Dario Moreno ve İzmir...
Ünlü yazar, bir süredir de Habertürk TV'ye "Yaşadığımız Şehir" adı altında bir programı hazırlıyor ve sunuyor.
Geçen gün bir de baktım, bizim İzmir... Hem de Dario Moreno şarkılarıyla...
İzmir'in simgesi olmuş bu dünyaca ünlü sanatçıyı, şarkılarıyla anmak, sokak sokak gezmek, çok hoş bir sürprizdi izleyici adına...
Hele yüreği İzmir diye atanlar için...
***
Bu kent için yazılmış en güzel şarkı "Canım İzmir" eşliğinde bu keyfi yaşamak özel bir duyguydu gerçekten...
Hele sanatçının en yakın arkadaşı, ünlü organizatör Erkan Özerman'ın acı-tatlı anılarıyla süslenen program, iki güçlü markayı bir potada "sanatla" eritti.
Yani Dario Moreno ve İzmir'i...
***
Gerçekten İzmir için bir şanstır Dario Moreno... Turizmde çıkış yolu arayan Ege'nin incisine sunulmuş özel bir armağan...
Onu sadece ölüm yıldönümünde, doğup büyüdüğü ve yaşadığı sokakta, Asansör'de anmak değil, çeşitli etkinliklerle dünyaya duyurmak gerektiğinde...
Yüzyıllardır, birçok din ve mezhebe ev sahipliği yapmış, kişisel iradenin ve özgürlüğün simgesi olmuş bir kentin, Yahudi asıllı bir genci yüreğinde yaşatması kadar olumlu bir puan olamaz bence...
***
İşin özü, İzmir gelecek beklentisini siyasetten değil sanattan almalı.
Üstelik bağrından yetişmiş değerlerine de sahip çıkarak... Mesela Ahmed Adnan Saygun'a, mesela Avni Anıl'a...
O zaman, kimse bu kenti tutamaz.
GÜNÜN SÖZÜ
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.
Montaigne
Beklenen tepki!
Binlerce izleyici milletvekillerine şikayet mesajları çekmiş... Tabii nasibini RTÜK'te almış...
Tepki, tepki üstüne... Nedeni "Fatmagül'ün Suçu Ne" dizisindeki tecavüz sahnesi...
Bu, diziyle yatıp diziyle kalkan bir toplumun isyanıdır.
Kadına, özeline, cinselliğine bu kadar dokunulmasının, insanlık onurunun çiğnenmesinin bir sonucudur.
Bu yüzden, hem yapımcı hem de yönetmen dikkatli olmalıdır. Dokunduğu hassasiyetin nerede tepki doğuracağını bilmelidir.
Hele, toplum üzerinde yarattığı kaosu...
Daha önce de yazdığım gibi, tecavüz gibi, sapık emellerin yansıtıldğı alan, çoluk çocuk herkesin başına geçtiği televizyon ekranı değil, sinema olmalıdır.
Tecavüzün önüne böyle geçilemez çünkü... Ters tepki verir.
Yani reyting uğruna, sapla samanı karıştırmamalı...
Doğru bir tavır
Filmlerini keyifle izlediğim Erkan Can, çok güzel bir açıklama yapmış önceki gün:
"Gençlerin ilk filmlerinde oynuyorum. Çünkü devir onların devri..."
Bu tavrı alkışlıyorum. Çünkü olması gereken bu.
Toplumun gelişimine hizmet ederken gençleri ön safhaya çekmek, toplumsal bilincin gereğidir.
Erkan Can bir kez daha pozitif tavrını gösterdi. Darısı, kulvarını bırakmayan bazı büyüklerin başına...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.