Cennet bir köşe nasıl harcanır?

Kıyılarımız lağım kokuyor.
Sahiller pislik içinde...
Pansiyonların hali içler acısı...
Tarihi zenginlikler "içine edilmiş" halde, zavallı.
***
Yeşile düşman, maviye kin dolu, bir insan güruhu olduğumuzu düşünüyorum çoğu zaman...
Dünyanın birçok ülkesinde tarihi mekanlara özen gösterilip turistler için özel turlar düzenlenirken, biz birçok yerde utanç içindeyiz.
Ne turist getirmesi, gerçekleri "saklamakla" meşgulüz.
Yıllardır, eğitim aldığımız halde, uyarı levhaları konduğu halde, piknik yaptığımız alanlar çöp içinde, deniz kıyıları ise pislikten görünmüyor.
Bir de üstüne turistlere kazık atıp, "Bir daha ülkemize ayak basmasına engel oluyoruz."
Onun için ne kendileri geliyor ne de dostlarına öneriyorlar, bu güzelim ülkeyi...
Ertesi yıl da, devletten aman diliyor işletmeler, "Bu sene turist yok, zarardayız, tesisimi korumak için, iki yıl ödemesiz kredi verin" ukalalığıyla...
Denizi kirleten biz, o kirli denizi turiste pazarlaya çalışan da...
***
Ve de dün gördüğüm haber...
Bu artık, turisti batlalamakta son perde!
Muhabir arkadaşımız Adem Ülker, bir ülke gerçeğini ortaya çıkarmış...
Marmaris'in Selimiye köyünde, foseptik atıklarının denize sızdığı belirlenmiş...
Yazık, günah.
Selimiye'yi şöyle hatırlayın: Dünyanın cennet köşesi olarak verilmişti, medyada...
Övgüler düzülmüştü.
Hatta Başbakan Erdoğan, Bill Gates ve Abramoviç'in gözdesi olmuştu.
Herşeyin ötesinde, turiste güvenle sunabileceğin, gurur duyabileceğin bir doğal harikasıydı.
Denizi güzel, havası boldu.
Şimdi katliam yapılıyor, insan eliyle...
Marmaris'in en çok turist çeken köyünde, bir kanalizasyon sisteminin olmayışı abesle iştigal...
İşin daha da vahimi, bu köye komşu diğer tatil yörelerini de aynı tehlike bekliyor.
Bahanesi, SİT alanı olması... Bu yüzden kanalizasyon yapılamıyormuş...
Yetkililerin, mantıklı bir çözümle gelindiğinde, engel olacağını hiç sanmam.
Koruma Kurulu yetkililerine danışın, derdinizi anlatın, bu cennetin yok olmasına izin vermeyin.
SİT tutumunda diretirse, bu kez de onlara yuh olsun.
Onlar orada bir değere sahip çıkmak için oturuyor. Çözümsüzlüğün tarafı değil, bilakis çözümden yana olmalılar.
***
Beyler, beyler, Tanrı'nın armağan ettiği bu cennet köşeleri, imha etmeye kimsenin hakkı yok.
Namaz kıldığımız gibi, oruç tuttuğumuz gibi, Hac'ca gittiğimiz gibi önemsemeliyiz bu Allah'ın yarattığı güzellikleri...
Onu da yitirirsek, ne yanıt vereceğiz bir gün çocuklarımıza...
Bencillik bir yere kadar, daha ötesi insanlık suçudur, unutmayın.
Aşk ve arkadaşlık karşılaşırsa...
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk, kendinden emin bir şekilde sorar; "ben senden daha samimi ve daha cana yakınım. Sen niye varsın ki bu dünyada?"
Arkadaşlık cevap verir "Sen gittikten sonra bıraktığın gözyaşlarını silmek için..."
O halde bütün sevdiklerinize ithafen şunları göz önünde bulundurun:
Eğer bu sabah hastalıklı değil de sağlıklı uyanmış iseniz, bir hafta sonrasını göremeyecek olan bir milyon insandan daha şanslısınız.
Bir harp tehlikesi ile işkence görmek ihtimali ile ve sağ kalma korkusu ile karşı karşıya değilseniz, 500 milyon insandan daha iyisiniz.
Buzdolabınızda yiyeceğiniz, üzerinizde elbiseniz, başınızı sokup uyuyabileceğiniz bir eviniz varsa, dünyadaki insanların çoğundan daha zenginsiniz.
Bankada ve cüzdanınızda para varsa, dünyanın en imtiyazlı yüzde 8'i arasındasınız...
Anneniz, babanız sağ ise ve boşanmamışlarsa, siz bu dünyada nadir kişilerden birisiniz.
O halde:
Paraya ihtiyacın yokmuş gibi çalış..
Kimse seni üzmemiş gibi sev..
Kimse seni seyretmiyormuş gibi danset..
Kimse seni dinlemiyormuş gibi şarki söyle..
Cennet dünyadaymış gibi yaşa..
Kadın, hiçbir şeyi unutmaz!
Son günlerde "Yedi Kocalı Hürmüz'deki kuşçu tiplemesiyle gündeme gelen ve olumlu eleştiriler alan Haluk Bilginer'in keyfi yerinde...
NTV'de ekrana gelen Gece Gündüz'e, dahası Yekta Kopan'a konuk olan Bilginer, diziden dem vururak ilginç bir saptama yapmayı da ihmal etmedi. Sözlerinde erkeklere hoş bir uyarı vardı:
***
"Kadın hiçbir şeyi unutmayan bir varlık... Bu onların meziyeti. "Söylediğiniz her şey kadın tarafından bir gün aleyhinize delil olarak kullanılacaktır, unutmayın. Erkeklere sesleniyorum. Her kadın yapar bunu. Bu kötü bir şey değildir. Kadınların bizde olmayan ekstra bir meziyetine, yeteneğine aslında bir atıf yapıyoruz burada. Kadın zihni unutmaz ve unutmamak zorunda. Kadın olduğu için unutmamak zorunda. Erkek neyi ne zaman söylediğini bile unutmuştur, o hatırlatıldığında. Biz onlara iltifat ediyoruz. Erkekleri de uyarıyoruz, söyleyeceğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir."
***
Düşününce, doğru söze ne nedir? Ağzına sağlık Haluk usta...
O duruş, o bakışlar...
Özcan Deniz, son yıllarda oyunculuk yeteneğiyle öne çıkan, bu yönüyle benim çok beğendiğim bir yıldız...
Üstlendiği her rolün hakkını veren, sert bir karakteri canlandıracaksa, onun ruhunu izleyiciye aktaran, Alain Delon'vari delice bakışlarıyla buna artı kimlik ekleyen, bu açıdan birçok meslektaşından daha başarılı bir oyuncu...
Bir ayrıcalık oldu, Özcan Deniz'i izlemek...
***
"Asmalı Konak"la başlayan bir oyunculuk süreci, çok şey katmış Özcan Deniz'e...
Kendini sürekli yenileyen, oyunculuğunu iliklerine kadar hisseden Özcan Deniz, yeni dizi Samanyolu'nun ilk bölümünde de, öykünün herşeyi olabileceğini gösterdi.
O duruş, o bakışlar, kimsede yok.
atv, Samanyolu'nda ısrar ederse, çok şey kazanır. Öncelikle Özcan Deniz'in oyunculuk gösterisini izletir izleyicisine...
Bu da, çok şey.