Çocukların kalbini kazanmak, iki oyuncakla sevindirmek, yanağına öpücük kondurmak ya da omuzlarında taşımak değildir.
O sevgi daha derinlerde...
Yani yeteneklerini keşfedip ruhunu okşamakta...
Bunu yaparsak, bize yüreğini açar, güvenir ve kendini geliştirir.
Bu seçeneği uyguladığımız sürece karada ölüm yok, başarıları art arda gelecektir.
Hem yeteneğinin farkında olacak, hem de gücünü görecektir.
***
Bunu, Çağan Irmak'ın harika filmi "Babam ve Oğlum"daki bir sahne çok iyi anlatır.
Babası ölünce içine kapanan torununu hayata döndürmek için çabalayan dedesi, bir gün ona en değer verdiği, hatta sandıkta sakladığı video kamerasını hediye eder, oyalansın diye...
İşte o duyarlı tavır, gelecekte başarılı olacak bir yönetmenin alt yapısını oluşturacaktır.
Çoğu zaman, hayat akışı içinde çocuklarımızın kimi yeteneklerini görmezden geliriz.
Çünkü böyle bir gelenek yok bizde...
Oysa bu öyle önemlidir ki...
***
Onun için, önceki gün gözüme çarpan bir haber çok mutlu etti beni, bir an filmdeki o sahneye dönüverdim, mutlu oldum.
Haberin özü şu:
Bornova Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Merkezi, yaşları 14-17 arasında değişen çocuklara birer kamera vermiş ve "Haydi ilk filminizi çekin" demiş...
Üstelik çocuklar, buluğ çağında.
Derya Efe'nin koordine ettiği atölye çalışmasının bir parçası olan "İlk filmim projesi" sonucunda senaryo yazımından çekimlere, yapımdan oyunculuğa kadar tüm aşamaların çocuklar tarafından gerçekleştirildiği bir film ortaya çıkmış...
Adı, "=?"... Tam çocukça ama yaratıcı.
***
Haberi okuyunca ne kadar keyif aldığımı tahmin edemezsiniz.
Nedeni şu:
Şimdi o çocuklar var ya, bütün kötü alışkanlıklardan uzak yaşayacak, çünkü başarılı olacağı bir altın bilezik taktı artık o yürekler...
Bu öyle bir tutku ki, gelecekte kısmet olursa, herbirini yönetmen olarak görebiliriz çevremizde...
Ya da oyuncu, senarist... Bilinçli, coşkulu ve yaratıcı yürekler...
Belediye Başkanlığı sadece yol yapmak, boru döşemek değildir. Hizmet verdiği toplumun yüreğine de inmektir.
Bir akademisyen olan Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, işte bunu başarmıştır. Bir öğretim üyesinin, aslında nasıl "duyarlı" bir kent yöneticisi olacağının da ipuçlarını vermiştir.
Bu projede emeği geçen herkesi alkışlıyorum.
O genç yürekleri de alınlarından öpüyorum.
GÜNÜN SÖZÜ
Öğüt vermek kolay, örnek olmak zordur.
La Rochefaucauld
Böyle bir konser yüzyılda bir!..
Bu ülkede, popüler müzik böylesine zirve yapmışken, Türk Sanat Müziği gibi bir değeri sahiplenip toplumun her katına ulaştırmaya çalışmak, bunun için çaba göstermek, beynini ve projelerini bu uğurda yönlendirmek, ancak bir müzik sevdalısının işidir.
Sinan Kuzucu gibi...
O bir eğitimci ama ülkesinin geleneksel müziğini yaşatmak, genç kuşaklara tanıtmak adına da müthiş bir serüvenci...
Kuzucu, yıllardır bir proje yürütüyor; Türk Sanat Müziği'nin, bir zamanlar rakip olmuş isimlerini tekrar sahnede, aynı çatı altında buluşturmak gibi..
Başarıyor da.
İlk bakışta çılgınlık gibi görünse de, bir müziksever için müthiş bir haz bu...
Tadından yenmez gerçekten...
***
Bugün kadar, köşesine çekilmiş pek çok ünlü ismi aynı sahnede buluşturdu, konserler düzenledi Sinan Kuzucu; bu çabasıyla "Altın Kelebek" ödülünün de sahibi oldu.
Bu akşam gerçekleşecek, gerçekten çok özel bir konserin de yaratıcısı aynı zamanda...
Fuar Açıkhava Tiyatrosu'nda Bülent Ersoy'u, Muazzez Abacı'yı, Seçil Heper'i, Yaşar Özel'i, Nalan Altınörs'ü, Samime Sanay'ı, Zekai Tunca'yı, Mustafa Sağyaşar'ı, Yıldırım Bekçi'yi izlemek...
Hepsi sanatında birer dev... Onları birarada görmek; hem de aynı sahnede, aynı zevkle... Sanki bir rüya gibi...
Bu özel konseri kaçırmayın derim ben... Bu aynı zamanda, bu tür özel girişimlerle topluma yarar sağlayan insanları da küstürmemek demek...
Türk Sanat Müziği, bu ülke için çok özeldir. Sanatçıları da...
O halde bu gala gecesinde onların yanında olmalı.
Şen Yuva'ya yazık olur
Ekranın en güzel dizisi Şen Yuva, en iyi oyuncular da onda... Üstelik, iyi bir ekip çalışması da artı puan...
Ama dizi, atv yönetiminin istediği düzeyde değilmiş henüz... İzlenme oranları, bu kaliteli yapıma nedense yansımamış...
Kulislerde, atv'nin "Şen Yuva" ile vedalaşacağının konuşulduğu kulağıma geldi.
Yazık, gerçekten çok yazık...
Mankenlerin cirit attığı, porselen gibi suratların resmi geçit yaptığı yapımlar, zirveye oynarken, her bölümü neşeli, keyifli bir dizi, izlenme oranlarında sınıfta kalmış...
Üstelik, her bölümü bir oyunculuk resitali sunarken... Tek kusuru, olur olmaz kullanılar kahkaha efektleriydi.
Bazen, gerçek "değerin" hakkını veremiyoruz. Sonuçlar bunu gösteriyor. Şen Yuva da ekrana veda ederse, üzülürüm doğrusu.