Mavi kapak, bu toplumun yüz akı
İstedi ki, o engelli kız gibi tüm engellere ulaşabilsin, onlara birer tekerlekli sandalye alabilsin.
Bunu gerçekleştirmek için internette gördüğü "mavi kapaklar" esin kaynağı oldu. Önceleri imkansız gibi görünen bu fikir, çığ gibi büyüdü; İzmir sınırlarını aştı, Türkiye'yi dolaştı, Avrupa'ya ulaştı.
Ekip en büyük desteği de Yeni Asır'dan aldı... Gazetemiz, kampanyanın her anında, topluma ışık olan bu insanların yanındaydı, pes etmedi, ettirmedi...
Pek şişelerden toplanan mavi kapak, her engelliye birer umut ışığı olmuştu.
Kapak teker teker toplandı, kısa sürede dağ gibi oldu.
***
Mavi kapak kampanyası, aslında bir toplumsal bilinç başarısı... Yıllardır görmediğim, özlediğim bir işbirliği...
Sadece tüm Türkiye'nin ayak uydurduğu tek kampanya bilirim ben "Işıkları bir dakika söndürün"... Ara sıra ufak tefek, girişimler olsa da hiçbiri mavi kapak kadar ses getirmedi.
Sönük kaldı, benimsenmedi. Belki biraz Cola tepkisi, o kadar...
Ama mavi kapak, gittiğiniz her yerde karşınıza çıkıyor. Bir bakkalda, Kemeraltı'nda esnafın tezgahında, iş merkezlerinde, çaycıda, restoranda, evlerde, dağda bayırda, kısaca insanın olduğu her yerde...
Genç, yaşlı, çocuk, genç her insan kapak topluyor, hem de "unutmamacasına"... Israrla, utanmadan isteyerek...
Büyük damacanalar artık su değil, kapak taşıyor. İnsanlar biliyor ki biriken her kabak, engellilere sandalye olarak geri dönüyor.
Bu büyük bir insanlık savaşı... Engellilere de, "Her zaman yanınızdayız" mesajı veren...
Doğrusu, bu kadar etkin bir "bilinç ortaklığı" beklemiyordum. Her kapak biriktirene, toplumun duyarlılığına her sahip çıkana yürekten teşekkürler...
Mavi kapak, şu bencilleşen dünyada, "insanlığın yüzakı" olmuştur.
Yoldan en güzel geçen...
Bilinen bir öyküdür ama birliğe, birlikteliğe çok ihtiyacımız olan şu günlerde, bu öyküyü bir kez daha okumak, sanki daha iyi gelecek bizlere...
O zaman bir daha...
****
Bir kral halkı için geniş bir yol yaptırmaya karar vermiş. Yapımı tamamlanan yolu halka açmadan önce, bir yarışma düzenlemeyi planlamış. İsteyenin bu yarışmaya katılabileceğini ilan ettiren kral, yoldan en güzel geçecek kişiyi de belirleyeceğini müjdelemiş.
Yarışma günü, insanlar akın etmişler. Bazıları en güzel arabalarını, bazıları en güzel elbiselerini getirmiş... Kadınlardan kimileri saçlarını en güzel biçimde yaptırmıştı, kimi de yanlarında en
güzel yiyecekleri getirmişti. Gençlerden bazıları spor kıyafetler içinde yol boyunca koşmaya hazırlanıyordu.
***
Nihayet, tüm gün insanlar yoldan geçtiler, fakat yolu kat edip tekrar kralın yanına döndüklerinde hepsi aynı şikayette bulundu: Yolun bir yerinde büyükçe bir taş ve moloz yığını vardı ve bu moloz yığını yolculuğu zorlaştırıyordu.
Günün sonunda yalnız bir yolcu da bitiş çizgisine yorgun argın ulaştı. Üstü başı toz toprak içindeydi, ama krala büyük bir saygıyla yönelerek elindeki altın kesesini uzattı: "Yolculuğum sırasında, yolu tıkayan taş ve moloz yığınını kaldırmak için durmuştum. Bu altın kesesini onun altında buldum. Bu altınlar size ait olmalı."
Kral gülümseyerek cevap verdi, "O altınlar sana ait delikanlı"
"Hayır, benim değil. Benim hiçbir zaman o kadar çok param olmadı" diye yanıt verdi delikanlı...
"Evet" dedi kral. "Bu altınları sen kazandın, zira yarışmanın galibi sensin. Yoldan en güzel geçen kişi sensin"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.