Baz istasyonlarına karşı halk artık nöbet tutuyor
Bu tepkiden de öte, bilinçli bir tavır...
Adı bende saklı bir Çevre Yüksek Mühendisi, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Bizler de Bostanlı Sadi Hoşses Parkı içinde kurulan gsm baz istasyonunun işletmeye alınmaması için mücadele ediyoruz... Kurulum işini büyük bir gizlilik içinde yaptılar. Gece 23.00 sularında en son vinçle direğe çıkıp bağlantı yapacakları an, binamızdan projektörleri yakarak kendilerini protesto ettik. Sesli ve ışıklı tepkimizden sonra vinçten inip kaçtılar."
Duyarlı olmak, çevresini ve toplumu korumak çok önemli... Söz konusu mailde, şu cümleyi çok önemsiyorum: "Önceleri kimse farkına varmadı. Ancak araştırınca gerçek ortayı çıktı. Olayın farkında olmayan birçok apartman ve duyarlı kişilerden destek aldık. Aramızda iletişim bilgileri oluşturduk. Her saat gelecekleri anı bekliyoruz. Her akşam dönüşümlü olarak nöbet tutuyoruz. gerekli önlemleri aldık."
***
Yani, halk o eski halk değil... Ne yapıldığının, nasıl yapıldığının, kendisine, çocuklarına nereden zarar geleceğinin farkında... Baz istasyonlarına karşı bu hareket, tüm Karşıyaka'ya yayılmış durumda...
Zira, bilinçlenme hareketi giderek güçleniyor. Diğer parklarda da baz istasyonu kurulacağı bilgisine ulaşılmış... O parkların çevresinde oturan vatandaşlar da sürekli bilgilendiriliyor.
Görülen o ki, dayanışma güçlü ve bilinçli...
Hele, bilim dünyasının elektromanyetik dalganın beyine verdiği zararı ispatlaması, bu kenetlenmeyi daha da artıracak görünüyor.
Yetkililere düşen de bir an önce önlem almak, bu kandırmacaya son vermek...
Bu rastlantı terziyi zengin ediyor ama...
Yaşlı ama zengin işadamıyla karşılaşması, terzinin hayatında dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş.. Küçük dükkan önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
***
Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş.
***
Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.
ARKASI YARIN
GÜNÜN SÖZÜ
İyilerle dost ol, kötülerden emin olursun
Hz. Osman
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.