Fark yaratmak...
İnsan olmanın temeli de bu değil mi?
Fark yaratmak, onun için adım atmak... Süregiden yaşam boyunca, insanın sevdiklerini daha iyi anlamalarını sağlamak...
İşin değeri budur.
İnsanı insan yapan bu doğru uyarıyı ve temel yaşam felsefesini sizlerle paylaşmak istedim.
İçimize kapandığımız bugünlerde, o kadar çok ihtiyacımız var ki...
Yazanın, ellerine sağlık...
***
Öğretmen, lise son sınıf öğrencilerinin her birine, kendisinin ve başkalarının hayatında yarattıkları farkı onlara söyleyerek ne kadar değerli olduklarını ifade etmeye karar verdi. Her öğrenciyi birer birer sınıfın önüne çağırdı. Önce onlara kendisi ve sınıf için nasıl fark yarattıklarını söyledi. Her öğrenciyi özel olarak takdir etti. Sonra her birinin göğsüne altın harflerle yazılı 'Ben Fark Yaratan Bir İnsanım' yazılı mavi bir kurdele taktı.
***
Sonra, takdir edilmenin toplumda nasıl bir etki yaratacağını görmek için bir ders projesi gerçekleştirmeye karar verdi. Her öğrenciye üç kurdele daha verdi. Kendi çevrelerinde bu takdir seremonisini yapmalarını söyledi. Bir haftanın sonunda öğrenciler sonuçlarıyla birlikte sınıfta sunum yapacaklardı. Sınıftaki çocuklardan biri bir şirkette alt derecede yönetici olarak çalışan bir adama gitti. Ona kendisine kariyer planlamasında yardımcı olduğu için şükran duyduğunu söyledi ve göğsüne mavi kurdele taktı. Sonra ona iki kurdele daha verdi. 'Takdir etmekle ilgili bir sınıf projemiz var' dedi. Onun da takdir ettiği bir kişiye gidip göğsüne mavi bir kurdele takmasını ve üçüncü kurdeleyi ona verip onun da aynı şeyi bir başkasına yapmasını söyledi. Takdir seremonisi böylece sürüp gitmeliydi. Genç yöneticiden kendisini de sonuçtan haberdar etmesini rica etti.
***
Aynı gün akşama doğru, genç yönetici, üst düzey yöneticisinin odasına gitti. Üst düzey yönetici asık suratlı ve huysuz bir insan olarak tanınıyordu. Genç adam, yöneticisine oturmasını rica etti ve yaratıcı bir dehaya sahip olduğu için ona hayranlık duyduğunu ifade etti. Yönetici şaşkınlık içindeydi. Genç yönetici mavi kurdeleyi göğsüne takmak için izin istedi. Şaşkın vaziyetteki üst düzey yönetici 'Tabii, olur' dedi.
Genç yönetici mavi kurdeleyi, patronunun ceketine, yüreğinin üzerinde bir yere taktı. Üçüncü kurdeleyi de ona uzatarak, "Bana bir iyilik yapar mısınız? Bu ekstra kurdeleyi alıp, takdir etmek istediğiniz birinin göğsüne takar mısınız? Bu kurdeleleri bana veren liseli çocuk bir okul projesi hazırlıyor ve takdir seremonisinin insanları nasıl etkilediğini araştırıyor" dedi.
***
O akşam, üst düzey yönetici evine geldi ve on dört yaşındaki oğluna kendisiyle konuşmak istediğini söyledi. "Bugün başıma bir şey geldi. Ofisimde oturuyordum ve genç yöneticilerimden biri odama girdi. Bana hayranlık duyduğunu yaratıcı bir deha olduğum için bana mavi bir kurdele taktı. Düşünebiliyor musun? Benim yaratıcı bir deha olduğumu düşünüyor. Sonra üzerinde 'Ben Fark Yaratan Bir İnsanım' yazan bu kurdeleyi ceketime, yüreğimin tam üzerine iliştirdi. Bana fazladan bir kurdele verdi ve benim de takdir ettiğim birisini bulmamı söyledi. Eve gelirken arabada kurdeleyi kime takacağımı düşünüyordum ve seni düşündüm. Seni takdir etmek istiyorum" dedi.
***
"İş hayatında günlerim çok yorucu geçiyor. Eve geldiğimde sana pek fazla ilgi gösteremiyorum. Bazen sana okul notların iyi olmadığı ya da odan çok dağınık olduğu için bağırıyorum, ama bu akşam, seninle beraber olmak istiyorum ve sana hayatımda nasıl fark yarattığını söylemek istiyorum. Annen ve sen hayatımdaki en önemli insanlarsınız. Sen harika bir evlatsın ve seni seviyorum!"
Çocuk şaşkınlık içindeydi ve ağlamaya başladı, ağlıyor ağlıyordu. Ağlamasını durduramayarak hıçkırıklara boğulmuş, katıla katıla ağlıyordu. Tüm bedeni hıçkırıklarla sarsılıyordu. Gözyaşları kucağına damlarken, başını babasına doğru kaldırdı, titrek bir sesle, "Ben de yarın intihar etmeyi planlıyordum baba. Çünkü beni sevmediğini düşünüyordum."
Babanın takdiri, çocuğun hayatında büyük fark yaratmıştı. Yaşamla ölüm arasında bir fark...
***
İşte bunun için bugün fark yaratan insan ol. Sevdiklerini, hatta çok yakından tanımadığın halde takdir ettiğin kişileri takdir etmek için adım at. Çünkü takdir edilmek yaşama sevincini ve gücünü artırıyor.
Bravo Şahan
Ülkemizde komedi denilince akla gelen iki isimden biri olan Şahan Gökbakar, Ömür Gedik'in sunduğu 'Cinemania' programında ilginç açıklamalar yaptı.
Bir kere şu doğruya değindi Gökbakar, "Türkiye'de sadece iki komedyen yok. Şafak Sezer de önemli ve değerli bir komedyen. Yılmaz Erdoğan da... Bence çok önemli ve değerli bir mizah kalemi. Dolayısıyla sadece ben ve Cem Yılmaz varmış da bu 2 kişi bütün bu döngüyü sağlıyormuş gibi bir durumun içerisinde olmak istemiyorum. Bu haksızlık" dedi.
Nefis bir saptama. Dahası bir oyuncunun, meslekdaşının hakkını korumak adına yaptığı önemli bir çıkış...
***
Çünkü son yıllarda medya, Cem Yılmaz'la Şahan Gökbakar'ı birbirine düşürmeye çok çalıştı. Elinden geleni ardına koymadı.
Cem Yılmaz kimi zaman bu dolduruşa gelse de, Şahan hep mesafeli durdu, medyanın istediği kozu onlara vermedi.
Sürekli, "İkimizin de mizanh anlayışı farkı. herkes saygı duymalı" dedi.
Önceki akşam da bu tartışmaya son noktayı koydu:
Cem Yılmaz'la medya yoluyla beni karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Ben bu oyuna gelmem. Cem Yılmaz'a da bu yolla asla yanıt vermem."
Bravo Şahan, oyuna gelmediğin için...
SÖZÜN ÖZÜ
İyi olan tek şey bilgi ve kötü olan tek şey de cehalettir.
Sokrates
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.