Kentlere kimlik kazandıran, toplumdur. O toplumu harekete geçiren de çağdaş yaşam biçimi, fikir özgürlüğü ve dayanışma olgusudur.
Bu yüzden yaşadığı çağın üstünde düşünen, geleceği gören toplumları oluşturan bireyler de özellikle kültür-sanat ölçeğinde sık sık biraraya gelir, eğlenir, önerir, birlikte olmanın keyfini çıkarır, yaratıcılığı özendirir...
Bakın, şu günlerde gidin bir Avrupa kentine, sizi bir şenlik karşılar; sanatçılarla halkın buluştuğu, birlikte düşünüp "toplumsal bilinci" yaşadıkları bir süreçtir bu...
***
Yıllardır sürüp giden bir etkinlik var İzmir'de, Alsancak şenliği... Bu yıl dokuzuncusu gerçekleşiyor. İzmir'in vitrini olan, bu özel ve tarihi bölgede, her köşe, her cadde, her sokak cıvıl cıvıl... İnsanlar neşe içinde...
Sergiler, konserler, gösteriler art arda.. İşin en güzel tarafı, insanlar mutlu...
Konak Belediyesi'nin, Alsancak Koruma ve Güzelleştirme Derneği ile işbirliği içinde düzenlediği etkinlik, insan için çok özel bir duyguyu da anlatıyor bana; el ele verince mutlulukların yaşanacağını...
Çevrenizi sürekli gülen çocukların saracağını...
***
Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, şenliği tanıtım toplantısını Sevinç Pastanesi'nde yaptı. Bu yıl Sokak Oyunları Festivali'nin de şenlikte yer alacağını duyurdu ve şöyle dedi: "Çünkü biz o sokak oyunlarıyla büyüdük. Saklambaç, seksek oynamak, ip atlamak bizi çocukluğumuzda sosyal yaşama taşıyan en önemli unsurlar oldu. Onlar sayesinde acıları paylaşmayı, mutlu günlerimizde gülmeyi öğrendik. Toplumsal değerlerimizi gelenek ve göreneklerimizi bugünlere kadar taşıdık. Bu tür ayrıntıların olması benim için mutluluk kaynağıdır."
***
Hay ağzına sağlık başkan... Bilir misin, birkaç gün önce aklımdan ne geçmişti: "Keşke arkadaşlarımla bir araya gelsem de, onlarla saklambaç oynasam, öyle ihtiyacım var ki çocukluğuma dönmeye..."
İşte bu şenlik, çocukluğa dönmenin tam ortasında...
Var mısınız, o coşkuyu yaşamaya...
İşte bunun için bu şenlik uluslararası olmalı, dünyaya taşınmalı... Başkan Tartan'ın da öyle bir niyeti var, sanırım.
Umarım gerçekleşir, umarım engelleri aşar.
Dostluk köprüleri atılınca...
Ülkeler arasında dostluklar geliştikçe, toplumsal yaklaşım artıyor, karşılıklı görüş alışverişi, teknik işbirliği, birebir yakınlaşma öne çıkıyor.
Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, geçen gün ekranda yaşandı. İzmir'den yayın yapan TRT'nin Turizm ve Belgesel Kanalı'nın konukları, Suriye'den gelen meslektaşlarıydı. "Kuşbakışı" adlı programa katılan konuklar, Türkiye ile ilgili fragman hazırlamak için, İzmir'e geldiklerini ve TRT'yi tercih ettiklerini söylediler.
***
Suriyeli ekip anladığımca, "Kuşbakışı" programının bir benzerini ülkelerinde gerçekleştirecek. Suriye Devlet Televizyonu Uydu Kanalı Müdürü Tamim Dewihi diyor ki: "Ülkemizde de aynı isimde yayınlanacak olan Kuşbakışı yarışma programlarında ödül kazanan Türk seyircisi Suriye'de, bizim seyircimizde Türkiye'de konuk edilecek."
Bu hoş ve mantıklı bir işbirliği... Çünkü, benzer kültürel geçmişi olan iki ülke, yıllarca birbirine düşman gibiydi.
Dostluk köprüsünün atılması, işbirliğini hızlandırdı.
***
TRT Turizm ve Belgesel Kanalı Koordinatörü Hüdai Yılmazkan tarafından ağırlanan Tamim Dewihi, Mourad Al-Nattour, Najwa Orman, Hussein Mo'sarani, Alaa' Al-Dein Bou Ali ve Ajfan Razouq televizyon programlarından, canlı yayın ve teknik konular hakkında bilgi almış...
Bu yayıncılıkta, tecrübeye inancın bir sonucudur.
Konuklar, İzmir'i gezme imkanı da bulmuş. Şu sözleri çok hoştu: "Türk insanı çok candan ve misafirperver. İki ülkenin kültürel yapıları birbirine çok benziyor."
Ne diyelim, dostluk güzel şey.