• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Önce insan sonra sanatçı olabilmek... HÜROL DAĞDELEN

Önce insan sonra sanatçı olabilmek...

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Mart 2010, 18:40
Türk insanı, hep şu kavramlar arasında sıkışır kalır yıllardır, sanatçı-oyuncu, sanatçı-şarkıcı...
Medya da bunu sürekli "körükler". Çünkü basının genelinde, magazine bakanların çoğu sanatçı ile şarkıcıyı hep aynı kefeye koyar, işlerine böyle gelir çünkü...
Ahbap-çavuş ilişkinin bir sonucudur bu...
"Bak haberimi yaparken, beni sanatçı yaz" diyen binlerce sıradan isim bilirim ben...
Sesinin ya da fiziğinin güzel oluşu öne çıkarılınca, "sanatçı" tacını takmak ister, yerden bitme...
Oysa kazın ayağı öyle değil.
***
Türkiye, şu birkaç gündür, uyuşturucu kullanmasıyla gündeme gelen megastar Tarkan'la yatıp kalkıyor.
Adam suçlu, güçlü... Gençlere kötü örnek olması bir yana, kendisini öyle bir şişirmişiz ki, her suçlamaya bir kulp da buluyor.
Bir habere göre önce "şoförüm içmiştir" diye savunuyor kendisini, sonra da polis sorguda bastırınca "Evet ben kullanıyorum ama gençlere kötü örnek olmak istemedim" deyiveriyor.
Kaçışın bir başka yolu.
İşte bunun adı sanatçı, hem de "Megastar!"... Oysa mertlik nerede; bir öyle, bir böyle...
Son skandalı da "Sanatçı olmasaydım, polis olmak isterdim" lafı... Belli ki, polisle ara sıcak yapmak istiyor.
Deniz Seki bile, bu kadar kıvırtmadı yahu...
Oysa sanatçı duruşu bu değil...
***
Sanatçı önce toplum içindir. İlkeleri vardır, bir yaşam stili, hayata bakışı, toplumsal önceliklere sahip çıkışı gibi...
Örneğin birkaç gün önce, 50. sanat yılını kutlayan Müjdat Gezen... Türk komedi sanatçının kuşkusuz en önemli isimlerinden biri...
Bir duayen, bir marka...
Tüm sevdikleri onunlaydı o gece... O ise her zamanki gibi mütevazı, her zamanki gibi sevecen...
Televizyondan izlerken onu, gözlerim doldu bir an... Hele şu sözlerine:
"Ben kendi halimde bugünlere gelmiş biriyim. Hiç öyle iddialarım yok. Benim hayatımda her şey kendiliğinden oldu, hiç hırsım olmadı. Yavaş yavaş her gün bir tuğla koya koya geldik 50. yıla. Vallahi nasıl oldu ben de çok anlamadım. Beni sevmelerinin sebebi belki şu olmuştur, ben insanları çok sevdim. Yani bir gün bir laf söylemiştim o hoşuma gidiyor, ben hayatım boyunca insan biriktirdim."
Bu önce insan, sonra sanatçı olmanın tam ifadesi... Yani şu ünlü sözün, sanatçı boyutu; "Önce insanım, sonra sanatçı"
***
Müjdat Gezen, sanatı dolu dolu yaşayan bir isimdir, yıllarca... Sadece kendisi için değil gençler için de hep bir "önder" oldu, iyi bir "hoca" oldu. Okul açtı, binlerce gnç ismi yetiştirdi, meslektaşlarına sahip çıktı.
Özel bir insan gerçekten... Yıllar önce, babamın görev yaptığı bir tatil merkezinde tanımıştım onu... Fuar için gelmişti İzmir'e; bir imza aldığımı hatırlıyorum ondan... Bir de, tatil merkezinin tüm personeline insanca yaklaşımını...
Geçen gün, görüşlerini, fikirlerini saygıyla dinlediğim, Türkiye'nin düşün adamlarından Emre Kongar, onun için yazdığı bir yazıyı bakın nasıl bitirmiş:
***
"Müjdat Gezen'in en 'büyük sırrı', kendisinin 'Sanatçı Evi' dediği, yaşlı ve bakıma muhtaç sanatçılar için işlettiği bir huzur ve sağlık merkezidir. Ben sadece, burada sekiz doktorun görevli olduğunu biliyorum.
Bir de kimseden para alınmadığını.
Atatürk, tiyatro sanatçıları için, 'Efendiler... Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat, sanatçı olamazsınız. Yaşamlarını büyük bir sanata adayan bu çocukları sevelim' demişti.
Her sanatçı Müjdat Gezen olamaz."
***
Son sözüm, gazeteci dostlarıma, lütfen artık, "sanatçının" farkına varalım. Lütfen birilerinin de gazına gelmeyelim.
Zira güneş, balçıkla sıvanmaz.

GÜNÜN SÖZÜ
Elin yaptığı her şeyi ancak bir başka el yıkabilir.
Schiller

Kemal hoca...
Yıllardır aynı çatı altında görev yaptığın bir insanın vedası, hüzünlü bir an gerçekten...
Hele bu kişi, acı, tatlı birçok olayı paylaştığın, bir ağabey, bir üstad olan Kemal Önderoğlu ise...
Kemal Önderoğlu okurlarının "Kemal Hoca"sı oldu yıllarca, bizim için de... Birçok sorunu paylaştı, yardıma koştu, dostlarıyla kurduğu diyaloğu, kendisinden destek isteyenlerle paylaştı.
Olaylara karşı farklı bir yaklaşımı vardı, kendi tarzını yaratmıştı.
***
Aralıksız 16 yıl görev yaptı Yeni Asır'da; bir gazeteci için uzun bir süreç... Anılarla, olaylarla, insanlarla yüklü bir zaman dilimi...
Ancak herşey gibi onun da bir sonu geldi. Hepimizin bir gün yaşayacağı, "ayrılık anını" o da tattı.
Bir farkla... Bu kez 22 yıldır çalıştığım gazetemin bir vefa duygusuyla...
Önceki gün, kendisi için düzenlenen bir törenle, tüm çalışma arkadaşlarının alkışlarıyla veda etti Yeni Asır'a Kemal Hoca...
Bir gazeteci için özel bir andı bu... Yeni Asır'da da bir ilk... Çünkü, bugüne değin ayrılanlar için, tören yapıldığına hiç tanık olmadım gazetemde...
Kimi veda bile etmeden gitti, kimisi de soğuk bir tokalaşma ile...
Ama Kemal Önderoğlu sevgi apoletlerini taktı yüreğine, öyle veda etti.
***
Kemal Hoca'ya bizim de küçük bir sürprizimiz vardı; bir fotoğraf, bir armağan...
Onunla geçen 16 özel yılı anımsatsın diye...
Güle güle Kemal Hoca, yüreğimiz her zaman seninle...

BİRAZ DA GÜLELİM
Bektaşi on parasız kalmış, ne yapsın, camiye gitmiş, herkesle birlikte duaya başlamış:
- Ey koca Allahım, bana para ihsan eyle ki doya doya bir rakı içeyim.
Yanındaki softa duayı işitince köpürmüş, Bektaşi'ye:
- Behey dinsiz imansız, demiş, Allah'tan rakı parası istemeye utanmıyor musun?..
Bektaşi softaya sormuş:
- Peki, sen Allah'tan ne istiyorsun?
Softa:
- İman...
Bektaşi:
- İyi ya, demiş, herkes kendinde olmayanı ister.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.