak için, internet sitelerinde bir haber dolaşıp duruyor.
Üstelik kadınlar açısından çok önemli bir "ayrıntıyı" atlama pahasına, yine İzmir'in erkekleri üzerine planlanmış...
Bu, bir dönem popüler olmanın bedeli belki de...
***
Söz konusu araştırmaya da "TÜBİTAK" destek vermiş...
Haber sitelerine göre, İzmirli erkekler "cinsel manada" bu kez büyük bir tehlike yaşıyor.
Nedeni, Büyük Menderes Nehri'nde ortaya çıkan kimyasal maddeler... Uzmanlara göre bazı kimyevi maddelerin canlıların cinsellikleri üzerinde olumsuz etkileri var. Bu, erkeklerde işlev bozukluğu ve cinsiyet değişikliklerine, dişilerde ise hormonal değişimlere yol açıyor.
***
Proje yöneticisi ve EÜ Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Orhan, araştırmada ortaya çıkan önemli bulguları şöyle açıklıyor:
"Pestisit olarak adlandırılan tarım ilaçları, Söke Ovası'nda halen yoğun olarak kullanılıyor. Yaydığı yüksek zehir nedeniyle ülkemizde de yasaklanan bu maddeler, kimyasal açıdan çok dayanıklı maddeler oldukları için doğada ve insan dokusunda uzun yıllar yok olmamakta... Bu kimyasal maddeler, yağda çok zor çözündükleri için canlıların, bu arada insanların da yağ dokularında birikiyor ve yağ dokusu çok az kanlandığı için burada uzun yıllar kalabiliyor. İlaç 1950'de yasaklanmasına rağmen, halen insan dokusunda izlerine rastlanıyor."
Büyük Menderes Nehri'nde yaşanan kirliliğin besin zinciri üzerindeki etkilerinin çok çarpıcı sonuçları olabileceğini bildiren Doç. Dr. Orhan, bu ilacın canlıların üreme sistemleri üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirtiyor.
***
Konu aslında bu; ama medya "İzmirli erkeklerin cinsel gücü tehlikede" tarzında yansıtıyor haberi...
Oysa kadınlar da büyük tehlike altında. Üstelik ilacın, kadında meme kanseri riskini artırdığı da belirlenmiş...
Yani burada söz konusu olan, erkeğin de kadının da, cinsel açıdan tehdit altında olması...
Çünkü tarlada da kadın ve erkek omuz omuza çalışıyor. Bu nedenle yaşadıkları tehlike de ortak...
***
Medya gücünü, asıl sorunu ortaya koymak yerine, hedef saptırma yolunda kullanırsa, gerçeği nasıl göreceğiz? Asıl sorun bu...
Bir taşla iki kuş!
Tam da bu söyleme uygun gelişme televizyon dünyasında yaşanıyor son günlerde...
"Elveda Rumeli"den "Balkan Düğünü"nün doğuşu gibi.
Ekip ayın ekip, oyuncular da...
Tek fark; Elveda Rumeli, bir iki simge isim (örneğin Erdal Özyağcılar) etrafında yenilendi, yani yeni ve genç bir kuşak doğdu.
Elveda Rumeli'yi sevdiren ama yeni yayın döneminde kendilerine yer bulamayan oyuncular da, Balkan Düğünü'nde, bir-iki yeni oyuncunun (örneğin Özgür Çevik) etrafında kenetlendi.
Demem o ki, yapım ekibi, bir taşla iki kuş vurmuş vaziyette... Ve bu durum, Türk televizyonlarında ilk kez yaşanıyor.
Oyuncu değiş tokuşu, bir başka Makedonya öyküsünün fitilini ateşliyor.
***
Yeni bir öykü, yeni bir heyecandır aslında; "Balkan Düğünü"nde öyle... Daha ilk bölümde sardı izleyiciyi...
Bence tutar, ancak Show yayın gününde ısrarcı olmalı.
Bu arada, Elveda Rumeli'de bir sıkıntı olduğu da gözden kaçmıyor, senaryo yürümüyor sanki...
Dizi çok yavaş ilerliyor.
Bir iki sahnede; Mustafa Kemal'in gençliğini göstermek, Mustafa'yı tüm Makedonya Türk'ünün kahramanı yapmak, Sütçü Ramiz'in garipliklerini artırmakla yeni izleyici kazanılmaz.
Dizinin en önemli oyuncusu Şebnem Sönmez yani nam-ı diğer Fatma olmayınca sanki birçok şey eksik gibi...
Sütçü Ramiz'in oyunculuk dersi veren karısı, dopdolu bir kimlikti, kaybedilmesi hata...
***
Sonuç olarak, ekranda Makedonya havası ikiledi. Bakalım Balkan Düğünü, Elveda Rumeli'nin başarısına ulaşabilecek mi?
Bu, şu açıdan önemli..
Elveda Rumeli'nin artık son sezonu...
Yeni macera tutarsa, televizyon Makedonya'dan daha çok sebeplenir, yoksa başka bir mecraya bulaşır.

Çocukların kanlı oyunu

Bu, bir gazetenin haber başlığıydı önceki gün... İzmir'de iki çocuk otobüs durağında bekleyen yaşlı bir kadına, bilye savuran tüfekle ateş etti ve yaraladı.
Benzer bir olay, bir önceki gün de yaşanmıştı.
Haber hakkında genel yorum, çocukların şiddete yönelen bilgisayar oyunlarının etkisinde kalmış olması yönünde...
Haklı bir görüş, hiç itirazım yok.
***
Ancak sadece bilgisayar oyunu mu... Ya ekrandaki şiddet yüklü diziler, anne-babaların güç kullandığı kavgalar ve bu tür oyuncak silahları satan esnafın hiç mi suçu yok?
Bildiğim bir şey var, uzun süredir de gözlemlediğim...
Çocuklarımızı yavaş yavaş kaybediyoruz.
Para için, reyting uğruna...
Onların yüreklerinde artık sevgi ve saygı değil, şiddetin tohumları yeşeriyor.
Gözümüzün içine baka baka hem de.
Gerçeği görmek için, daha ne kadar bekleyeceğiz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.